Sean Strickland. UFC’nin boşboğaz, komik ama bir o kadar da sert dövüşçüsü. Zor ve travmalarla geçen bir çocukluk. Zorbalığı dibine kadar yaşamış ve hayata sporla tutunmaya çalışmış, hatta tek yaşama amacının dövüşmek olduğunu söyleyen, bunun hayatın ta kendisi olduğunu düşünen ilkel bir adam. Hadi gelin bu garip adamı biraz daha yakından tanıyalım.
Sean, 27 Şubat 1991’de Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde dünyaya geldi. Alkolik bir babası vardı. Annesine ve kendisine her türlü fiziksel ve zihinsel şiddeti uyguluyordu. Babası annesine zarar verir diye geceleri annesinin yatağının altında yatarak annesini korumaya çalıştığını ve bir gün de babasının kafasında gitar parçaladığını söylüyor, Strickland. Bu adam hayattaki en önemli şey olan Aile konusunda, hayata 1-0 geride başlamış.
Ergenlik döneminde yanında yetiştiği dedesi Neo-Nazizim ideolojisini benimsemiş bir adamdı. Beyazların siyahlardan üstün olduğunu ve ırkçılığı sonuna kadar savunuyordu. Sean’da dedesinden etkilenerek bu görüşleri benimsedi. 9. Sınıfa giderken bir gün okulda, Yahudi olduğu için bir çocuğa saldırdı ve okuldan atıldı. Bu olayın ardından annesi, oğlunu bir MMA salonuna yazdırdı. Sean o günleri bir röportajında şu şekilde anlatıyor: “Çocukken salona gittiğim ilk günü hatırlıyorum, tüm öfkem dinmişti. Hayatımda ilk kez mutluluğu tatmıştım. Sonra müptelası oldum. Bu spora başlamasaydım sonum muhtemelen hapis olurdu.” Gerçekten de o dövüş salonu onu hayata yeniden bağladı. Kurallar çerçevesinde öfkesini atabiliyor ve orada farklı ırktan, miletten insanlarla kaynaşıyordu. Siyahi insanların kötü insanlar olmadıklarını ve ırkçılığın içi boş bir kavram olduğunu, burada öğrendi.
Sean, kariyerine King of the Cage organizasyonunda başladı ve burada yenilgisiz bir şekilde Orta Siklet şampiyonu oldu. Bu performansıyla dikkatleri üstüne çeken Sean, Dana White’ın radarına girdi ve UFC ile sözleşme imzaladı.
Bu adamın dövüş ve genel tarzına bakacak olursak, boks tabanlı harika bir Stricker. Basic bir stile sahip bu adam, boksta sıklıkla kullanılan “Philly Shell” gardını kullanıyor. MMA için riskli bir tarz olsada Sean, bunu stiline çok iyi entegre etmiş. Antrenmanlarına baktığımızda sürekli olarak sparring yaptığını görüyoruz. Bu sayede kardiyosu bir hayli üst seviyede, bunu da maçlarında raunt sonralarında hiç oturmayıp rakiplerini ayakta beklemesiyle ve maç içinde hiç bitmeyen enerjisiyle görebiliyoruz. En başta da söylediğim gibi bu adam basit ve ilkel bir stilde öldürücü sağ ve sol direklere sahip. Ne kadar kafes içinde şovu, farklı teknikleri izlemeyi sevsekte zaman zaman basit ve klasik tarzı da gözlerimiz arıyor. İşte tam da bu noktada Sean Strickland sahneye çıkıyor. Sean aynı zamanda Orta Sıklette en iyi defansa sahip dövüşçü konumunda yer alıyor. Özellikle kafasına çok az darbe alıyor. Bunun nedeni kullandığı defansif gard gereği sol omzuyla çeneyi ve göğsü, sağ el ile de kafasının ve çenesinin sağ tarafını çok iyi koruyor. Sürekli dikine hareket eden, ayakta kırışmayı fazlasıyla seven ve rakibinin ringde alanını daraltıp tellerde sıkıştırarak dar alanda sağ sol direk kombolarıyla rakiplerine zorlu anlar yaşattırıyor. Bunu da en net gördüğümüz maç ve Sean’ın kendini dünyaya duyurduğu maç olan Israel Adesenya karşısında çıktığı maçtı.
Sean aynı zamanda sosyal medyada da çok sık gündem oluyor. Hırsız sandığı birine silah çekmesi, yaptığı homofobik ve maskülence paylaşımlar en son da influencerlardan nefret ettiğini söylemesi ve ardından tanınan bir influencer ile ringde dövüşüp, onu sağlam bir şekilde dövmesiyle gündeme gelmişti.
Sean, kariyerinin en büyük başarısını 10 Eylül 2023’de Adesanya’yı hakem kararıyla yenip Orta Siklet kemerini kazanarak elde etmişti ve 2023’ü şampiyon tamamlamıştı. Bu unvanını 20 Ocak’da UFC 297 gecesinde Dricus du Plessis’e karşı mağlup olarak kaybetti.
Comments