Merhabalar, sizlere bu yazımda Fenerbahçe v Sevilla eşleşmesinin ilk ayağını değerlendirirken aynı zamanda da ikinci maçta temsilcimiz ne yapmalı sorusuna cevap vermeye çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim!
Sevilla 2-0 Fenerbahçe
Bu mücadeleyi değerlendirirken her iki yarıyı ayrı ayrı ele almak istiyorum. Çünkü siyah ve beyaz gibi iki farklı yarı izledik. Maça her iki takım da 3'lü defans kurgusu ile sahaya çıktı. Ev sahibi ekipte 3 defans hattını oluşturan 3 isimden sadece Kouassi stoper orijinli bir isim olarak yer aldı. Gudelj’in merkez orta saha, Galatasaray’dan da tanıdığımız bir isim olan Alex Telles’in asıl mevkisinin sol bek olduğunu hepimiz biliyoruz. Jorge Jesus rakibini iyi analiz etmiş olacak ki İspanyolların savunma kurgusundaki zafiyetlerinden faydalanmak için sürekli olarak oyuncularını savunma arkasına kaçırmayı hedefleyerek half-space adını verdiğimiz bölgeleri oldukça etkili kullandı. Maçın henüz ilk dakikalarında Ferdi’nin gol girişimi ve 28. dakikada King’in müsait pozisyonda topu kalecinin kucağına vurduğu an bahsettiğimiz planın uygulamaya konduğunu bizlere gösterdi. Temsilcimiz ilk yarıda kaptığı toplarla, dikine oynadığı paslarla etkili olup net pozisyonlar üretip rakibi neredeyse kendi yarı alanına hapsetmiş de olsa bitiricilik konusunda çok istikrarsız ve kötü bir performans gösterince Ramon Sanchez Pizjuan’da resmen Endülüs ekibini elinden kaçırdı ve devre golsüz sona erdi.
İkinci yarı başlarken Sevilla teknik direktörü Jorge Sampaoli takımının ilk yarıda gösterdiği performanstan doğal olarak memnun kalmayarak oyuna bir hamle ile müdahale etti. Sol stoper Alex Telles’i oyundan alarak yerine merkezde bir kişi çoğalarak topa ve oyunun hakimiyetine ortak olmak amacıyla Jordan’ı oyuna sürdü ve 3'lü savunma tandemini bozup klasik 4'lü bir sisteme döndü. Bu değişiklik de etkisini fazlasıyla gösterdi. İkinci devre başlar başlamaz topun kontrolünü eline geçiren ev sahibi ekipte pas trafiği de artmaya başladı. Bu hamle sonucunda merkezde ekibimizden bir kişi fazla olmaları onlar adına meyvesini verdi. Her ne kadar şanslarının da yardımıyla bir gol bulmuş da olsalar ikinci devrenin ilk 10 dakikasında kurdukları baskı ve oyun üstünlükleri ile bu golün sinyalini veriyorlardı. Jorge Jesus her ne kadar maç özelinde rakip analizi ve oyun planında doğru işler yaptıysa da oyunu okuma ve oyuna müdahale kısmında da bir o kadar sınıfta kaldı. Kurt hoca, rakip skoru lehine aldıktan sonra 10 dakika daha bekleyip değişikliklerini yaptı. Hiç iyi bir gün geçirmeyen King yerine Batshuayi hamlesi ileri hattı tazelemek açısından kabul edilebilirdi. Ancak Jesus, Crespo yerine Rossi’yi oyuna alıp İrfan’ı merkezde Arao’nun yanına çektiği an resmen kendi ayağına sıktı. Bırakın defanstan bir kişi eksilip orta sahada çoğalmayı, aksine fiziksel olarak kesinlikle isteneni veremeyen İrfan’ı merkeze çekince temsilcimiz resmen rakibe teslim oldu. Portekizli hoca yapması gereken olan oyuna ortak olup 2. bölgede topun hakimiyetini almaya çalışmak yerine oyuna hücumcuları yığarak ilk devredeki oyunu resmen heba etmiş oldu. İlk yarı ayağında top tutup pas yapamayan Sevilla, ikinci devrede ise adeta oyunu sürklase etti. Maçın son anlarında merkezden savunma arkasına atılan dikine bir topta topu ağlarımızda gördük ve bu mücadeleden hiç de hak etmediğimiz bir şekilde 2-0 mağlup ayrıldık.
Rövanşta Neler Yapmalıyız?
Şahsen Sevilla gibi tabiri caizse bu kupanın "sefiri" olmuş bir takım karşısında 2 farklı geriden gelip turu geçmemizi düşük bir ihtimal olarak görüyorum. Ancak temsilcimiz Fenerbahçe’nin bu sezon Rennes maçlarında gösterdiği geri dönüş ve performans bizlere az da olsa umut veriyor. Sarı-lacivertli ekip Kadıköy’de teknik taktik analiz gibi şeylerden önce taraftarının maç boyu desteğine çok fazla ihtiyaç duyacaktır. Rakip Sevilla’nın bu sezon deplasmanlarda ne kadar kötü bir performans sergilediğini hepimiz biliyoruz. Ve yine bu sezon özelinde oldukça kırılgan yapıya sahipler. Maçın erken dakikalarında bulacağımız bir gol hem takımı hem de taraftarı havaya sokacağı gibi rakibimizin de gardını düşürecektir. Ancak Endülüs temsilcisinin bu zorlu atmosferleri ve maçları ne kadar iyi oynadığını da unutmamak gerekir. Kadrolar özelinde konuşmak gerekirse Fenerbahçe’nin kendi evinde baskılı ve topu domine etmesi açısından ilk maçtan farklı olarak 3 stoper kullanmaması gerektiğini düşünüyorum. İlk maçta kariyer performanslarından birini ortaya koyan Samet Akaydın’ın yine forma giymesini bekliyorum. Hoca Jorge Jesus’un takımlarında kullandığı "çapa" rolündeki defansif orta sahadan kolay kolay vazgeçmeyeceğini biliyoruz. Bu yüzden merkezdeki dinamizmi, yaratıcılığı ve 2. bölgeden 3. bölgeye geçişte daha etkili olmak adına Crespo yerine Zajc hamlesinin gelmesinin gerektiğini düşünüyorum. İlk maçta beklentileri karşılayamayan bir İrfan Can Kahveci seyrettik. Kahveci, bu sezon takımının ve taraftarının ona ihtiyaç duyduğu zor maçlarda ise bir türlü isteneni veremedi. O yüzden onun yerine Arda Güler’in bu maçta forma giymesinin kesinlikle uygun olacağını düşünüyorum. İlk maça yedek kulübesinde başlayan Diego Rossi, hocanın 4'lü bir yapıya dönmesi halinde sol kanat mevkiinde tahtaya yazılacak ilk isimlerden olacaktır. Bir kanatta Arda gibi teknik ve aynı zamanda takımının oyun kurulumunu ve pas trafiğini üst seviyeye çıkaracak bir isim, diğer kanatta da rakip savunma arkasına attığı delici koşular ve rakip savunmanın dengesini bozacak Rossi profilinde bir yapıyla çıkmanın, skorun da verdiği avantajla bize karşı rölanti bir futbol anlayışı ile sahaya çıkması kuvvetle muhtemel bir Sevilla karşısında en doğru plan olduğu kanaatindeyim. Doğru ilk 11’in ve erken gelecek bir golün eşleşmenin seyrini değiştirmesi işten bile değil.
Her ne kadar skor avantajına sahip, karşımızda da tecrübeli ve nasıl oynaması gerektiğini bilen bir rakibin olması gibi etmenler de olsa, "en son umutlar ölür" diyerek ülkece ekran başında büyük bir heyecan ile karşılaşmayı takip edeceğiz. Temsilcimizin tur atlamış olduğu bir cuma sabahına uyanmış olmak dileğiyle…
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
💙💛
💙💛