Türk tenisi özelinde bazı yatırımların geciktiği su götürmez gerçek. Hala atılacak çok fazla adım olduğu gibi çok boyutlu bir süreç de elzem. Yenilikçi, sürdürülebilir adımların derinlerine inildikçe bu süreç özelinde çok fazla mesai harcanması gerektiğini de unutmamak gerekiyor. İşin yönetim tarafı işleyişini -öyle ya da böyle- sürdürürken biz izleyiciler olarak daha çok tenisçiler tarafına odaklanmış durumdayız. Seyir zevkini ön plana alıyoruz. Bu noktada ise elimiz aslında çok bol değil. Zengin bir tenis oyuncu havuzuna sahip değiliz. Dolayısıyla ortaya -tabiri caizse- tek tük çıkan sporcularımıza ayrı bir korumacı yaklaşıyoruz (en azından tenis özelinde) Mevcut zamanda bunlardan birisi de Zeynep Sönmez.
Türk tenisinin yükselen yıldızı milli tenisçimiz Zeynep Sönmez, kariyerindeki sükseli yürüyüşüne devam ediyor. Bizler de bu süreçte onunla birlikte bu anlara tanıklık ediyoruz. Özellike tenise farklı bir pencereden bakmak için Zeynep Sönmez, mevcut konjonktürde sayılı örneklerden.
Zeynep Sönmez, 2023 sezonunda yıldızını parlatmaya başlamıştı bile. 2024 sezonu ile yıldızını daha farklı arenalarda daha dominant şekilde sergilemeye başladı.
Avustralya, Brisbane turnuvasında birinci ve ikinci elemeleri geçmiş, son 64 turunda Fransız tenisçi Clara Burel’e 4-6, 2-6 kaybederek 2024 sezonuna giriş yapmıştı. Devamında Grand Slam performansı olarak Avustralya Açık sahnesine çıkan sporcumuz, ilk 2 turu geçmeyi başardı. Ancak üçüncü eleme turunda zor bir rakip olan Lulu Sun ile eşleşmiş ve kaybetmişti. Ancak maçta 1 set alarak turnuvaya veda etmesi teselli olmuştu diyebiliriz.
Doha ve Qatar’da WTA 1000 özelinde mücadele eden Zeynep Sönmez, bu arenalarda ilerleyemedi. Devamında çeşitli turnuvalarda bazı yükselişlere imza attı.
Sezonun ikinci Grand Slam’i olan Roland Garros turnuvasında potansiyelinin büyük bir bölümünü bizlere sunan Zeynep Sönmez, üç eleme turunu geçti. Ancak sonrasındaki rakibi -şu anda- dünya 8 numarası olan Emma Navarro olmuştu ve turnuvaya veda etmiştik. Lakin bu turnuva Zeynep Sönmez için bir kırılma noktasıydı. Sergilediği performans ile dikkatleri üstüne çekmeyi başarmış, Türk basınında daha fazla yer almaya başlamıştı.
Berlin WTA500 turnuvasında da önemli bir imza bırakarak turnuvaya veda etti tenisçimiz. İki elemeyi geçtikten sonra, son 32 turunda Arantxa Rus’u saf dışı bırakmıştı Zeynep. Son 16 turunda ise Victoria Azarenka’ya diş geçiremedik. Kariyer basamakları tek tek çıkan tenisçimiz için verimli bir turnuva olduğunu söylemek gerek.
Grand Slam denince akıllara en çok gelen, sezonun üçüncü büyük turnuvası olan Wimbledon kapımıza dayanmıştı. Yazın da başlangıcıyla birlikte gelen turnuvayı tenis severler büyük bir heyecan ve tutku ile bekledi. Elbette Zeynep Sönmez için de ayrı özel temennilerimiz mevcuttu. Zeynep Sönmez, ilk eleme turunu 6-2 ve 6-1 ile çok dominant bir şekilde geçti. İkinci eleme turunda ise rakibine 1 set hakkı tanımasına rağmen üçüncü seti 6-0 kapatarak üçüncü tura yükselme başarısı gösterdi. Üçüncü turda Ukraynalı Daria Snigur’a karşı çok iyi başlangıç yapan tenisçimiz, maçın sonunu getiremedi. Bu turnuva sonrasında Spordepor aracılığı ile Zeynep Sönmez ile bir röportaj gerçekleştirme fırsatı buldum ve kendisine bu maçla ilişkili şu soruyu sordum: ‘’Wimbledon final turunda Ukraynalı rakibine karşı oynadığın maçı izleme fırsatı buldum. O maçta kortta baya formda bir Zeynep gördük. Ki final turuna gelmen bunun göstergesi... Fakat maçta önde olduğun zamanlarda oyundan zaman zaman düştün. Benim maç özelindeki görüşüm: Final turundaki maçının senin adına iyi bir mental test olduğunu ve pozitif anlamda ders çıkardığını düşünüyorum. Bu dediğime katılıyor musun, bizim için wimbledon serüvenini de değerlendirebilir misin?’’ Kendisinin cevabı ise şöyle oldu: Wimbledon'a iyi bir turnuva geçirip gittim(Berlin WTA500 turnuvasından bahsediyor) Çim kortu seviyorum, bu yüzden turnuva olarak değerlendirirsem, iyi tenis oynadığım ve iyi mücadele ettiğim bir turnuvaydı. Eleme final turu maçı benim için çok inişli çıkışlı, duygularımın çok aktif olduğu, hem hayal kırıklığı hem de heyecan dolu bir maçtı. Ancak tabii ki en önemlisi, çok gelişim dolu bir maç oldu. Teniste son puan bitmeden maç bitmiyor; bunu da bu maçta kendim tecrübe etmiş oldum. Zeynep Sönmez ile daha önce hiç görüşmediğim halde bu soruyu ona açıkça sorabilme özgürlüğünü kendimde buldum. Kendisinin yapıcı eleştirilere kulak kabarttığını biliyorum. Bu bağlamda ona bu soruyu sormak benim için kıymetliydi. Kendisinin cevabı da öz farkındalığının gelişmişlik seviyesini bizlere göstermiş oldu. Bunu hem Linesman’a vermiş olduğu röportaj hem de Spordepor platformunda bana vermiş olduğu röportaj ile görebilir ve bu argümanımı kuvvetlendirebilirim. Ayrıca iki röportaj arasında önemli farklar mevcut. Pandemi sürecinde ve yenilerde yapılan röportajdaki sorulan soruların farklılığı ve cevapları Zeynep’in kariyerinin pozitif yönde olduğunun kanıtı niteliğinde.
Yılın son Grand Slam’i olan Amerika Açık’ta mücadele serüveni başlayacaktı. Sert, toprak, çim ve sonrasında tekrar sert korta dönmek, adapte olmak hiç kolay değildir. Üstelik Grand Slam atmosferinde bunun derinliği daha da artıyor. Burada da iki eleme turunu rahatça geçen tenisçimiz, üçüncü turda veda etti. Fakat artık Zeynep’in -büyük turnuva, küçük turnuva fark etmeksizin- ilk iki eleme turunu sağlama aldığını gözlemleyebilir, böyle bir çıkarımda bulunabiliriz.
9-15 Eylül arasında ise Tunus Jasmin Açık turnuvası oynandı. Burada ise güzel bir performans bizlere izletti Zeynep Sönmez. Çeyrek finali gören tenisçimiz için tıpkı Berlin WTA500 turnuvası gibi Jasmin Açık turnuvası da kariyerinin şu aşaması için güzel örnek oldu. Ayrıca kariyer devamını inşa edecek olan kritik turnuvalar ve önemli performanslar…
Tenis ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!
Comments