Futbolda taraftarlara en çok heyecan veren şeylerden biri nedir diye sorulduğunda şüphesiz ilk sıralarda transfer sezonu ve sonucunda takıma gelen yeni isimler, yıldızlar ve flaş çilek transferleri gelir. Kadroyu geliştirmenin ya da kaybedilen bir oyuncunun yerini doldurmanın en yaygın yolu budur. Ancak son zamanlarda tüm dünyada yaşanan maddi sorunlar ve kötü yönetilen kulüplerin girdiği bol sıfırlı borçlar yüzünden taraftarlar özelinde de özkaynak olgusuna bir heyecan ve ilgi oluştu. Kulübün akademisinden yetişen bir oyuncuyu, as takım formasıyla sahada gördüğümüzde artık belki de yıldız transferi görmüş kadar heyecan yaşanıyor.
Bu konuların önem kazanması gerçekten büyük bir sevinç kaynağı olduğu için ben de bu durumu bir yazı serisiyle taçlandırarak dünyadan başarılı örnek futbol akademilerin hikâyelerini anlatmak için “Futbolun Fabrikaları” serisine Linesman aracılığıyla başlıyorum. İlk kaleme alacağım yazımın konusu ise Hırvatistan tarihinin en başarılı kulübü Dinamo Zagreb ve olağanüstü futbol akademisi olacak.
Dinamo Zagreb, Hırvat Ligi’ndeki hâkimiyetinin yanı sıra uzun yıllardır oyuncu yetiştirip Avrupa’nın büyük kulüplerine pazarlamasıyla tanınıyor. 1911’de 1. HSK Gradanski adıyla kurulan kulüp, 2. Dünya Savaşı sonrası komünist yönetim tarafından faşist bulunarak kapatıldı. 1945’te
kullerden doğan takımın adı da Dinamo Zagreb olarak değiştirildi. Kulübün ilk gençlik oluşumu da bu yeni yapılanmayla birlikte 1945'te kuruldu, ancak “Hitrec-Kacian” olarak bilinen esas gençlik akademisinin asıl temeli ise Branko Horvatek'in ilk akademi direktörü olarak göreve alındığı 1967 yılında atıldı.
1992'de yeni kurulan Hırvatistan’ın en üst düzey ligi Prva HNL’de mücadele etmeye başlamadan önce daha çok Sırbistan ekiplerinin domine ettiği Yugoslav Birinci Ligi'nde oynayan köklü kulüp, 1923’ten beri sadece 9 lig şampiyonluğu kazanabilmişti. Yugoslavya’nın dağılması ve sonucunda kopan ülkelerin kendi ulusal liglerinde mücadele etmesiyle Dinamo Zagreb’in muazzam dominasyonu başlamış oldu. Yıllar içerisinde kazanılan 23 lig şampiyonluğu ve 16 Hırvatistan Kupası ile ülkenin tartışmasız en başarılı kulübü oldu. Aynı zamanda son 16 yıl içerisinde de sadece ve sadece 2017’de şampiyonluğu Rijeka’ya kaptırdı. Dinamo, ülkenin en başarılı takımı olsa da adını asıl duyurması bu lokal başarıyı sağlarken altyapısından yıllar boyunca harika yetenekleri Avrupa’ya pazarlaması sayesinde oldu. Tabi bunun altında sadece köklü altyapısı değil yıllarca emek veren çok değerli altyapı antrenörleri de vardı.
Altyapı akademisinin kuruluşundan birkaç yıl sonra 1950'ye gelindiğinde, kulüp tarihinin belki de ilk efsanelerden sayılan Mirko Kokotovic'in yönetimindeki genç takım, hem Hırvat hem de Yugoslav liglerinde şampiyon olarak adından söz ettirdi. 1952’de altyapıya antrenör olarak katılan Branko Horvatek’in 15 yıl sonra akademinin başına geçirilmesiyle hem kökenine sadık hem de moderne yakın bir yapı kurulması sağlandı. Hitrec-Kacian adıyla ünlenen bu yeni formdaki akademi, 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında Balkan devletlerinde daha da fazla başarıya ulaştı. Bu sayede bölgedeki en iyi antrenörlerden bazılarının da uğrak yeri haline geldi. Hem en iyi antrenörler hem de en potansiyelli gençler bir araya geldiğinde de diğer ülkelere göre az bir nüfusu ve dar bir ekonomisi olmasına rağmen ülkenin Avrupa’ya açılan kapısı oldular.
Günümüzde Dinamo akademisi, en genç grup olan U8 ve en yaşlı grup olan U19 olmak üzere 10 yaş kategorisine ayrılıyor. 1991’de Hırvat Futbol Ligi'nin kurulmasından bu yana Dinamo Zagreb, özellikle U17 ve U19 yaş gruplarında büyük başarılar elde etti ve 2010 yılına kadar 15 gençlik ligi şampiyonluğu kazandı. 2000'lerin ortalarından bu yana da tüm Avrupa’da altyapıya verilen önemin artmasıyla birlikte hem daha rekabetçi hem de daha düzenli organizasyonlara katılma şansları oldu. Bunlardan belki de en önemlisi UEFA tarafından 2013 yılında kurulan UEFA Gençlik Ligi’ydi. Avrupa’nın en önde gelen kulüplerinin ve şampiyon takımların U19 oluşumları bu turnuvada yer almaya başladı. Bu aynı zamanda büyük bir erişim artışı demekti çünkü maçlar birçok farklı ülkenin büyük kanallarında da yayınlanmaya başladı. Dinamo da bu turnuvada yer almaya başladığından beri kendilerinden abartısız 100 kat fazla bütçeye sahip takımlara kafa tutmayı başardı. Henüz şampiyonluk için önlerinde uzun bir yol olsa da 2 kez üst üste çeyrek final oynama başarısı göstermeleri geldikleri seviyeyi ortaya koyuyordu. Aslında bu turnuvada daha başarılı olabilirlerdi ancak kendini gösteren genç yıldızlar ya as takım seviyesine hızlıca yükseldi ya da as takımla daha 50 maçı görmeden dev kulüplerin yolunu tuttu.
Dinamo Zagreb, bu durumu hem kendileri için maddi avantaja çevirdi hem de bu sistemle daha fazla genç futbolcu kaynağı çekebilmeyi başardı. Burada en önemli nokta şüphesiz istikrarlı bir şekilde yapılan yatırımlar ve kendi içinde akademiye verilen otonomi oldu. As takımın maçlarını oynadığı Stadion Maksimir'in gölgesinde yer alan tesislerde çocuklar, geleceğin hayalini ve o sahaya ilk adım atışlarını düşleyebiliyordu.
Özellikle “recruiting” denilen oyuncu bulma ve havuza dâhil etme süreci için lokasyon çok önemliydi. Çünkü ailelerine bağlı ve gelişim yaşında olan küçük yaş gruplarından itibaren bu recruiting faaliyetleri yapılıyordu. Tesislerin Zagreb'in kuzeydoğu bölgesinde ve merkeze oldukça yakın bir yerde bulunması yaklaşık 800.000 nüfuslu şehre erişmeyi de oldukça kolay kılıyordu. Kısacası Zagreb şehri, Dinamo'nun saygın akademisine yolculuk yapabilecek çok sayıda aday bulunduran bir metropol olarak bu başarıya katkı sağlıyordu. Ancak kulübün genç oyuncu toplaması belli kurallar dâhilinde yapılsa da sadece Zagreb bölgesiyle sınırlı değildi.
Özellikle U8-U14 arası yaş kategorilerinde seçim sadece Zagreb ve çevresindeki bölgelerden yapılıyordu. Antrenman alanına 45 dakikadan fazla uzaklıktaki bölgelerdeki çocuklar akademi programlarına dâhil edilmiyordu. Hem gelişim çağındaki çocuğun hayatını fazla bozmak istemedikleri hem de 1 saatlik bir seyahatin yeni nesiller için uzun gelebilecek bir zaman olması sebebiyle bu kuralı işletiyorlardı. Eğer oyuncu gerçekten istisnai bir durumdaysa ve kulübün “kapsama” alanı dışında yaşıyorsa; onlarla uzun süre iletişim halinde kalırlar, yerel kulübün koçuna danışarak oyuncuyu geliştirmelerine destek olurlardı. Ve hatta fırsat buldukça ziyaretler ve özel turnuvalarla bir fırsat doğduğunda aşina olabileceği akademiyle bu özel yetenekleri tanıştırırlardı. Bu şekilde bir detaycı yaklaşım uygulandığı için doğru zaman geldiğinde gençlerin Zagreb akademisine transferi de kolaylaşıyordu. U15 seviyesiyle birlikte ise artık kapsam ortadan kalkar ve tüm Hırvatistan'dan akademiye alımlar yapılırdı. Kulübün, stadyuma ve haliyle antrenman tesislerine çok yakın mesafede bulunan özel konaklamaları ve okulları vardı. Uzak bölgelerden getirilmek istenen yeteneklere bu gibi imkânlar sunularak akademi daha cezbedici bir hale getiriliyordu.
Bu süreçte yer alan büyük ekibin önemli bir parçası olan oyuncu alım uzmanları, diğer Hırvat rakiplerden gençleri küçük yaştan itibaren takip ediyor, analiz ediyor ve gerek görüldüğü noktada cüzi miktarlarda paralar teklif ederek kulübe kazandırıyorlardı. Dinamo Zagreb'in eski Akademi Direktörü Romeo Jozak, kulüpte geçirdiği süre boyunca bu stratejiye verdikleri önemi şu şekilde dile getirdi.
"Antrenörlere çok şey borçluyuz, ancak ülke çapında yetenekleri bulmak ve getirmek için de oyuncu alım uzmanları da onlar da kadar pay sahibi bu başarıda. Biz çok daha dikkatli incelemeliydik çünkü yetenekli oyuncuları kaçırmayı göze alamazdık. Rakibimiz olan Barcelona, Inter, Arsenal ve Chelsea gibi Avrupa'nın en iyi gençlik akademileri 8 milyon avro harcayabiliyorken biz onlarla rekabet edebilmek için yılda yaklaşık sadece 1 milyon avroluk bir bütçeyle çalışıyorduk.”
Romeo Jozak’ın 2008 yılında akademinin başına geçirilmesiyle daha sistemsel ve vizyoner bir oluşuma da imza atıldı. Zagreb Akademisi, 2011’de UEFA tarafından aralarında Barcelona, Inter Milan, Sporting Lizbon, Ajax ve Arsenal’in yer aldığı Avrupa'nın En İyi 6 Gençlik Akademisi’nden biri olarak seçilmeyi başardı. Bu ödüldeki kriterlerin başında gelen dünya vizyonu, metodoloji, organizasyon ve yetiştiricilik gibi alanların hepsinden yüksek puanlar alınarak bu listede yer alındı. Bu kadar büyük takımların yanında kendine yer edinebilmesini sağlayan nedenleri biraz araştırmayla görmek çok da zor değildi.
Dinamo Zagreb'in zaten kurulduğu yıllardan beri gelen bir kültürü ve güçlü bir akademi anlayışı vardı ancak bu potansiyel doğru bir yönlendiriciyle birkaç sene içerisinde bambaşka bir seviyeye yükseldi. Jozak, akademiye geldiğinde as takım kadrosuna yükselmiş Vedran Corluka, Mario Mandzukic, Dejan Lovren ve Luka Modric gibi ileride futbola damga vuracak isimler vardı. Jozak da bu potansiyeli gördükten sonra bu kültüre ters gitmeden Dinamo Zagreb'i bir sonraki seviyeye nasıl taşıyacağına dair sahip olduğu vizyonu uygulamaya başladı. Bu vizyon beraberinde köklü değişiklikleri zorunlu kıldı.
“Göreve geldiğim ilk üç yıl içerisinde, orijinal personelden belki sadece iki kişi kaldı. Akademideki 25 kişiye teşekkür ederek yollarımızı ayırdık. Yeni alacağımız akademi koçlarıyla alakalı aradığımız en önemli kriterler belirli bir kişilik profiliydi. Futbol mantığı ve zekasıyla doğuştan gelen bu tutkuya sahip insanları arıyorduk.”
Bu vizyonu doğru şekilde taşıyabilecek ve ileri götürebilecek doğru personeli bulmak için gece gündüz Zagreb'i ve tüm Hırvatistan'ı dolaştı. Çok önemli futbol insanlarının görüşlerini dinledi, herkesin hakkında adeta kulaktan kulağa bilgiler aldı ve ona nerede tanımına uyan biri olduğunu söyleseler oraya gitti.
"Potansiyel antrenör adaylarının, futbolculuk zamanlarında alt liglerde oynadıkları maçlarını, oyundaki davranışlarını izleyerek, başkalarının onlar hakkında bilmediği veya söylemediğini şeyleri bile bulmaya çalıştım.”
Üç yıl içinde, ayrılan akademi personellerinin yerine yaklaşık 32 yeni antrenör alındı. Bazıları antrenörlük yapmaya yetecek tüm lisanslara dahi sahip değildi, ancak Jozak’a göre kişilik, görüş ve oyun hakkında anlayış gibi gereken diğer tüm niteliklere sahiptiler. Kararların verilmesinde etkili olan yetkinlik kriteri kadar temel insani değerler de bu seçimlerde büyük rol oynadı. Günümüzde o antrenörlerin çoğunun Hırvatistan Milli Takımı’nda ya da diğer üst seviye takımlarda çalıştıklarını gördüğümüzde bu kararın ne kadar doğru alındığını herkes görmüş oldu. Romeo Jozak’ın dönemi şüphesiz akademinin gerçek altın yıllarıydı. Mottoları Şampiyonlar Ligi kalitesinde oyuncu yetiştirmek ve bu projeyi mümkünse U8 seviyesinden itibaren planlayarak adım adım inşa etmekti. Bunu da başardıklarını her geçen gün daha net bir şekilde tüm dünya futbolu görüyordu.
Nitekim bunun meyveleri ilerleyen yıllarda alınmaya devam etti ve halen ediyor. Uluslararası Spor Araştırmaları Merkezi'ne (CIES) göre, Dinamo Zagreb şu anda Avrupa'nın en üst düzey 31 ulusal liginde oynayan yaklaşık 70 adet yetiştirdiği oyuncu ile bu alanda Avrupa'nın en başarılı dördüncü kulübü olarak açıklandı. Aynı zamanda 2014 Dünya Kupası finallerine katılan oyuncuları yetiştiren kulüpler sıralamasında da Barcelona ve Feyenord’un ardından üçüncü sırada yer aldı.
Dinamo Zagreb’in altyapı etkisinin ülke futboluna ve milli takım başarılarına da yansıdığını her fırsatta gördük. Özellikle yıllar 2018'i gösterdiğinde Zlatko Dalic yönetimindeki Hırvatistan takımı Rusya'daki Dünya Kupası'nda ikincilik elde ederek ülke tarihinin en büyük başarısına imza attı. Dinamo Zagreb'in akademisi Sime Vrsaljko, Vedan Corluka, Dejan Lovren, Mateo Kovacic, Andrej Kramaric, Luka Modric, Tin Jedvaj, Milan Badelj, Marko Pjaca ve Josip Pivaric olmak üzere dünya ikincisi olan bu Hırvatistan Milli takımına çağrılan 10 oyuncuyu yetiştirmişti. Toplamda da Dinamo'dan yetişen 14 oyuncu olması sonucunda FIFA Dünya Kupası rekorunu kırdılar. Sadece Slavia Praha, 1934 Dünya Kupası'nda aynı sayıda oyuncuyla Dünya Kupası’nda temsil edilmişti. Bu durum yıllardır ekilen tohumların nasıl başarıya dönüştüğünün canlı bir kanıtı olarak tarihe geçti.
Daha yakın zamana baktığımızda ise Dinamo Zagreb'in ünlü akademisinden dokuz oyuncunun, bu kez de Euro 2020'de yer aldığını gördük. Bu kadar sayıda oyuncu bulunması, Hırvat kulübünü bu kez de turnuvaya en çok futbolcu yetiştirmiş üçüncü kulüp yaptı. Özellikle kendi milli takımına yetiştirdiği Milan Badelj, Josip Brekalo, Josko Gvardiol, Mateo Kovacic, Andrej Kramaric, Dejan Lovren, Luka Modric ve Sime Vrsaljko ile İspanya kadrosunda yer alan Dani Olmo, Dinamo akademisi mezunu olarak turnuvada boy gösterdi. Zagreb akademisinin belki de küçük görünen ancak oldukça etkileyici olan bu apoletlere her turnuva yenisini eklemesi büyük bir istikrar göstergesiydi.
Avrupa'ya üst düzey oyuncu yetiştirmeyi bu şekilde bir sürekliliğe dökerek önemli bir yol açan Dinamo, yıllar süren antrenmanlarla ve emeklerle bir noktaya gelen gençlerin kariyerlerini mükemmelleştirmelerini sağladı. Ülkedeki en iyi genç antrenörlerle çalışıyorken artan şöhretle birlikte artık kıtadaki en iyi genç antrenörlerden bazıları da şu anda Dinamo'da çalışıyor. Adım adım oluşturulan bu ortam sayesinde çoğu genç Hırvat futbolcu, gelişimlerinin bir noktasında Zagreb kulübünün akademisinden geçmek istedi.
Günümüze dönecek olursak halen akademinin bünyesindeki tüm oyuncular için ulaşmaya çalıştığı belli başlı hedefleri var. Bunlar arasında en öne çıkanlarının başarı endeksli değil daha çok kişisel gelişim ve mutlulukla ilgili olduğunu görüyoruz. Akademinin detaylandırılmış ethosunun altında gençlerin sporda mutlu olmalarına yardımcı olmak, gençlere sağlıklı bir yaşam tarzını öğretmek, okulda sorumluluk almayı öğretmek ve toplumda iyi insanlar olarak yetiştirmek yer alıyor. Yetiştiricilik kavramını sadece saha içerisinde iyi futbol oynamak düzleminden çıkarmaları ve çocukların kişisel gelişimlerini de bu maceranın bir parçası yapmaları bence yıllardır devam eden bu başarıların en önemli faktörlerindendi. As takıma giden yolun, ücretsiz herkese açık futbol okullarından başladığı bu detaylı altyapı sisteminde, Dinamo bunun yararını akademinin kapılarından geçen gençlerin yüksek bir yüzde ile as takımda oynamasıyla görüyor. 2013'te yayınlanan bir araştırma raporunda Dinamo, gelişimlerinin bir noktasında her yaş grubundan ortalama iki oyuncuyu as takım kadrosuna dâhil etmesiyle dikkat çekiyor. Kulüpte şuan eğitim gören 200'den fazla genç futbolcu ve 34 adet farklı görevlerde olan antrenör ve koordinatör bulunuyor. Akademinin günümüzdeki direktörlüğünü de hem bu altyapıdan yetişmiş hem de kulübün formasını uzun yıllar terletmiş eski milli kaleci Tomislav Butrina yürütüyor. Butina gençlerin günümüzdeki bakış açısını da şu sözlerle dile getiriyor:
“Gençlerin hepsi tabii ki iyi birer futbol kariyeri yapsa iyi olur ama burada asıl mesele bu değil. Asıl mesele buradan yetişen herkesi iyi bir insan yapmak. Çocuklar yalan söyleyemez ve duygularını gizleyemezler. Samimidirler ve mutluluklarını gördüğünüzde futbolun bir oyundan çok daha fazlası olduğunu anlarsınız.”
Dinamo Zagreb, 2007 ve 2017 yılları arasında tarihinin en yetenekli genç jenerasyonunun bazılarının satışından toplam 127 milyon Euro'yu aşan gelir elde etti. Dinamo’nun kendi günlük başarısını sağlamak için de her zaman bir çaba içinde olması gerekiyor çünkü ne zaman altyapıdan çıkan bir oyuncu biraz kendini gösterip bir umut vaat etmeye başlasa genellikle Avrupa'daki daha zengin kulüplerin radarına giriyor ve daha kulüp için 100 maça dahi çıkmadan para kazandırarak gidiyorlar. Dinamo, yetiştirici bir kulüp vizyonunda olma gerçeğini gerçekten benimsiyor ve bu kadar çok ihraç edilen oyuncuya rağmen kulüp yönetimi her zaman kadronun %50'sinin altyapı yeteneklerden oluşmasını hedefliyor. Gidenlerin yeri fark etmeksizin yıllardır altyapıda hazırlanan yeni gençlerle dönüyor ve futbolun fabrikası tıkır tıkır işlemeye devam ediyor.
Yazının içerisinde pek çoğundan bahsetsek de kimi çocuk yaşta kimi de sonradan keşfedilerek akademiye dahil olan önemli Dinamo Zagreb mezunlarına bir de kronolojik şekilde bakalım;
· Velimir Zajec (1974)
· Zvonimir Boban (1985)
· Robert Prosinecki (1986)
. Zvonomir Soldo (1988)
· Dario Simic (1992)
· Igor Biscan (1995)
· Niko Kranjcar (2001)
· Eduardo (2001)
· Luka Modric (2003)
· Vedran Corluka (2003)
· Dejan Lovren (2006)
· Milan Badelj (2007)
· Sime Vrsaljko (2009)
· Mateo Kovacic (2010)
· Dominik Livakovic (2012)
· Dani Olmo (2015)
· Josko Gvardiol (2019)
Comments