top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 1253 sonuç bulundu

  • UFC, Türkiye’ye Gelecek mi?

    Son yıllarda UFC , Türkiye’de geniş kitlelerin ilgisini çekmeye başladı. İbo Aslan gibi UFC’de başarılı sonuçlar alan bir Türk’ün de olması bu ilgiyi daha da attırdı. Bu ilginin artmasıyla birlikte Türk dövüş severler, UFC’nin Türkiye’de bir dövüş gecesi düzenlemesini istemeye başladı. Bu yazıda sizlere UFC, Türkiye’ye gelebilir mi, bunun yakın bir zamanda gerçekleşme ihtimali var mı, bu soruların cevaplarını yanıtlamaya çalışacağız. UFC , 1997 yılında Japonya’da düzenlediği organizasyonla birlikte ilk kez Amerika dışına adım atmıştı. Japonya ve Brezilya, ilk dönemlerinde dövüş sporlarına ilgi ve pazar büyüklüğü dolayısıyla UFC’nin genişlemek istediği bölgelerdi. 2000’lerde UFC’nin kabuk değiştirmesi ile birlikte İngiltere’de haritaya dahil oldu. 2010’larla birlikte UFC, Dünya’nın her tarafında organizasyon düzenlemeye başladı. Böylece global bir şirket haline geldi. 2010’ların ortasına doğru UFC’nin Türkiye’de organizasyon düzenlemesi ile ilgili istekler başladı. Bugüne göre daha az sayıda olan Türk izleyici kitlesi, UFC’nin Türkiye’de gece düzenlemesi için mailler atıyor, sosyal medya paylaşımları yapıyordu. UFC’nin cevabı ise Türkiye’nin inceledikleri ülkelerden biri olduğu fakat salon doldurma konusunda endişeleri olduğu için organizasyon düzenlemeye sıcak bakmadıkları yönündeydi. Ayrıca Türk dövüşçü sayısının da azlığı bu isteksizliğin sebeplerinden biriydi. UFC, yurt dışında düzenlediği kartlarda o ülkenin yerel dövüşçülerini ön plana çıkarmayı tercih ediyor. Ana maçta kafese sokabileceği tanınmış yerel dövüşçüleri istiyor. Bu sebeple İrlanda, İsveç, Avustralya, Polonya, Meksika, Güney Kore gibi ülkelerde rahatlıkla gece düzenlediler. Türkiye, o yıllarda dövüşçü havuzu olmadığı için bu ülkelerin arasına giremedi. UFC Türkiye’de UFC’yi yakından takip edenlerin sayısı son yıllarda büyük bir artış gösterdi. Artık Türkiye’de UFC gece düzenlerse o salonun rahatlıkla dolacağı konusunda şüphe yok. İbo Aslan’ın sahneye çıkması da dövüşçü havuzu konusunda olumlu bir gelişme oldu. Artık ana maçta dövüşme ihtimali olan bir dövüşçümüz mevcut. Ayrıca kartta dövüşebilecek Kaan Ofli ve Volkan Özdemir gibi dövüşçüler de var. Fakat yine de bunun yeterli olup olmayacağı büyük bir soru işareti. Dövüş haberleri üzerine içerik üreten “Kimura” sayfasından Mert Savcı, bu konuyla ilgili UFC başkanı Dana White’a “UFC’yi İstanbul’a getirmek gibi bir planınız var mı?” diye soru sordu. Dana White, bu soruya; “Biz her yere gidiyoruz. Bu yüzden cevabım evet. Gürcistan’dan da bizim gelmemiz istiyorlar. Şu anda oraya gitmekten mantıklı bir zaman olamaz. Yetenekli adamlar bulduğumuzda oraya gitmek istiyoruz. Örneğin Güney Afrika’ya gitmeyi planlıyoruz. Türkiye’den de iyi yetenekler bulursak neden olmasın.” diyerek cevap verdi. Dana White’ın cevabında gördüğümüz gibi Türkiye radarda fakat dövüşçü havuzu konusunda daha da gelişme lazım. İbo Aslan’ın şampiyonluk yarışındaki bir dövüşçü haline gelmesi ve yanında da UFC’de ana kartta dövüşebilecek düzeyde Türk dövüşçü olması lazım. Bugün Gürcistan, İspanya ve Güney Afrika’dan UFC şampiyonları var. Bu ülkeler etkinlik düzenlemek için büyük adaylar olsa da henüz UFC, buralara adımını atmadı. Türkiye için bir diğer dezavantaj da pandemi sonrası UFC’nin global organizasyonlarını belirli ülkelerle sınırlaması oldu. Daha önceleri Polonya, Almanya, İsveç, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Rusya gibi Avrupa ülkelerinde organizasyon düzenleyen UFC, pandemiden sonra İngiltere ve Fransa dışında başka bir Avrupa ülkesini tercih etmedi. Avrupa dışındaki organizasyonlarda ise en çok Orta Doğu’nun zengin ülkeleri tercih edilmeye başlandı. Şirkete büyük bir para akışı sağladığı için Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gözde ülkeler haline geldi. Ayrıca Rusya’ya Ukrayna savaşı yüzünden uygulanan geniş çaplı ambargo sebebiyle Rus dövüşçüler de sıklıkla Orta Doğu’da dövüşmeye başladı. Bu sebeple Orta Doğu ülkeleri o pazar için uygun bir yer oldu. UFC’nin pandemi öncesi uyguladığı politikalar şu anda olmuş olsa Türkiye, organizasyon düzenlemek için önemli adaylardan biri olabilirdi. Bu şartlar altında yakın bir gelecekte UFC’nin Türkiye’de dövüş gecesi düzenlemesi maalesef zor gözüküyor. Eğer UFC eskisi gibi yeni ülkelere açılmaya karar verirse ve Türkiye’de de dövüşçü havuzu konusunda ilerleme sürerse ülkemizde bir UFC dövüş gecesi görebiliriz. Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Galatasaray, Deplasmanda Mağlup!

    Sarı Kırmızılılar, Avrupa Ligi ’nde son 2 maçta aldığı kötü sonuçlar sebebi ile ilk 8’e girememiş ve play-off turu oynamak zorunda kalmıştı. Çekilen kura sonucunda da daha önce lig aşamasında karşı karşıya gelinen Hollanda takımı AZ Alkmaar ile eşleşen temsilcimiz, ilk maçı deplasmanda oynadı. Hollanda’nın Alkmaar kentinde bulunan ve yaklaşık 20.000 kişilik kapasiteli AFAS Stadyumu’nda oynanan maça temsilcimiz ilk 11’inin iskeletinden yoksun çıktı. Cezalı olduğu için Victor Osimhen, Lucas Torreira, Davinson Sanchez oynamayan isimler olurken sakatlığı sebebi ile de Ismail Jakobs ve Yunus Akgün karşılaşmada yer alamadı. Statü gereği ise Ahmed Kutucu, Eren Elmalı, Mario Lemina, P. Frankowski gibi isimler yine bugün kadroda olmayan isimlerdi. Yeni transferler Alvaro Morata ve Carlos Cuesta ve kadro kayıt döneminde eklenen Roland Sallai ise ilk 11’de yer buldular. Rakip takımda ise R. Van Bommel ve I. Sadiq sakatlıkları yüzünden bu maçta forma giyemedi. Galatasaray Alkmaar Kâbusu Alkmaar’da ilk yarının düdüğü çaldı ve maça temsilcimiz başladı. Maçın ilk 10 dakikasında iki takımında ana düşüncesinin hızlı ve direkt paslarla savunma arkası koşular bulmak ve tehlike yaratmak gibi gözüktü. Bu bağlamda AZ Alkmaar ilk 10 dakikada 2 kez bu koşulardan, Galatasaray ise 1 kez ofsayta yakalandı. Maçın ilk isabetli şutu ise dakikalar 5’i gösterdiğinde Ernest Poku ile AZ Alkmaar’dan geldi. İki takımında ilk dakikalarda ön alan presi olsa da bunu daha etkili biçimde sahaya yansıtan taraf Hollandalılar oldu ve temsilcimiz pasla çıkarken Gabriel Sara’nın kaptırdığı top sonrası geniş alan bıraktı. Bu alanı değerlendiren Troy Parrot, Kaan Ayhan tarafından düşürüldü ve biraz uzakta olsa hem frikik kazandılar hem de Kaan sarı kart gördü. Bu frikiği, enfes bir vuruş ile gole çeviren Meijnans, 13.dakikada takımını öne geçirdi; 1-0. Golden sonra ön alan presini bırakıp, geride bekleyerek geçiş arar gibi gözüken AZ, istediği fırsatı Ernest Poku ile Berkan Kutlu’nun kanadından yakaladı ve karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleciyi geçti ancak Abdülkerim Bardakçı’yı geçemedi. Bu pozisyondan iki dakika sonra ise Alvaro Morata, kendisine atılan topu çok iyi kontrol etti ve ceza sahası içerisinde yakaladığı ters eşlemeyi ( Jordy Clasie ) değerlendirdi, içeri çevirdiği top sekti ve seken topu Rolland Sallai, enfes bir vuruş ile gole çevirdi, dakika 20; 1-1. Ancak golden sonra reaksiyonu ev sahibi ekibin verdiği görüldü. Galatasaray’ın savunma zaafiyetlerini ve geriden oyun kurarken yaşadığı sıkıntıları fırsata çevirmek isteyen Hollanda temsilcisi Ernest Poku ve Lahdo ile tehlikeli pozisyonlar buldu. Dakikalar 36’yı gösterdiğinde ise kornerden gelen ve tehlike alanı dışına çıkan topa, çevre kontrolü olmadan hamle yapan Barış Alper Yılmaz, Maikuma’yı düşürdü ve hakem penaltı noktasını gösterdi. Kazanılan penaltıyı gole çeviren Troy Parrot, takımını 2-1 öne geçirdi. Oyun içi formasyon değişiklikleri ile çözüm arayan Okan Buruk, istediği çözümü ve golden sonra da akınları devam eden AZ de 3’ü bulamadı ve soyunma odasına taraflar 2-1 ile gitti. Galatasaray “Doomsday” Kâbusun artarak devam ettiği ikinci yarıya oyuncu değişikliği değil formasyon değişikliği yaparak başlayan Okan Buruk ve Galatasaray, dakikalar 47’yi gösterdiğinde kalesinde yaşadığı tehlikeli akınla yüz yüze geldi. Bundan üç dakika sonra ise adeta İsrafil, Galatasaray için “sura” üfledi ve kıyamet koptu: Kaan Ayhan ikinci sarıdan kırmızı kart! Aslında malumun ilamı gibi oldu. İlk yarıda da bu sinyalleri veren Kaan oyundan alınmamış ve ikinci yarının hemen başında geç hamle ile oyun dışı kaldı. Bu dakikadan itibaren, Galatasaray için sarf etmek gereken birkaç cümle olabilir. Kırmızı karta kadar da sahada olmayan temsilcimiz, kırmızı kart ile adeta sanki 10 kişi kalınmamış, takımın toplam oyun bilgisi dağarcığı daralmıştı resmen. Üst üste pas hataları, konsantrasyon kayıpları, zamanlama hataları… Kırmızı karttan yalnızca 7 dakika sonra sağ kanadı otoban yapan Ernest Poku’nun asistinde 33’lük Clasie 3-1’e getirdi skoru. 10 dakika sonra ise başarılı sol bek Wolfe, skoru 4-1’e getirdi ve temsilcimiz için bir nevi Avrupa defterini kapadı. Maçın geri kalan bölümlerinde etkili akınlar gerçekleştiren AZ, farkı daha daaçmak istese de bunu yapamadı ve maç 4-1 AZ Alkmaar’ın üstünlüğü ile sona erdi. Maçın başından sonuna kadar üstün olan, sahaya istediklerini yansıtan Maarten Martens’in öğrencileri oldu. Okan Buruk’un Galatasaray’ı ise Avrupa’da bir kez daha sınıfta kaldı. Maçın rövanşı 20 Şubat Perşembe akşamı saat 20:45’te Rams Park’ta  oynanacak. Temsilcimiz bu maçta en azından bu akşamı telafi etmek için sahaya çıkacak. Turun artık mucizelere kaldığı bu senaryoda, Galatasaray bu mucizenin peşinden koşacak Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Fenerbahçe, Anderlecht Karşısında Galip!

    UEFA Avrupa Ligi Eleme Turu ilk maçında temsilcimiz Fenerbahçe kendi evinde Anderlecht’i ağırladı. Fenerbahçe karşılaşmaya kalede İrfan Can Eğribayat, savunmada Milan Škriniar, Sofyan Amrabat, Yusuf Akçiçek, önlerinde Bright Osayi-Samuel, Fred, Sebastian Szymański, Filip Kostić, on numara pozisyonunda Dušan Tadić ve forvette de Youssef En-Nesyri ve Edin Džeko ile başladı. Anderlecht ise karşılaşmaya, Coosemans, Augustinsson, Hey, Ederson, Sardella, Leoni, Dendoncker, Huerta, Stroeykens, Degreef ve Vasquez ile başladı. Maçın başından sonuna kadar kontrolü elinde tutan Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazandı. Gelip hep birlikte bu maça göz atalım… Fenerbahçe Temsilcimiz maça hızlı başladı. Daha ilk dakikalarda rakip kaleye hızlı giden Fenerbahçe başladığı isteği sonucu almasa da yan toplarla etkili oldu. Kazanılan kornerde Kostić’in ortasında Yusuf Akçiçek’in kafa vuruşunda kaleci kornerle çekti. 11. dakikada kullanılan ikinci kornerde yine Filip Kostić’in ortasında Yusuf Akçiçek kafayla ortaya çevirdi ve kale ağzında Dušan Tadić topu ağlara göndererek Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi. Bu dakikadan sonra oyun daha dengede geçmeye başladı. Dakika 23’te kazanılan Anderlecht kornerinde arka direkte Huerta’nın kafa vuruşunda İrfan Can ters ayakta kalmasına rağmen iyi bir kurtarış yaptı. Pozisyonun devamında Anderlecht tarafı penaltı beklese de VAR incelemesi sonucunda maça devam edildi. Dakika 33’ü gösterdiğinde ise Fenerbahçe sol kanattan etkili geldi. Sol kanattan açılan ortada Osayi topa vuramadı ve net bir pozisyondan yararlanamadı. İlk yarının son dakikalarına gelindiğinde Yusuf Akçiçek’le hızlı çıkan Fenerbahçe’de top sol kanatta Kostić’le buluşturuldu. Kontra atağın devamında Kostić topu ceza sahası yayına çıkarttı. Oradan gelen Edin Džeko gelişine vurdu kaleye giden top savunmadan geri geldi. Geri gelen topu Džeko tamamlayarak Fenerbahçe’yi 2-0 öne geçirdi. İlk yarının geri kalanında önemli bir atak olmadı ve Fenerbahçe ilk yarıyı 2-0 önde tamamladı. Temsilcimizde Sofyan Amrabat ve Bright Osayi-Samuel, deplasman ekibinde ise Huerta ilk yarıda sarı kart gördü. İkinci yarıya başlarken Fenerbahçe ’de Bright Osayi-Samuel yerini Mert Müldür’e bırakırken, Anderlecht maça başladığı 11 ile ikinci yarıya başladı. 55. dakikada yakalanan kontra atakta sol kanattan hızlı çıkan Sebastian Szymański’nin ortasında Youssef En-Nesyri kafayla faklı uca çıkaran golü attı. Bulunan golün ardından atakları sıklaştıran temsilcimizde Filip Kostić’in ortasında Yusuf Akçiçek’in kafa vuruşu direkten döndü. Bu dakikadan sonra karşılıklı ataklar olsa etkili değillerdi. Temsilcimiz geri kalan dakikaları rölantide geçirip karşılaşmayı 3-0 kazanarak tur için avantajlı skoru almayı başardı. Jose Mourinho Karşılaşmayı değerlendirmem gerekirse; Fenerbahçe’nin oynaması gerektiği gibi oynadığını söyleyebilirim. Savunmada risk alınmadı, hızlı hücumlar kovalandı ve hızlı hücumlarla skora gitmeyi başardı. Anderlecht cephesindeyse yedekle başlayan Thorgan Hazard ve Kasper Dolberg’in ilk 11 başlaması gerektiğini söyleyebilirim. Temsilcimizi alınan skordan ve oyundan dolayı tebrik ediyorum. Sağlıkla kalın, Linesman’le kalın… Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Ferhat Akbaş Kimdir?

    Herkese merhaba! Bugün sizlere son günlerin tartışılan ismi Ferhat Akbaş’ın kariyeri hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Umarım bu yazı, Ferhat Akbaş’ın kariyer yolculuğu ve geleceği hakkında sizlere fikir verecektir. Hazırsanız başlayalım… Bildiğiniz üzere Ferhat Akbaş şu sıralar Eczacıbaşı Dynavit takımında başantrenör olarak görev yapıyor. Geçtiğimiz günlerde de Japonya Kadın Voleybol Milli Takımı ile adı anılmaya başlandı ve yüksek ihtimalle de Japon milli takımının yeni başantrenörü olması bekleniyor. Ferhat Akbaş Tecrübeli başantrenör voleybol kariyerine smaçör olarak başladı. Oyunculuk kariyeri hayal ettiği gibi devam etmeyince erken yaşta bırakma kararı aldı ve benche geçti. Buradan sonraki ilk durağı Galatasaray oldu ve istatistikçi olarak görev yapmaya başladı. Galatasaray’da iki sezon çalıştıktan sonra 2006/07 sezonunda Türk Telekom’da yardımcı antrenör olarak çalışmaya başladı. Burada Çinli başantrenör Ping Lang ile çalışma fırsatı buldu. Türk Telekom’dan ayrıldıktan sonra da Ping Lang ile birlikte Çin’de Guangdong Evergrande takımında da bir sezon çalıştı. 2011/12 sezonu bitiminde ülkeye dönme kararı aldı ve Vakıfbank’ta yardımcı antrenör olarak görev almaya başladı. Burada Giovanni Guidetti ile üç sezon birlikte çalıştılar. Vakıfbank’ta çalıştığı sırada Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımın’da da Marco Motta’nın yardımcılığını yaptı. 2014/15 sezonu bitiminde Vakıfbank’tan ayrılan Ferhat Akbaş için kariyerinde bir dönüm noktası gerçekleşti. O artık bir başantrenördü… 2015/16 sezonunda Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımı ile başantrenör olarak anlaştı. Buradan sonra daha çok göz önünde olacak ve haliyle de artık eleştirilerin odak noktasında olmaya başlayacaktı. Burada görece başarısız olan Ferhat Akbaş görevinden ayrıldı. 2017/18 sezonu başında CSM Bucuresti ile başantrenör olarak anlaştı. Ayrıca Japonya Kadın Voleybol Milli Takımı ile de yardımcı antrenörlük görevine başladı. Burada bir yıl çalıştıktan sonra kulüp takımına odaklanmak için ayrıldı. Bükreş’te geçirdiği sürede bir altın ve bir gümüş madalya kazandı. Bu da başantrenörlüğü açısından güzel bir başlangıçtı. CSM Bucuresti ile geçirdiği iki sezonun ardından buradan ayrıldı ve Polonya takımlarından Chemik Police ile anlaştı. Burada geçirdiği iki sezonda da lig şampiyonluğa ulaşmayı başardı. Agnieszka Korneluk, Jovana Brakocevic gibi oyuncularla çalışma fırsatı buldu. Romanya ve Polonya’da geçirdiği başarılı sezonların ardından Ferhat Akbaş için yeni bir meydan okuma başlıyordu. Artık ülkesinde bir kulüp çalıştıracaktı… Ferhat Akbaş 2021/22 sezonu başında Eczacıbaşı Dynavit ile anlaşan Ferhat Akbaş için sırada kendi ülkesinde şampiyonluk yaşama hedefi vardı. Bugüne kadar geldiğimiz sürede bunu henüz başarabilmiş değil. Ligde Vakıfbank ve Fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi vermeye devam ediyor. Ligde geçirdiği üç sezonda kürsünün bir kez üçüncü iki kez de ikinci basamağında kaldı. Avrupa’da ise bir kez CEV kupasını kazanmayı başardı. Geçtiğimiz sezonda da Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda kürsünün en üst basamağına çıkmayı başardı. Ayrıca 2023/24 sezonunun ikinci yarısında Eczacıbaşı Dynavit ile üç yıllık yeni sözleşmeye imza attı. Bugün geldiğimiz noktada takımda geçirdiği üç sezona rağmen ligde henüz şampiyon olamaması nedeniyle fazlaca eleştirilerin odak noktasında kaldı. Bugüne geldiğimizde ise yazının başında da belirtttiğim gibi ismi Japonya Kadın Voleybol Milli Takımı ile fazlaca anılmakta. Resmi kaynaklarda henüz bir şey söylenmese de resmi olmayan kaynaklara göre önümüzdeki haftalarda Japon milli takımı ile sözleşme imzalayacağı söyleniyor… Bu konuda neler olacağını hep birlikte göreceğiz. Linesman’le kalın, sağlıkla kalın…. Voleybol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UFC Şubat Ayı (2025) Panoraması

    UFC şubat ayında 3’ü dövüş gecesi 1’i de ana etkinlik olmak üzere toplamda 4 etkinlik gerçekleştirecek. İki kemer maçına tanık olacağımız bu ayda Türk asıllı Avustralyalı dövüşçümüz Kaan Ofli, UFC başlangıcını yapacak, bir diğer temsilcimiz İbo Aslan 3. kez kafeste olacak. UFC Fight Night 250: Adesanya vs Imamov (1 Şubat – Suudi Arabistan) UYARI: Temsilcimiz Kaan Ofli, bu kartta UFC başlangıcını yapacak. Gecenin ana karşılaşmasında Israel Adesanya (24-4) ile Nassourdine Imamov (15-4-1 NC) karşı karşıya gelecek. Adesanya, 2019’dan bu yana ilk kez kemer maçı dışında bir maça çıkacak. Imamov için kemer yolunda önemli bir şans. Adesanya’nın düşüşü sürüyor. Strickland’a kaybettikten sonra du Plessis’e de kötü şekilde kaybetti. Kemer maçına bir kez daha çıkmak istiyorsa bu maçı almaktan başka çaresi yok. Ayakta Adesanya, yerde ise Imamov üstün. Imamov, du Plessis’e özenip güreşi kullanmayı tercih edebilir. Adesanya ise mesafede striking’ini kullanıp maçı almak isteyecektir. Akşam yemeğinden sonra tatlı için güzel bir eşleşme keyifli seyirler. UFC Fight Night 250: Adesanya vs Imamov (1 Şubat – Suudi Arabistan) Gecenin yana ana karşılaşmasında Sharabutin Magomedov (15-0) ile Michael Page (23-3) karşı karşıya gelecek. Ne yalan söyleyeyim EFSANE bir striking karşılaşması geliyor. Page, Holland’a karşı iyi görüntü verse de Garry karşısında grappling’te zorlanmıştı. Karşısında tahmin edilemez bir Shara olacak. Page’in stili tahmin edilebilir olsa da ters gard dövüşmesi Shara’yı zorlayabilir. Gözünüzü kırpmamanızı tavsiye eder ve iyi seyirler dileriz. UFC 312: du Plessis vs Strickland 2 (9 Şubat – Sydney, Avustralya) Gecenin ana karşılaşması Dricus du Plessis (22-2) ile Sean Strickland (29-6) orta sıklet şampiyonluk mücadelesi, orta sıkletteki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir. Strickland’ın Adesanya’ya karşı aldığı tarihi galibiyetten sonra kemeri kaybetmesi büyük bir hayal kırıklığıydı. Şimdi, tekrardan zirveye çıkmak için du Plessis engelini aşması gerekiyor. Güney Afrikalı savaşçı ise hız kesmeden yoluna devam ediyor ve şampiyonluğunu bir kez korumayı hedefliyor. Bu karşılaşmada Strickland’ın baskılı boksu ile du Plessis’in bitmek bilmeyen enerjisi karşı karşıya gelecek. Yerde ve ayakta her an her şey olabilir. Strickland mesafeli boksunu kullanacaktır ancak maçı almak istiyorsa hakemleri daha çok etkilemeli. du Plessis ise bahsettiğimiz gibi enerjisini ve güreşini efektif olarak kullanmalı. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir savaş! UFC 312: du Plessis vs Strickland 2 (9 Şubat – Sydney, Avustralya) Kadınlar saman sıklet şampiyonluk maçında Zhang Weili (25-3) ve Tatiana Suarez (10-0) kozlarını paylaşacak. Weili, her zaman olduğu gibi agresif ve baskılı bir oyunla rakibini sindirmek isteyecektir. Ancak Tatiana Suarez, kusursuz güreşiyle Zhang’ı yere çekmeyi başarabilirse işler değişebilir. Suarez’in sakatlıklardan dönüşü muazzam oldu, şimdi ise gerçek bir sınavla karşı karşıya. Güreş mi baskılı striking mi? Şampiyonluk el değiştirebilir mi? Bu soruların cevabını almak için izlemeye değer bir karşılaşma! UFC: Cannonier vs Rodrigues (15 Şubat – Las Vegas, NV) UFC Vegas 102’de Jared Cannonier (17-8) ve Gregory Rodrigues (16-5) karşı karşıya gelecek. Cannonier, yaşına rağmen üst seviyede rekabet etmeye devam ediyor, son iki maçını kaybetse de hala elit seviyede bir bitirici güce sahip. Rodrigues ise her zaman tehlikeli bir grappler ve sert yumruklara sahip bir dövüşçü olarak dikkat çekiyor. Ayakta Cannonier’in patlayıcılığı belirleyici olabilir ama Rodrigues'in yere alıp kontrol etme planı maça damga vurabilir. İki savaşçı da nakavt gücüne sahip, bu yüzden gözünüzü kırpmamanızı tavsiye ederiz! UFC: Cannonier vs Rodrigues (15 Şubat – Las Vegas, NV) UFC Fight Night 252: Cejudo vs Song (22 Şubat – Seattle, WA) UYARI: Temsilcimiz İbo Aslan, bu kartta 3. kez UFC kafesinde olacak ve Türkiye’mizi temsil edecek. Basarılar İbo! Seattle'da gerçekleşecek UFC gecesinde Henry Cejudo (16-4) ile Song Yadong (21-8-1-1 NC) ana maçta karşılaşacak. Cejudo, Aljamain Sterling’e kaybettikten sonra geri dönüş için büyük bir fırsat yakaladı ancak Merab’a yenilerek kemer yarışında yara aldı. Song Yadong gençliği, hızı ve güçlü yumruklarıyla Cejudo’yu zorlayabilecek bir rakip. Cejudo’nun olimpik seviye güreşi, Song’un güçlü striking’iyle çarpışacak. Cejudo’nun tecrübesi mi yoksa Song’un gençliği mi galip gelecek? Bu karşılaşma kesinlikle cevaplarıyla birlikte geliyor. UFC Fight Night 252: Cejudo vs Song (22 Şubat – Seattle, WA) Aynı gecede Rob Font (21-8) ve Dominick Cruz (24-4) karşı karşıya gelecek. Font’un son dönemdeki formu dalgalı olsa da her zaman tehlikeli bir boksöre sahip. Cruz ise hala hareketliliği ve akıllı dövüş stiliyle rakiplerini şaşırtabiliyor. Font’un baskılı boksu mu, yoksa Cruz’un durmaksızın değişen açılardan saldıran dövüş stili mi galip gelecek? Cruz’un yaklaşık 3 yıl aranın ardından geri döneceğini hatırlatalım. Ayakta geçen tempolu bir maç bizleri bekliyor! Gecenin bir diğer sert mücadelesinde Ion Cutelaba (18-10-1-1 NC) ve temsilcimiz İbo Aslan (14-1) kozlarını paylaşacak. İbo, Avrupa sahnesinden UFC'ye adım atan en yetenekli Türk dövüşçülerden biri olarak dikkat çekiyor. Cutelaba’nın agresif ve kaotik tarzına karşı, İbo’nun disiplinli ve güçlü oyun planı fark yaratabilir. Her iki taraf da bitirmek isteyecektir. Cutelaba grappling’i devreye sokabilir. İbo ise nakavt arayacaktır. Kesin olan bir şey var: İbo, bu maçı kazanarak Türk MMA dünyasında yeni bir dönemin kapısını aralamak istiyor. Çünkü kazanırsa ilk 15’e ile arasında bir engel kalacak. Türkiye’nin desteğiyle çıkacağı bu büyük sınavda onu izlemek büyük bir heyecan olacak! HAYDİ İBO! İbo Aslan UFC ŞUBAT AYINDA DA EĞLENCELİ! UFC şubat ayında da bizleri heyecanlı kartlarla eğlendirerek 2025’te ateşi harlamaya devam edecek. Bu maçları sakın kaçırmayın! Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Haaland, 2034'e Kadar Manchester City'de!

    Spor dünyasında uzun süreli kontratları görmek pek mümkün olmuyor. Bunun yanında NBA takımlarının draft gecesinde 1. sıradan seçtikleri yıldız oyuncularla yaptıkları 5 yıllık sözleşmeleri ayırabiliriz. Benzer bir süreci kulüplerin alt yapılardan yetiştirdikleri gelecek vadeden genç yetenekleri ile yaptıkları 5 yıllık anlaşmalarda bilinmekte. Futbol dünyası Erling Haaland'ın geçtiğimiz günlerde Manchester City ile sözleşmesini 2034 yılına kadar uzattığını öğrendi. Uzun süreli sözleşmeleri Avrupa'nın elit liglerinde de görmüyorduk. Manchester City sözleşmesi 2027 yılında bitecek olan Erling Haaland ile 9.5 yıllık kontrat imzaladı. Manchester City, Norveçli golcüsü ile sözleşme bittiğinde Erling Haaland, 34 yaşında olacak. Yapılan yeni sözleşme sonrası kontratta serbest kalma maddesinin kaldırıldığı öğrenildi. Yıldız oyuncu Real Madrid'in gündemindeydi. Erling Haaland İngiltere, futbol tarihinin en kârlı kontratına imza atıldığı konuşulan anlaşma sonrasında Pep Guardiola, tarafların aralık ayı sonunda anlaştığını duyurdu. Borussia Dortmund'dan 60 milyon Euro'ya transfer olan Erling Haaland, Manchester'a yerleştiğinde ilk dönemde şehir merkezini tercih etse de iki senedir Cheshire'de sakin bir bölgeyi seçti. Sezon sonu tatil döneminde plajlar, gece kulüpleri yerine çiftlikte geçirmeyi tercih eden yıldız oyuncu yaşadığı anları yaptığı paylaşımlarla mütevazi bir hayatı tercih ettiğini gösteriyor. Eski bir Manchester City oyuncusu olan babası Alf-Inge Haaland'da oğlunun kararları almasında oldukça etkili. Ancak sözleşme görüşmelerini Haaland'ın menajeri Rafaela Pimenta yürüttü. Uzun süreli sözleşmenin Manchester City tarafındaki temsilcisi CEO Ferran Soriano oldu. MANCHESTER CITY PAZARLAMA STRATEJİSİ Erling Haaland ile yapılan uzun süreli kontrat sonrası Manchester City, bu anlaşmayı pazarlama anlamında kulübe getirisi olan kârlı işlerle değerlendirmek istiyor. Pep Guardiola ile yapılan 2 yıllık anlaşma sonrası Haaland ile yapılan sözleşme planlarının işlediklerini görüyorlar. Haaland, Guardiola'nın kulüpte kalması kendisinin Manchester City ile planlamalar yapmasında etken rol oynadı. Haaland'ın kulübe gelmesi sonrasında Manchester City , kombine satışları, bilet satışları, reklam gelirleri ve sosyal medyada büyük ilgi görüyor. Pazarlama departmanı bu büyük ilgiyi paraya çevirme çalışmaları içerisinde. Norveçli isime Uzak Doğu'da da büyük ilgi var. Manchester City bu pazarı daha etkili kullanmak istiyor. Dev kulüplere bu kıtada ne kadar yoğun bir ilgi olduğu biliniyor. Erling Haaland 2025 yaz döneminde ilk kez oynanacak Kulüpler Dünya Kupası'nın ABD'de düzenleneceğini düşünürsek Manchester City yetkilileri bu pazarı da etkili bir şekilde kullanacakları aşikar. Kulüp yeni kıtalara açılarak futbol dünyasında ismini en üst sıralara çıkarmak istiyor. Geçmişte Premier Lig de pek başarısı olmasa da Arap sermayesi sonrası yaşanan yeni süreç ve gelinen nokta başta ki iki yıldız isimle bambaşka bir Manchester City'nin temellerinin atılması için çok nedenleri var. ERLING HAALAND, MANCHESTER CITY İLE KAZANDIKLARI... 24 yaşındaki Norveçli golcü, Manchester City ile 1 Şampiyonlar Ligi, 2 İngiltere Premier Lig, 1 UEFA Süper Kupa, 1 İngiltere Kupası ve 1 İngiltere Süper Kupa şampiyonluğu bulunuyor. Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • UEFA Avrupa Ligi’nde Son Viraj: Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin Şansları

    UEFA Avrupa Ligi ’nde temsilcilerimiz Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe son maçlarına çıkmadan önce işler iyice karıştı. Bir yanda ilk 8 mücadelesi veren Galatasaray, diğer yanda play-off potasında kalmaya çalışan Beşiktaş ve Fenerbahçe. Her şey son hafta maçlarına bağlı! Peki bu üç takımın şansı ne? Gelin birlikte ihtimalleri inceleyelim. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe Galatasaray İlk 8’e Kalabilir Mi? Galatasaray , 7. haftada Dinamo Kiev ile 3-3 berabere kalarak kritik bir fırsatı kaçırdı. Şu an 13 puanla 9. sırada ve ilk 8 için tek çare Ajax deplasmanından galibiyetle dönmek. Ama bu yetmiyor, üstündeki takımlardan birini de geçmesi gerekiyor. En önemli ihtimal, FCSB-Manchester United maçından çıkacak sonuç. Eğer bu maç berabere biterse Galatasaray iki takımı birden geçebiliyor. Ama bu maç berabere bitmezse, Galatasaray sadece kaybeden takımı geçebilecek. Bunun dışında Galatasaray’ın işine yarayacak birkaç senaryo daha var: • Roma’nın Frankfurt’u yenmesi, • Plzen’in Bilbao deplasmanında kazanması, • Lyon, Tottenham ya da Anderlecht’ten birinin puan kaybetmesi. Ancak Ajax’a yenilirsek, ilk 8 hayal oluyor. Beraberlik durumunda ise işler daha karmaşık. Lyon’un 4 farklı kaybetmesi, Tottenham, Anderlecht veya FCSB’nin yenilmesi gerekiyor. Ayrıca alt sıralardaki takımlardan Bodo Glimt, Olympiakos, Plzen ve Rangers’ın galibiyet alamaması lazım. Kısacası, Galatasaray için iş biraz karışık ama umut hâlâ var. Tabii önce Ajax’ı yenmemiz şart! Beşiktaş ve Fenerbahçe Play-off Potasında Kalabilecek Mi? Beşiktaş, Athletic Bilbao’yu 4-1 gibi net bir skorla geçip önemli bir avantaj yakaladı. Fenerbahçe ise Lyon’la 0-0 berabere kalarak kritik bir puan aldı. Şimdi bu iki takım da 9’ar puanla 23. ve 24. sırada yer alıyor. Son hafta oynayacakları maçları kazanırlarsa play-off potasında kalmaları garanti. Ama ya işler ters giderse? Eğer iki takım da berabere kalırsa, gözler şu maçlarda olacak: • Maccabi’nin Porto’ya kaybetmemesi, • Braga’nın Lazio’ya yenilmemesi, • Anderlecht’in Hoffenheim’a kaybetmemesi. Hoffenheim’ın galibiyeti işleri karıştırabilir. Tek farklı galibiyette Beşiktaş; 2 ya da daha farklı galibiyette ise Fenerbahçe tehlikeye giriyor. Peki ya kaybederlerse? • Fenerbahçe’nin Midtjylland deplasmanında yenilmesi durumunda, Braga ve Hoffenheim’ın puan kaybetmesi gerekiyor. Ayrıca Maccabi’nin Porto’yu yenmesi işimize gelir. • Beşiktaş yenilirse, Fenerbahçe’nin daha ağır bir mağlubiyet alması ve Braga ile Hoffenheim’ın kazanamaması lazım. Galatasaray ve Fenerbahçe Karşılaşabilir Mi? Son hafta alınacak sonuçlar, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin bir sonraki turda eşleşme ihtimalini doğurabilir. Eğer Galatasaray 9, Fenerbahçe 24. sırada tamamlarsa Türk derbisi kaçınılmaz olacak. Benzer şekilde, Galatasaray 10, Fenerbahçe ise 23. olursa da aynı durum yaşanabilir. Bu ihtimal futbolseverlerin heyecanını ikiye katlayacak gibi görünüyor. Elenmesi Kesinleşen Takımlar Son hafta öncesi Rigas, Slavia Prag, Malmö, Ludogorets, Karabağ, Nice ve Dinamo Kiev’in turnuvaya veda edeceği kesinleşti. Bu takımlar artık son maçlarını formalite gereği oynayacak. Son Hafta Nefesleri Kesecek! Son hafta, hem Galatasaray hem de Beşiktaş ve Fenerbahçe için kader niteliğinde. Galatasaray’ın ilk 8 şansı, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin play-off umutları hepimizin gözlerini ekranlara kilitleyecek. Tüm ihtimaller bizim lehimize gelişir mi bilinmez ama temsilcilerimizin sonuna kadar mücadele edeceğinden eminiz. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Fenerbahçe, Olympique Lyonnais İle Berabere Kaldı!

    Temsilcimiz Fenerbahçe , UEFA Avrupa Ligi 7. maçında Lyon ile karşı karşıya geldi. Özellikle son maçlarda gördüğümüz üzere sarı lacivertli ekip kesin olarak 3'lü savunma sistemine döndü. Becao’nun sakatlığı, Samet’in de formsuzluğu sebebiyle bugün sol stoperde 2006 doğumlu genç Yusuf Akçiçek forma şansı buldu. Sol bekteki eksikler sebebiyle de Szymanski yer aldı. Bu sezon ilk kez Tadic ve İrfan Can Kahveci'yi aynı anda sahada gördük. İleri uçta ise En Nesyri yer aldı. Konuk Lyon’da kart cezalısı Tagliafico dışında eksik bulunmuyor. Fenerbahçe - Olympique Lyonnais Maça temsilcimiz oldukça istekli başladı. İlk dakikalarda Nesyri’nin şutunda seken top kornere çıktı. Konuk Lyon kaptığı toplarla, ayağa paslarla merkezden oyun kurulumu gerçekleştirirken, Mourinho’nun öğrencileri ise uzun toplarla ve ağırlıklı olarak sol kanattan Szymanski aracılığıyla üretken olmaya çalıştı. Devrenin İkinci yarısında Lyon kontrolü ele aldı. Mücadele orta sahada sertlikte ve karşılıklı faullerle geçti. Son dakikalara doğru Lyon baskısını artırırken Tolisso’nun şutunda İrfan Can Eğribayat gole izin vermedi. Devrenin son dakikalarında İrfan Can, Niakate’nin faulune maruz kaldı ve kırmızı kart gördü. Ancak sonrasında VAR uyarısı ile kartın rengi sarıya döndü ve devre 0-0'lık eşitlikle sona erdi. Fenerbahçe - Olympique Lyonnais İkinci devreye Lyon topa hakim olarak başladı ve devre boyu genellikle böyle geçti. Daha çok hücum fonksiyonlarında görmeye alıştığımız Benrahma çok fazla merkezleşerek takımının orta sahada daha da güçlenmesini sağladı. Temsilcimiz merkezde rakibine karşılık vermekte oldukça zorlandı. Bu sebeple uzun toplarla ve kanatlardan oyunu sürdürmeye çalıştı. Lyon takımının son vuruşlardaki beceriksizliği ise temsilcimiz adına şanslı sayılacak durumlardandı. Maximin’in oyuna girişi biraz takımı canlandırsa da yeterli olmadı ve maç golsüz beraberlikle sonuçlandı. Son haftadaki Midtyjland deplasmanında bu haftadan Osayi de forma giyemeyecek. Temsilcimize son maçta başarılar diliyorum. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Ole Gunnar Solskjær'in Beşiktaş’ı Zafer Sahibi!

    Temsilcimiz Beşiktaş, bu hafta Avrupa Ligi ’nde evinde Athletic Club’ı konuk etti. Yeni yönetim ve yeni hocasıyla birlikte Beşiktaş’ın çıktığı ilk resmi maç Athletic Club maçı olmuş oldu. Beşiktaş maça neredeyse muhtemel 11 ile çıktı diyebilirim. Mevcut kadronun en iyi hali sahaydı. Ole Gunnar Solskjær bu maç için takımda bir değişikliğe gitmedi ki kendisi de sürpriz değişiklikler tapan bir hoca değil. Şartlar neyse elde ne varsa ona göre bir şeyler üretmeye daha yatkın bir hoca. Athletic Club ise kısmen rotasyon diyebileceğimiz bir 11 ile sahadaydı. Valverde belli pozisyonlarda rotasyona gitmiş demek yanlış olmaz. Avrupa Ligi’ni ilk 8’de bitirmeyi de neredeyse garanti ettikleri için böyle bir tercih de normal karşılanabilir. Ole Gunnar Solskjær Maçın ilk yarısını değerlendirecek olursam, Beşiktaş’ı beklediğimden çok daha iyi buldum. Çok sallantıda geçen lig performansı, tartışılan bireysel performanslardan sonra ilk yarı izlediğim Beşiktaş için herhalde maksimum bu kadar olur dedirtti bana. Keza rakip her ne kadar rotasyon yapmış olsa da ilk yarıda oyun kontrolü yüzde seksen Beşiktaş’taydı. Bu sürekli hücumda üretkendi anlamına gelmiyor ama temastan kaçmayan, rakibe alan bırakamayan, topla dikine hızlı çıkmaya çalışan bir Beşiktaş vardı. İlk yarıdaki her iki golde aslında bu söylediğimle bağlantılı bir şekilde geldi. Beşiktaş’ın attığı ilk golde, Muçi’nin dikine merkezde bulduğu alanı kullanması ve sonrasında Rafa’nın çok iyi düşüncesi ardından da Rashica’nın enfes bitirişiyle geldi. Golün ardından oyun kontrolü tamamen Beşiktaş’ta kaldı bana kalırsa. Ancak ilk yarının son anlarında, artık yorgunluk etkisi de olabilir, Nico Williams’ın sağ kanada geçişiyle de alakalı olabilir, Beşiktaş temastan kaçtığı ilk anda ve Athletic Club’ın ceza sahasında neredeyse ilk diyebileceğimiz düzgün vuruşunda topu kalemizde gördük. İlk yarı 1-1’lik skorla tamamlandı. İlk yarı için Beşiktaş’ta şahsen Immobile’nin daha efektif bir oyun ortaya koymasını beklerdim, çok sönük göründü. İkinci yarıya geçecek olursak, 51. dakikada yine bulduğum alan, dikine top sürme ile pozisyon girdik. Rashica’nın getirdiği topu, Rafa ceza sahası içinde karşı karşıya gole dönüştüremedi. İkinci yarıda benzer şekilde pozisyon bulmaya devam ettik ancak bunlardan birini Rashica değerlendiremedi. Beşiktaş Beşiktaş ilk yarı olduğu gibi aynı oyun planına devam etti. 51. dakikada, yine orta saha kenarında kapılan topu Muçi, bu sefer sürmek yerine savunma arkasına kaçan Rafa’ya atmayı tercih etti. Rafa kaleciyi geçti, içeriye çevirdi ve arkadan gelen Rashica topu boş kaleye gönderdi. Beşiktaş skorda üstünlüğü yakaladı. İkinci golün ardından Athletic Club doğal olarak daha fazla yüklenmeye başladı ve topa daha fazla hâkim olmaya başladı. 70. dakikaya doğru Beşiktaş’ta iki değişiklik yapıldı. İlk yarı performansını şahsen yeterli bulmadığım Immobile çıktı. Bana kalırsa daha erken çıkmalıydı çünkü Beşiktaş maçı daha erken koparabilirdi. Maçın 78. dakikasında Beşiktaş bir geçiş hücumu yakaladı. Rashica sağ kanatta topu taşıdı ve içeri çevirdi. Ceza sahasında topa buluşan Rafa bu sefer topu ağlara gönderdi. Skor 3-1’e geldi. Son 10 dakikaya 3-1 üstün giren Beşiktaş dakika 88’de Semih’in yerde kaldığı pozisyonun VAR’da incelenmesinin ardından 90. dakikada penaltı kazandı. Penaltıyı kullanan Joao Mario penaltıyı gole çevirdi ve skor 4-1’e geldi ve böyle sonuçlandı. Beşiktaş, namağlup lider Athletic Club ’ı 4-1 yendi. Ole Gunnar Solskjær Beşiktaş kariyerine görkemli bir başlangıç yaptı. Temsilcimizi tebrik edelim. Bakalım Ole Gunnar Solskjær’ın Beşiktaş kariyeri nasıl şekillenecek. Futbol  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

  • Galatasaray, Dynamo Kyiv İle Puanları Paylaştı!

    21 Ocak 2025 Bolu’daki otel yangınında hayatını kaybedenlere rahmet, sevenlerine, yakınlarına da baş sağlığı dileriz. Bu üzücü günde maça odaklanmak, konsantre olmak hem vatandaşlar hem de futbolcular için hayli zor. Bu karanlık günde temsilcimiz Galatasaray, 3 puan parolası ile Ali Samiyen Spor Kompleksi RAMS Park’ta  sahaya çıktı. Okan Buruk, son haftalardaki klasikleşen ilk 11’i bozmayarak 4-2-3-1 formatında dizildi. İleride Osimhen, Barış, Yunus ve Mertens, orta saha da Lucas Torreira ve Sara’nın sakatlığında Berkan Kutlu, geri de Kaan, Davinson, Abdülkerim ve Jakobs, kalede de Muslera ile mücadeleye başladı. Galatasaray v Dynamo Kyiv İlk Yarı Temsilcimiz Galatasaray maça yoğun ön alan baskısı ile başladı. Osimhen, Mertens, Torreira ile merkezde kurulan baskı, geriden topla çıkmaya çalışan Kyiv ekibini bunaltan temsilcimiz, oyunun kontrolünü ilk dakikalarda eline aldı. İlk kornerini 5. dakikada kazanan temsilcimiz, bu kornerde tehlikeli bir akın yakaladı ve Abdülkerim’in kafa vuruşunu çizgi önünden uzaklaştırdılar. Akabinde kullanılan kornerde Mertens’in ortaladı bu sefer Davinson Sanchez sahneye çıktı ve topu ağlara gönderdi; 1-0 ve dakika 6. Golden sonra da oyunun kontrolünü bırakmayan temsilcimiz, rakibin topla oynamaya çalıştığı dönemlerde de fırsat vermeyerek etkili geçiş akınları yakalamaya çalıştı. Barış Alper ve Jakobs’un yakaladığı fırsatlarla etkili olmaya çalışan temsilcimiz, dakikalar 22’yi gösterdiğinde, Abdülkerim Bardakçı’nın akına katıldığı anda, uzaktan nefiş şutuyla 2 – 0 öne geçti. Golden sonra da akınlar üretmeye çalışan temsilcimiz, 24. dakikada Mertens’in sol kanattan yaptığı ortada Barış Alper müsait pozisyonda topu ağlara gönderemedi, aut. 30. dakikada ise Victor Osimhen, sağ kanattan kendi başına zorladığı pozisyon ile kaleci ile karşı karşıya kalsa da top kaleciden döndü. Bu pozisyondan iki dakika sonra sağ kanattan Barış Alper’in kestiği ortaya topukla vuran Osimhen’in şutunu savunma çıkardı. Ukrayna temsilcisi topla oynayarak set kurmaya çalışsa da ilk yarının genelinde fırsat bulamadılar ve temsilcimizin takım savunmasını aşamadılar. Uzatmalar oynandığı sırada sağ kanattan gelen akında içeri çevrilen topa Muslera’nın gecikmesi sonucunda topu ağlara gönderen Vanat, durumu 2-1’e getirdi. Bu gol sonrası topun dışarı çıktığına yönelik itirazlar sonuçsuz kaldı ve hakemin düdüğü ile ilk yarı sona erdi. Galatasaray v Dynamo Kyiv Yaromolenko Vakti Oyuncu değişiklikleri ile başlayan Kyiv’de sarı kartlı 10 numara Shaparenko oyundan çıkarken Yarmolenko ve Pikhalyonok oyuna girdi. Ukrayna temsilcisi, ilk yarının son anlarında bulduğu golün umudu ile ikinci yarıya başlarken 50.dakika da kullanılan duran topta Kyiv ceza alanı karıştı ve önce Barış Alper’in kırmızı kart gördüğü sonrasında da temsilcimiz lehine penaltı ile sonuçlanan bir pozisyon gerçekleşti. Barış Alper’in kırmızı kartı iptal edildi ve sonrasında da kazanılan penaltıda Osimhen durumu 3-1'e getirdi. Maçta mutlak hakimiyeti eline alamayan Sarı – Kırmızılılar, Kyiv’in her geçişinde veya paslı akınında tehlike yaşadı. Dakikalar 68’i gösterdiğinde sağ kenardan kullanılan kornerde Yarmolenko, Jakobs’un topa vuramaması sonucunda topu ağlara gönderdi: 3-2. Bu dakikadan sonra istediği baskıyı da kuramayan temsilcimiz, tehlikeli akın yaratmakta da zorluk çekti ve rakibine fırsatlar verdi. Dakikalar 81’i gösterdiğinde sağ kenarda yapılan ortada bu seferde Davinson Sanchez’in üstünden topa vuran Yarmolenko, gecenin yıldızı oluyor: 3-3. Kalan dakikalarda oyuncu değişiklikleri ile müdahalede bulunan Okan Buruk’un istediği olmuyor ve temsilcimiz, 6 maçında 6 mağlubiyeti bulunan ve sadece 1 gol atabilen Ukrayna temsilcisi Dinamo Kyiv ile sahasında 3-3 berabere kalarak ilk 8 şansını zora soktu. Galatasaray ligin son haftasında zorlu Ajax deplasmanına çıkacak.

  • Alperen Şengün, MVP Sıralamasında!

    2024-25 NBA sezonunda Houston Rockets formasıyla sergilediği performansla büyük bir sıçrama yapan milli temsilcimiz Alperen Şengün, NBA tarafından açıklanan MVP sıralamasında 8. sıraya yükseldi. Şu an Batı Konferansı'nda ikinci sırada bulunan Houston Rockets'ın yıldız oyuncusu Alperen Şengün , sezon boyunca istikrarlı bir şekilde çift haneli istatistiklere ulaştı. Sezonun geride kalan kısmında maç başına 19.3 sayı, 10.4 ribaund ve 5.1 asist ortalamalarıyla oynayan milli oyuncumuz Alperen Şengün, All-Star için de inancını korumaya devam ediyor. Alperen Şengün NBA'in paylaştığı MVP yarışı sıralamalarında 10. sıradan 8. sıraya yükselmeyi başaran Alperen Şengün, bir önceki listeden Anthony Davis ve Luka Dončić gibi isimleri geride bıraktı. NBA tarafından açıklanan listenin ilk 10 sırası şu şekilde sıralandı: Shai Gilgeous-Alexander, Oklahoma City Thunder Nikola Jokić, Denver Nuggets Giannis Antetokounmpo, Milwaukee Bucks Karl-Anthony Towns, New York Knicks Victor Wembanyama, San Antonio Spurs Jayson Tatum, Boston Celtics Donovan Mitchell, Cleveland Cavaliers Alperen Şengün , Houston Rockets Cade Cunningham, Detroit Pistons Anthony Davis, Los Angeles Lakers Tüm basketbol  ve spor haberleri için bizi takipte kalın!

  • UFC 311’de Şampiyonlar Değişmedi!

    UFC 311 PPV gecesi Los Angeles'daki Intuit Dome'da yapıldı. Gecenin ana maçında UFC hafif siklet şampiyonu Islam Makhachev, Renato Moicano ile kemer koruma maçına çıktı. Yan ana maçta ise horoz siklet şampiyonu Merab Dvalishvili ile Umar Nurmagomedov kozlarını paylaştı. Geceden şampiyonlar kemerlerini koruyarak ayrıldı. Islam Makhachev , bu gecede Arman Tsarukyan ile karşı karşıya gelecekti. Fakat planlar son günde şok bir haberle değişti. Arman, son antrenmanında sırtından sakatlandı, sırtında spazmlar ve ağrılar meydana geldi. Bu ağrılar yüzünden kilo veremeyip, ayağa kalkamayacak seviyeye gelince maçtan çekilme kararı aldı. UFC, bu gelişme üzerine hemen Islam'a yeni bir rakip aramaya başladı. Dustin Poirier ve Diego Lopes gibi isimler Islam Makhachev ile karşılaşabileceklerini açıkladı. UFC, aynı gecede Beneil Dariush ile karşılaşması planlanan Renato Moicano da karar kıldı ve onu Islam'ın yeni rakibi olarak duyurdu.  Islam Makhachev Maçın duyurulması ile birlikte Islam Makhachev maçın kesin favorisi olarak görülüyordu. Renato Moicano’nun kazanması sadece UFC tarihinin değil bütün spor tarihinin en büyük sürprizlerinden biri olurdu. Islam, beklenildiği gibi sürprize hiçbir şekilde izin vermedi. Rakibini ilk raundda d’arce choke ile pes ettirdi. Islam böylece galibiyet serisini 15, kemer koruma serisini de 4 maça çıkarttı. Islam Makhechev maçtan sonra yaptığı açıklamada, “Kemeri isteyen varsa kafese gelsin.” diyerek başta Arman Tsarukyan olmak üzere rakiplerine meydan okudu. Islam’a cevap tüy sıklet şampiyonu Ilia Topuria’dan geldi. Topuria, "Islam, eğer istersem seni bitiririm. Eğer istersem seni nakavt ederim. Kolay görünmesini sağlarım. Yakında görüşürüz." dedi. Bu açıklama, Islam vs Topuria süper dövüşünün yakın bir zamanda gerçekleşme ihtimali olduğunu gösteriyor. UFC’nin Arman’ı hemen kemer maçına çıkarmama yönündeki bir tasarrufu ve sıkletteki aday sayısının azalması Ilia Topuria’yı ciddi bir kemer adayı yapıyor. Gecenin yan ana maçında UFC hafif siklet şampiyonu Merab Dvalishvili ile Dağıstanlıların horoz sikletteki temsilcisi Umar Nurmagomedov karşı karşıya geldi. Merab, Umar'ı puanla (48-47, 48-47, 49-46) mağlup etti ve UFC horoz siklet kemerini korudu. Merab Dvalishili Karşılaşmanın ilk iki raundu ile son üç raundu arasında siyah ile beyaz kadar büyük bir fark vardı. İlk iki raundda Umar Nurmagomedov, daha aktif olan ve Merab'ın ataklarına karşı koyarak üstünlük kuran taraftı. Üçüncü raund ile birlikte Umar yorulmaya başladı ve Merab'ın hızına yetişememeye başladı. Ayrıca Umar’ın ilk raundlarda elini kırması da oyunun seyrini değiştiren detaylardan birisiydi. Merab, takedownlarda başarılı olmaya başlayarak Umar’ın oyunun tamamen bozdu. Son üç raundu net bir şekilde alarak puanlamada üstünlük kurdu ve maçı kazandı. Merab Dvalishvili , böylece ilk kez kemerini korumuş oldu. Kemerin birçoklarına göre favorisi olarak gösterilen Umar Nurmagomedov’u yenerek şampiyonluğunu perçinledi. Umar Nurmagomedov ve ailesi için de unutmak isteyecekleri bir maç oldu. Khabib ve kuzenleri, ilk defa bir mağlubiyet almış oldular. Dövüş sporları  ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!

bottom of page