Günümüzde futbolun değişmeye zorlandığı, futbol ruhunun yerini yalnızca “başarı” odaklı bir hırsın almaya başladığı, kent kültürleri ve futbol arasındaki doğal bağın kopmaya başladığı ve oyunun daha fazla endüstrileştiği bir dönem yaşandığı açıkça görülmektedir. Oyunun romantik kitlesi için üzücü birtakım olaylar gelişmiş olsa da derinliklerde bir yerlerde futbolda her zaman bir hikâye, bir romantizm ve biraz da kültürel bağ yer almaktadır. Mavi ile beyazın en çok yakıştığı liman kenti olan Marsilya hem kenti ile hem de Stade Velodrome’deki anılarıyla bu romantizmi yaşatmaya devam etmektedir. Rota Marsilya!
Cosquer Mağarası içerisinde bulunan duvar yazıları ile birlikte yerleşimin 28 bin yıl öncesine kadar gittiği Akdeniz’in incilerinden Marsilya, günümüzde Fransa topraklarının en önemli liman kentidir. Avrupa’nın en eski şehirlerinden olan Marsilya’nın, Anadolu topraklarının eski halklarından Phokaia (Foça/İzmir) halkı tarafından kurulduğu bilinmektedir. MÖ.6.yüzyılda Pers işgali sırasında kendi topraklarından sürülen Phokaialılar, günümüz Marsilya’sında Vieux Port (Eski Liman) denilen bölgeye gelerek burada, daha sonra kayıtlarda geçecek olan 12 İon kentinden birini yani antik ismi ile Massalia’yı kurmuştur. Kent kurulduktan sonra stratejik konumu neticesi ile kısa sürede önemli Yunan kentlerinden biri haline gelmiş; deniz ticareti, gemi imalatı, tuz üretimi gibi önemli faaliyetlerde bulunarak bağımsızlığını korumuştur. M.Ö. 218-201 yıllarında Kartaca ve Roma arasında yapılan İkinci Pön Savaşında (Punic Wars) ise Roma’nın yanında saf tutmuş olan Massaila kenti, bu dönemden sonra Roma’nın genişleyen topraklarının içinde bile bağımsızlığını korumuş ve önemli ticaret merkezi olarak varlığını sürdürmüştür.
Tarihler M.Ö.49 yılını gösterdiğinde, dönemin yakın coğrafyadaki hemen hemen tüm şehirleri gibi Massalia kenti Julius Caesar’ın Massalia Kuşatması’nın ardından Roma hakimiyetine girerek bağımsızlığını kaybetmiştir. Antik Yunan öğretilerini, tanrılarını ve yazılarını benimseyen ve kullanan Massalia, bu tarihten itibaren Roma kültürüne tabii idi. Kent Roma döneminde de Romalıların ticaret merkezi olarak görülmüştür. Çünkü kent Hispania (İspanya) bölgesi ve Galya bölgesi arasında yer aldığından Romalılar için oldukça önemli bir stratejik konumdaydı. Kent, M.S. 5.yüzyıla kadar Romalıların hakimiyetinde kalmış ve büyümüştür. Ancak bu tarihten itibaren Batı Roma’nın düşüşü ile birlikte kentte istilalar ve göçler başlamıştır. Orta Çağ boyunca Gotlar, Vizigotlar, Emevi akınları, Aragon Krallığı, Frank Krallığı gibi pek çok medeniyet tarafından istilaya uğrayan, el değiştiren Marsilya bütün bu belirsizliğe rağmen her medeniyet için çok önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Marsilya 1481 yılında Frank Krallığı’na dahil oldu ve o tarihten itibaren Frankların önemli ticari ve kültürel kentlerinden biridir. Kent 1720 yılında büyük bir veba salgını geçirmiştir. Tarihte Büyük Marsilya Vebası olarak da bilinen bu salgın sonucunda, kent nüfusunun büyük bir bölümünü kaybetmiştir. Ancak kent bu salgının ardından toparlandı ve kısa sürede soylu sınıfı ile ön plana çıkarak Fransız Devrimi’nde önemli rol oynadı. Öyle ki Strasbourg’ta bestelenen “La Marseillaise” adlı Fransız Ulusal Marşını, Paris’te Marsilya’dan gelen yaklaşık 6 bin kişilik soylu ordusu tarafından söylenmiş olduğu için marş bu isimle anılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında 1942 yılında Almanlar tarafından işgal edilen kent 1944 yılında işgalden kurtulmuştur. Ancak bu süreçte Fransa’nın egemenliği için önemli ölçüde mücadelelerin sürdürüldüğü bir kent olmuştur. Böylelikle hem Fransız Devrimi sırasında hem de İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa devleti için çok önemli kararların alındığı ve savunmanın yapıldığı kent olarak Fransa tarihinde önemli bir oynamıştır. Bu siyasi ve kültürel parlaklık kadar ışıldayan bir diğer alan ise Futbol!
Olympique de Marsellie Les Phocéens, L’es Olympiens veya L’es Minots olarak da bilinen ancak günümüz futbol dünyasında herkesin bildiği, tanıdığı ismi ile Olympique de Marseille sadece Fransa futbolunun değil dünya futbolunun da önemli takımlarından biridir. 1892 yılında bir spor kulübü olarak kurulan bu takım 1899 yılına kadar Sporting Club, US Phocéenne ve Football Club de Marseille adlarıyla anılmış, 1899 yılında ise Phokaialı Yunanlar tarafından kurulmalarının yıldönümlerine ithafen Olympique de Marseille ismini almıştır. İsimlerinde yer alan Olympique kelimesi Olimpiyat oyunlarına vurgu yapmaktadır. 1900 yılının Ocak ayında Union Sportive Phocénne’e karşı oynan hazırlık maçında Marsilya kentini futbol yolculuğu resmi olarak başlamış oldu. Kulüp, günümüzdeki mabedi olan Stade Velodrome’den önce 1904-1937 yılları arasında maçlarını Stade de l’Huveaune’de oynadı. Kulüp burada 1920’li yıllara kadar yerel olarak birkaç başarı sağlamış ve bölgenin önde gelen kulüplerinden biri olmayı başarmıştır. 1919 yılında kurulan Fransa Futbol Federasyonu’nun ardından 1920’li yıllarda önemli transferler yaparak (Jean Boyer ve Edouard Crut), kulüp kuruluşundan 25 yıl sonra, 1924’te Coupe de France’ı kazanarak ilk kupasını almış oldu.
Profesyonelliğe Geçiş Fransa futbolu 1932 yılında profesyonel bir spor oldu ve bu durumun ardından Marsilya kulübünün ilk resmi profesyonel futbol maçı 11 Eylül 1932’de Lille’e karşı oynadığı maç olmuştur. Bu maçı Joseph Alcazar’ın attığı gollerle 2-1 kazanarak profesyonel arenaya görkemli bir giriş yapmıştır. Profesyonelliğe geçildikten sonra 1937 yılında Fransa şampiyonu olarak tarihe geçen Marsilya, bu kupayı son kez maça çıktıkları Stade de l’Huveaune’da Sochaux’yu yenerek almıştır. Bu tarihten itibaren maçlar artık Stade de Velodromé’da oynanacaktır ve bu durum kulübün futbol alanındaki gelişmesine çok önemli bir kanıt olarak gösterilebilir. Ardından 1938 yılında kulüp, Metz’e karşı oynan final maçını kazanarak Coupe de France’ı bir kez daha kazanarak 5.kez bu kupayı müzesine götürmüş ve başarılarla dolu bir sürece imza atmış oldu. Artık Phokaialıların deniz sesi duyulmaya başlanıyordu!
İkinci Dünya Savaşı 1940’lı yıllar tüm dünyada futbol anlamında durağan geçen yıllar olmuştur. Savaş her bölgeyi derinden etkilemiş ve futbol için elverişli ortam olmamıştır. Ancak buna rağmen savaş yıllarında da Marsilya futbol hayatına devam etmiştir. 1940 yılında Coupe de France’a katılan kulüp, Racing Club of Paris takımına finalde 2-1 kaybederek sahadan üzüntü ile ayrılmıştır. 1943 yılında ise Bordeux’ya karşı oynan finalde 4-0’la yüzü gülen denizciler, Coupe de France’ı savaş yıllarında kazanarak, altıncı kez müzesine götürmüştür. Bununla beraber 1942-43 sezonunda ligde 30 maçta 45 gol kaydeden Emmanuel Aznar, kulübün ligdeki en golcü ismi olmuştur.
Deniz Dalgalı! Savaş yıllarının ardından toparlanan Fransız futbolu, ligleri tekrardan organize etmiş ve 1938-1939 yıllarındaki sonuçlara göre Ligue 1’i 18 takımla şekillendirmiş, bu 18 takım içerisinde Marsilya’da yer almıştır. Bu sezonu 9.sırada, diğer sezonu 6.sırada ve bir sonraki sezonu da 3.sırada tamamlamıştır. Dönemin başkanı Bernard Dancausse bu esnada Kuzey Afrika’dan Armand Liberti, Ben Mohamed Bouchaib gibi oyuncuları takıma getirerek günümüz koloni futbolcularının temelini de atmış oldu. 1950’de ise başkan Dancausse’nin yanlış tercihleriyle zor günler yaşamıştır. 1950 yılına gelindiğinde ise kulüp tarihinin en golcü oyuncularından biri olan İsveçli Gunnar Andersson transfer edilmiştir. 1950’li yıllar Les Phocéens için oldukça inişli çıkışlı olmuştur. 6 Haziran 1957 yılında Lens’e karşı 3-1 ile Drago Cup’ı kazanan Marsilya, 1958-1959 yılında ligde son sırayı alarak küme düşmüştür. Ancak 1961-62 yılında tekrardan Ligue 1’a çıkmayı başarabilen Marsilya’nın teknik direktörü Otto Gloria idi. 1962 yılında kulüp ilk Avrupa macerasına atılmış olsa da Uluslararası Fuar Şehirleri Kupası’nda Belçika ekibi St.Gilloise’a iki maç sonucunda mağlup olarak turnuvadan elenmiştir. Bunun ardından Otto Gloria ile yollar ayrılmış, akabinde denizciler bir kez daha Ligue 1’de boğularak ikinci lige düşmüştür. Ancak Marcel Leclerc’in kulübü alması ile geri dönüş gerçekleşmiştir!
Kaptan Dümende! 1964-65 yıllarında dümene gelen Başkan Marcel Leclerc ile 1980 yılına kadar kulüp tam anlamıyla bir Rönesans yaşamıştır. Bu süre içerisinde Magnusson ve Skoblar önderliğinde 1970-71 ve 1971- 72 yıllarında Fransa Lig şampiyonluğu elde etmişlerdir. Aynı zamanda, teknik direktör Mario Zatelli önderliğinde 1972 yılında Bastia’yı finalde yenerek Coupe de France’ı kazanmış ve sezonu çifte kupa ile bitirmişlerdir. Bu başarılara 1976 yılında teknik direktör Zvunka önderliğinde bir Coupe de France daha eklenmiştir. Marcel Leclerc’in zimmetine para geçirmek suçu ile istifa etmesinin ardından birkaç sezon sonra 1979 – 80 sezonunda Marsilya bir kez daha ikinci lige düşmüştür.
Sıfırdan Gemi İnşa Etmek: Bernard Tapie Üçüncü kez küme düşen gemicilerin, tersanede bir gemi inşa etme süreci bu kez daha uzun sürdü ve az kalsın tersaneleri kapatılıyordu! Mali zorluklardan geçen kulüp 1982-83 yılında tekrardan Ligue 1’e dönen takım, bu süreçte takımın teknik direktörü olan Roland Gransart’ı görevden almış ve ilk sezonunu 17.bitirerek düşmekten kıl payı kurtulmuştur. 1985-86 sezonunda iş adamı Bernard Tapie, Marsilya’yı Fransa futbolunun zirvesine taşımak için satın aldı. 1988-89 sezonunda ise bu isteğine kavuşmuştu; Jean-Pierre Papin önderliğindeki takım hem Ligue 1’i hem de Coupe de France’ı kazanmıştır. Ardından Didier Deschamps’ın da kadroda olduğu takım üst üste ikinci kez Ligue 1’i kazanmıştır. Ardından 1990-91 ve 1991-92 sezonlarında da şampiyon olarak büyük bir sükse yapmıştır. Tapie’nin hayalini gerçekleştirdiği yıl ise 1992-93 sezonu idi. Bu sezon sonunda Şampiyonlar Ligi finalinde AC Milan’ı Basile Boli’nin attığı gol ile 1-0 yenerek kupayı kazanmış ve artık denizciler Avrupa’nın en büyüğü olmuştu.
Bir Umuttur Yaşamak Didier Drogba’nın Velodrome’da oynadığı bir sezon boyunca etkileyici performansı ile Uefa Kupası finaline yükselen Marsilya, bir kez daha Avrupa Şampiyonu olmak istiyordu ancak finalde Valencia’ya 2-0 kaybederek hem kupayı hem de sezon sonunda Didier Drogba’yı kaybetmişti. Kulüp 2009-2010 yılında ise 1991-92 sezonundan sonra ilk Ligue 1 şampiyonluğunu kazanmıştır. Bu tarihten itibaren 2017-18 yılında Avrupa Ligi’nde final oynama başarısı gösteren Les Phocéens, finalde Atletico de Madrid’e karşı Griezmann (2) ve Gabi’nin golleriyle 3-0 kaybederek ikinci olmuştur. 2020’li yıllarda ise (2019-20 ve 2021-2022) iki kez Ligue 1’de ikinci olan Marsilya, 2022- 2023 yılında da üçüncü olarak üst sıralara yerleşmiştir. Denizciler, günümüzde eski günlerini yakalamak için tüm dalgaları aşmaya çalışmaktadır. Günümüz 2023-2024 sezonuna ise Başkan Pablo Longoria ve teknik direktör Marcelino önderliğinde başlayan Les Phocéens, 4 maçta aldığı iki galibiyet iki beraberlikle 3.sırada bulunmaktadır. Güncel kadrolarında Pierre emerick Aubameyang, Joaqin Correa, Jonathan Clauss, Azzedine Ounahi, Renan Lodi ve Chancel Mbemba gibi isimleri bulunduran Olympique de Marseille, bu sezon da üst sıraları hedefleyerek eski günlerine geri dönmeyi arzuluyor.
Tüm futbol haberleri için bizi takipte kalın!
Comments