Spor spikeri Müjdat Mustafa Muratoğlu ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Bize değerli vaktini ayıran sevgili Müjdat Mustafa Muratoğlu'na şahsım ve Linesman ekibi olarak teşekkürlerimizi iletiyoruz. Keyifli okumalar!
Sizi tanımayan arkadaşlarımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?
29 Kasım 1981 doğumluyum. Ailem Çamlıhemşin’den önce Erzurum; sonra Ankara’ya göç etmiş. Ben doğma büyüme Ankara’lıyım. 1994 Dünya kupasını izlemeye başladığımdan bu yana spor spikeri olmak istiyorum. Murat Kosova ve Okay Karacan’ın NTV’de 90’ların sonlarına doğru anlattığı Premier Lig maçları bana büyük ilham verdi. Murat Murathanoğlu ile özellikle 90’lar Koraç Kupası ve Euroleague maçlarını da büyük bir keyifle dinledim. Aynı zamanda sıkı bir Martina Hingis hayranıydım. Bütün bunlar spiker olma iştahımı destekleyen branşlar oldu. 1998’de üniversite sınavına girerken TRT’nin açtığı spikerlik sınavında “her hangi bir 4 yıllık üniversite mezunu olmak” ibaresi yüzünden ilk senemden Bilgi ve Belge yönetimini yazıp, 2002 Dünya kupasına yetişmeyi bile hedeflemiştim. Fakat Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi'nden mezun olmak tahminimden uzun sürdü. 2003 gibi Başkent İletişim'e gittim. Orada Mehpare Çelik ve Rüştü Asyalı gibi isimlerden diksiyon dersi aldım. Sonrasında 2005’te okuldan mezun olur olmaz Okay Karacan’ı ankesörlü telefondan arayıp randevu talep ettim. O da sektörün barındırdığı riskleri bana nazikçe anlattı ve sağolsun Eurosport’a yönlendirdi. 2005 Haziran’da binicilik, plaj voleybolu vs. gibi yayınlarla başlayan maceram, Fox Sports, Doğan TV, Lig TV, Tivibuspor ve TV8,5'a kadar ilerledi. Premier League, Basketbol Süper Ligi final serileri, 9 sezon boyunca Süper Lig maçları, derbiler, Şampiyonlar Ligi maçları, FA Cup finalleri darken arkamda tahmin ettiğimden çok daha büyük bir hafıza bırakmışım kendime. Açıkçası DTCF orta bahçesinde bu hayallerimden arkadaşlarıma bahsederken bu kadarını hayal etmemiştim. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum.
Bireysel olarak gelecek yıllar ile ilgili planlarınız neler?
Yakın geleceğe dair en büyük hayalim, kafamın uyuştuğu, aynı frekansı paylaştığım insanlarla kendi digital mecramızdan içerikler üretmek olabilir. Ama TV8.5’ta da çok keyif aldığım bir ortam ve içerik havuzu mevcut. Geleceğe dair mesleki anlamda şimdilik çok büyük planlar kurmuyorum.
Spor medyasında yer almak isteyen genç arkadaşlarımıza ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Öncelikle spora olan ilgi ve diksiyon bence en kritik konular. Aynı zamanda da fedakarlık ve sabır gerektiren bir meslek. Bol bol sesli kitap okumalarını ve hissettikleri tutkuyu izleyiciye yansıtmaları bence dinlerken fark yaratan konular.
Uzun zamandır çeşitli görevler ile spor medyasında yer alıyorsunuz. Sektörde en zorlandığınız anlar nelerdi?
Süper Final dönemi derbi maçları çok gergindi. Politik nedenlerle gerilen bir Türk Telekom - Hasharon basketbol maçı da beni çok zorlamıştı. Diyarbakırspor - Bursaspor maçı meşhur Tazemeta anonslu maç. O da lig tarihinin tanık olduğum en ikonik anlarından birisiydi.
Zorlu anlar haricinde “İyi ki bu işin içerisindeyim.” dediğiniz anlarınız nelerdi?
En son kesinlikle Wembley’de anlattığım FA Cup yarı final ve final maçları çok iyi hissettirdi. Yine Trabzonspor’un Monaco zaferinde mikrofonda olmak ve insanların mutluluklarını benimle paylaşması çok güzeldi. Euro 2016 süresince statlarda böylesine üst düzey bir turnuvayı canlı anlatmak ve ligimizdeki derbi atmosferleri de benzersizdi.
Ülkede oynanan futbolun yanında sürekli eleştirilen bir medya var. Sizce bunun temel sorunu nedir?
Medyada genel bir etkileşim kaygısı var gözlemlediğim kadarıyla. Bu da insanları biraz taraf olmaya sevk ediyor. Eleştiriden ziyade bir gözlem bu. Doğru ya da yanlış bir fikir belirtmek istemiyorum. Ama herkes kendi kulvarında kendi kitlesine ulaşıyor artık. Ne tek bir doğru ne de mutlak bir yanlış var.
Sizi genelde futbol ağırlıklı içeriklerle beraber görüyoruz ama futbol haricinde takip ettiğiniz, sevdiğiniz bir spor dalı var mı?
Basketbol oynamayı ve özellikle Avrupa basketbolunu takip etmeyi çok seviyorum.
Az önce de dediğimiz gibi sizi futbol spikeri olarak duymaya alışığız. Uzun yıllardır farklı birçok ligi de anlattınız. En keyif aldığınız lig hangisiydi?
Premier League hem izlemesi hem de anlatması en özel lig. Ama Şampiyonlar Ligi sanırım bu işin zirvesi. Stresten uzak ve tempolu her içerik, anlatıcıyı da yukarıya taşıyor.
Her ne kadar tecrübeli olsanızda yayınlar öncesi bir heyecan oluyor mu? Hazırlıklarınızı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Her yayın yeni bir heyecan barındırır. Çünkü ne kadar deneyimli olursanız olun, maç içerisinde her zaman sizi bekleyen sürprizler vardır. Kariyerimin büyük bölümü yerel etkinliklerde geçtiği için özellikle o stresi yönetmek benim kariyer özetim oldu. Dolayısıyla heyecan hiç eksilmedi. Maç hazırlığı için esasında çok büyük bir ritüelim yok. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay. Zaten gündemi düzenli takip ettiğiniz zaman anlatacağınız yayına dair de çok fazla fikriniz oluyor. Hobimin işim olmasının en kolay yönü bu :)
Sevgili Müjdat Mustafa Muratoğlu ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarız beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!
Comments