Modern Arnavutluk'un kurulduğu toplantıya ev sahipliği yapan ve başkent ilan edilen Avlonya şehri, Arnavutluk'un Dıraç şehrinden sonra ülkenin en büyük 2. limanına ev sahipliği yapmakta. Arnavutluk'un İtalya yarımadasına en yakın toprağı olan Avlonya, konumu ve doğal kaynakları sebebiyle tarih boyunca birçok büyük medeniyetin gözde şehriydi. Günümüzde daha çok turizm olanaklarıyla ön planda olan bu şehri, birçok branşta Flamurtari takımı temsil etmekte. 1923 yılında kurulan; kırmızı ve siyah renklere sahip bu kulüp, günümüzde UEFA Avrupa Ligi olarak anılan turnuvada aldığı sürpriz sonuçlarla adından sıkça söz ettirmişti. Avlonyalıların ve Arnavutların hafızalarına kazınan bu günlere sizinle bir yolculuğa çıkacağız.
1984-85 sezonunda tarihinde ilk kez Arnavutluk Kupası'nı müzesine götüren Flamurtari, 1985-86 sezonunda her şeyin başlangıcı olan Avrupa serüvenine başlayacaktı. Kupa Galipleri Kupası'nda Finlandiya temsilcisi HJK Helsinki ile eşleşen Flamurtari, evinde ve deplasmanda oynadığı 2 maç sonunda kupaya veda ediyordu. O sezon kupayı müzesine Atletico Madrid'i finalde mağlup eden Dinamo Kiev götürüyordu. Bu eşleşme, Flamurtari'nin Avrupa'da tecrübe kazanmasına ve spot ışıklarını kendisine döndürecek sonuçlar almasına yol açacaktı.
1986-87 sezonunda UEFA Kupası ilk turunda İspanya temsilcisi Barcelona ile eşleşen Flamurtari, İspanya basını ve futbol otoritelerin yorumlarına göre tarihi farka engel olamayacak ve kupaya veda edecekti. Kadrosunda Zubizarreta, Lineker ve Hughes gibi yıldızlara sahip Barcelona, tam bir kapalı kutu olan Flamurtari karşısında adeta afallayacaktı. 17 Eylül 1986'da Avlonya'da oynanan maç, Katalanlara gereken mesajı vermişti. Avlonya'da büyük bir taraftar desteğiyle oynanan maçta Vasil Ruci'nin 68. dakikada attığı gol, Katalanlarda soğuk duş etkisi yaratmıştı. Barcelona, 88. dakikada orta saha oyuncuları Esteban Vigo'nun golüyle beraberliği güç bela koparıyordu. Barcelona rehavete kapılmış gibi gözüküyordu. Futbol sürprizlerle doluydu ve Katalanlar Flamurtari'ye Camp Nou'da fark atacaklarına eminlerdi. Son dakikada alınmış beraberlik onlar için kabul edilemezdi. 1 Ekim 1986'da Camp Nou'da oynanan rövanş maçı yine sürpriz ve Katalanların beklemediği bir skorla sonuçlanmıştı. Maç golsüz eşitlikle sona ermişti. Barcelona, Avlonya'da 88. dakikada bulduğu deplasman golü sebebiyle bir üst tura yükselmişti. Fakat Flamurtari'nin mücadelesi Dünya ve İspanya basını tarafından takdir edilmişti. Flamurtari, prestij kazanıyordu.
1986-87 sezonunun UEFA Kupası Flamurtari için sona ererken, kupayı İskoçya temsilcisi Dundee United'i finalde mağlup eden İsveç temsilcisi IFK Göteborg kazanacaktı. Barcelona ise çeyrek finalde kupanın finalisti Dundee United'a toplamda 3-1'lik skor ile elenecekti.
1987-88 sezonunun UEFA Kupası, Flamurtari için Yugoslavya'nın başarılı kulübü Partizan ile 1. tur eşleşmesiyle başlayacaktı. Geçtiğimiz sezonu Yugoslavya Ligi'nde şampiyon tamamlayan Partizan, Avrupa macerasına umutlu başlıyordu. 1965-66 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid ile final oynama başarısı gösteren Partizan için Avrupa bir gelenekti. Fakat son yıllarda Flamurtari'nin adını ve yaptıklarını duyan Partizan, ihtiyatlı davranmak zorundaydı. Eşleşmenin ilk maçı Avlonya'da oynanacaktı. Partizan teknik direktörü Fahrudin Jusufi, tüm çabalarına rağmen Flamurtari'nin maç kasetlerine erişememişti. Dönemin teknolojisi ve Arnavutluk'u göz önüne alınırsa, bu oldukça normal bir durumdu. Eşleşmeden 10 gün önce Flamurtari'nin bir maçını izleme fırsatı bulan Jusufi, Flamurtari'den oldukça etkilenmişe benziyordu. Yine de turu geçeceklerine inancı tamdı. Struga'da yaptıkları kamp sonrası Avlonya'ya geçen Partizan maça hazırdı. 16 Eylül 1987 tarihinde stadyumun tam seyirci kapasitesiyle oynanan ve çevredeki binalardan dahi desteklenen Flamurtari, Yugoslavları şaşkına çevirmişti. 30. dakikada Djordjevic'in kendi kalesine attığı golle devre arasına 1-0'lık üstünlükle giren Flamurtari, evinde farkı açmak istiyordu. Roland Iljadhi'nin 82. dakikada attığı gol perdeyi kapatıyordu ve Flamurtari Belgrad'a 2-0'lık üstünlükle gidiyordu. 30 Eylül 1987 tarihinde Belgrad'da 40.000 kişinin önüne çıkan Flamurtari, bocalamışa benziyordu. Yugoslavlar maça tempolu başlamıştı. 43. dakikada Stevanovic'in penaltısıyla öne geçen Partizan, 60. dakikada ülkemizde Fenerbahçe formasını terleten Fadil Vokrri'nin kafa golüyle skoru 2-0'a getiriyordu. Eline geçen cömert fırsatları harcayan Partizan, 76. dakikada Arnavutluk'un en iyi futbolcularından biri olarak gösterilen Sokol Kushta'nın attığı harika gole engel olamayınca kupaya 1. turda veda ediyordu. Belgrad'da sessizlik, Avlonya'da büyük sevinç hakimdi. Flamurtari, yine herkesi şaşırtmayı başarmıştı. Maç sonunda Flamurtari teknik direktörü Leonidha Çuri, Partizan'ın Barcelona'ya nazaran modern ve hızlı futbol oynadığını söylemişti. Flamurtari için macera devam ediyordu. 2. turda Flamurtari'nin rakibi Doğu Almanya temsilcisi Wismut Aue olacaktı. Günümüzde FC Erzgebirge Aue olarak faaliyetlerine devam eden kulüp, tıpkı Flamurtari gibi kapalı kutuydu. İlk maç 21 Ekim 1987 tarihinde Doğu Almanya'da oynanacaktı. Doğu Almanlar 21. dakikada Krauss'un attığı golle maçı 1-0 kazanıyorlardı. Agim Bubeqi, 88. dakikada takımını 10 kişi bırakacaktı. Flamurtari için işler yolunda gitmiyordu. Fakat Avlonya'da oynanacak maça Çuri ve ekibi hazırdı. Daha önce yapmışlardı ve yine yapabilirlerdi. 4 Kasım 1987'de Avlonya'da kapalı gişe oynanan maç, Flamurtari için mükemmel başlamıştı. 4. dakikada Rrapo Taho ile gelen gol Avlonyalıları çılgına çevirmişti. Doğu Almanlar evine mutsuz mu dönecekti? Bunun cevabını Vasil Ruci veriyordu. 73. dakikada gelen gol Arnavutları UEFA Kupası'nda bir üst tura taşıyacaktı. Flamurtari'nin tüm dünyayı şaşırttığı UEFA Kupası macerası devam ediyordu. Son 16 turunda rakipleri yeniden Katalanlardı. İlk maç Camp Nou'da oynanacaktı. Flamurtari, Camp Nou'da alacakları avantajlı skorla Avlonya'da işi bitirmek istiyordu. Fakat Barcelona geçen sene olduğu gibi rehavete kapılma niyetinde değildi. 25 Kasım 1987'de oynanan ilk maç, Lineker'in 2 gol atıp yıldızlaştığı maçta Barcelona lehine 4-1'lik skorla tamamlanıyordu. Arnavutların tek golünü 68. dakikada Vasil Ruci kaydedecekti. Büyük bir mucize olmazsa Barcelona tur atlayacaktı. Fakat Flamurtari, mücadeleden kaçma niyetinde değildi. 9 Aralık 1987'de oynanan maç, Kushta'nın attığı tek golle Flamurtari galibiyetiyle sonlanıyordu. Bu galibiyet Flamurtari için prestij demekti. Katalanlar, Flamurtari'yle oynadıkları 4 maç sonunda onlara büyük saygı duymuşlardı. Flamurtari için UEFA Kupası macerası son 16 turunda sonlansa da sene sonunda Arnavutluk Kupası'nı 2. defa müzelerine götürerek güzel oyunlarını yerel başarıyla taçlandırmışlardı. 87-88 sezonunun UEFA Kupası'nı Almanya temsilcisi Bayer Leverkusen kaldıracaktı. Bir başka Katalan ekibi Espanyol'u finalde mağlup eden Leverkusen, çeyrek finalde Barcelona'yı elemişti.
Flamurtari, sonraki senelerde Avrupa kupalarında mücadele etse de, bu kupalarda ilerleyebilme fırsatını elde edemedı. 1990-91 sezonunda tarihlerinin ilk Arnavutluk Ligi şampiyonluğunu kazanan Flamurtari, aynı sene Arnavutluk Süper Kupası'nı da müzesine götürecekti. Günümüzde Arnavutluk 2. Ligi'nde mücadele eden ve eski günlerini arayan Flamurtari, Avrupa'da yeniden başarılı sonuçlar alabilecek mi?
Comentarios