İSVİÇRE - İTALYA
Son şampiyon Azzuriler, turnuvanın gediklisi İsviçre ile çeyrek final için Berlin Olimpiyat
Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Maç öncesinde Spaletti’nin öğrencileri grupta Arnavutluk maçını kazanarak iyi bir izlenim vermiş olsa da ardından İspanya’ya karşı alınan oyun hezimeti ve Hırvatlara karşı etkisiz oyun ile güven vermeyen bir görüntü içerisindeydiler. Bunun aksine Murat Yakın’ın öğrencileri ise kompakt, yüksek pres, oyun aklı ve mücadele ile ön plana çıkan bir görüntüye sahipti. Aslında bu iki cümle maçın da özeti gibi okunabilir. Spaletti, Calafiori’nin cezalı olduğu karşılaşmada, El – Sharaawy Fagioli, Darmian, Cristante gibi alışıldık İtalya kadrolarının kalitesinden yoksun oyuncularla maç planını hazırlarken, Murat Yakın ise klasik 11’ine Dame N’doye’u sağ kanat bek oynatarak dokunuşlar yaparak hazırlanmış. İki takımın hem ilk 11’leri hem de ana oyun planları maçın tümüne sirayet etti. Maçın ilk yarısında topla daha fazla oynayan, daha fazla XG (Gol Beklentisi) üreten, büyük şans yaratan İsviçre, buna karşın en güvenilir yıldız Nicolo Barella’nın İtalya saflarında kariyerinin en kötü performanslarından birini göstermesi ile birlikte oldukça rahat bir ilk yarı geçirmiş ve 37. dakikada Bologna’nın yıldızı Remo Freuler’ın attığı gol ile 1 – 0 önde kapatmıştır.
Karşılaşmanın ikinci yarısında da maçın seyri benzer devam etti. İkinci yarının hemen başında Zaccagni’nin oyuna girmesi ile hareketlenme bekleyen İtalyanlar, 46. dakikada Augsburg’un yıldızı Ruben Vargas’ın attığı gol ile 2 – 0 geriye düştüler. Bu dakikadan itibaren topu alan Maviler, sadece 0.70 XG yaratarak rakip kaleyi yeterince tehdit edemedi. İsviçre’nin yoğun presine karşılık veremeyen İtalya, maç genelinde istediği hücum setlerini de gerçekleştiremeyince son şampiyonun bir sonraki turnuvada son 16 turunda elenme geleneğini devam ettirdi. Luciano Spalett elindeki malzemeler ile Carbonara yapmayı planlarken aslında eldekilerin sade bir Spaghetti’ye yeteceğini öngöremedi. Hem jenerasyon kalitesi hem de Spaletti’nin hatalı kararları ile İtalya turnuvaya veda etmiş oldu. Ancak burada Aslan Payı’nın Murat Yakın ve öğrencilerine verilmelidir. Turnuvada ne kadar daha gidecekleri belirsiz olsa da ilk maçtan itibaren izleyen herkese keyif vermektedir. İsviçre çeyrek finalde!
ALMANYA – DANİMARKA
Turnuvanın ev sahibi Almanya, Hjulmand önderliğindeki Vikingler ile Dortmund’da çeyrek final için karşı karşıya geldi. Nagelsmann, topu isteyen bir karaktere sahip olan Danimarka karşısında daha hızlı geçiş hücumları yakalamak adına Florian Wirtz’i yedeğe çekmiş ve yerine Leroy Sane ile maça başlamıştır. Danimarka ise tutucu orta sahası ile turnuva geneli gösterdiği formasyon ve karakter ile sahadaydı. Maçın spikerinin de söylediği gibi futbola son derece elverişli bir havada başlayan mücadelede Almanlar ilk 20 dakika boyunca Danimarka kalesini adeta topa tuttu. Deneyimli file bekçisi Kasper Schmeichel’ı geçemeyen Almanların bu süre içerisinde bir golü de foul nedeniyle iptal oldu. Baskıyı atlatan Danimarka, ilk 20 dakikada etkisiz gözüken Eriksen’in önce harika top kontrolü ardından Maestroluk girişimleri ile 35.dakikaya kadar topa sahip oldu ve tehlikeli akınlar gerçekleştirdi. 35. dakikada aniden bastıran yağmur, ardından şimşek ve en son dolu ile birlikte hakem maçı bir süre durdurdu. Oyuna geri başlandığında ise karşılıklı akınlar ile ilk yarı golsüz eşitlikle sona erdi.
Gel-gitli ve yağmurlu bir ilk yarının ardından ikinci yarı başladı ancak bu kadar dramatik olacağını bilse Joachim Andersen, sanırım oyuncu değişikliği talep edebilirdi. İkinci yarının başında, 48.dakikada, duran topta Andersen’in attığı gol ile 1 – 0 öne geçen Danimarka, incelemenin ardından Danimarkalı oyuncunun kramponun ucu ile ofsayta düşmesi ile gol iptal edildi. Bu durumdan 4 dakika sonra aynı Andersen topla elle oynadığı için penaltıya sebebiyet verdi ve Kai Havertz’in penaltıyı gole çevirmesi ile Almanlar 4 dakika önce kâbusu yaşarken, bir anda masala uyandılar. Ardından 58.dakikada Kai Havertz müthiş bir hareketle topu önüne alarak kaleci ile karşı karşıya kaldı ancak bitiremedi, bitirseydi epik goller arasına girecekti kesin. Golden sonra savunmada daha da açık veren Danimarka, hücumda da istediği kadar etkili olamadı. Bazı ezbere değişiklikler, Yussuf Poulsen gibi, Almanya’nın ekmeğine yağ sürdü ve 68.dakikada altın çocuk Jamal Musiala’nın golü ile Almanlar işi bitirdi. Yoluna çeyrek finalde devam eden Panzerler, İspanya ile karşılaşacak.
İNGİLTERE – SLOVAKYA
Gelsenkirchen VELTINS-Arena’da turnuvanın favori takımlarının başında gelen İngiltere ile kompakt futbolu ile öne çıkan Slovakya, çeyrek final bileti için karşı karşıya geldi. İngilizler topa hâkim ve baskılı bir performans ile başladılarsa da yine Bellingham, Kane, Saka, Foden gibi yıldızlarının tutuk olduğu veya bireysel rollerden ötürü yıldızlaşamadığı bir maç başlangıcı oldu. Southgate’in genç yıldız Kobbe Mainoo tercihi ve Kieran Trippier’in performansları ilk yarıda İngilizler adına parlak yanlar olarak göze çarptı. Slovakya, tutucu ve kompakt formasyonunu başarı ile uygulamasının yanı sıra, turnuvada dikkat çeken oyuncusu Ivan Schranz ile birlikte David Strelec, Ondrej Duda Dennis Vavro ve Skriniar’ın yoğun ve iyi performansları ile İngilizlere etkili akın fırsatı vermediler. Kaleye isabetli şutu bulunmayan İngiltere’nın ilk yarıda gol beklentisi 0.25 iken Slovaklar 0.95 gol beklentisi ile fark yarattılar. Dakikalar 25’i gösterdiğinde Strelec’in pasında topu ağlarla buluşturan Ivan Schranz takımını öne geçirdi ve turnuvadaki 3. golünü attı ve Slovakların turnuvada oynadığı her maçta öne geçme, ilk yarıda gol atma istatistiğini devam ettirdi.
Maçın ikinci yarısı herhangi bir değişiklik olmadan başladı ancak İngiltere ikinci yarının hemen başında etkili birkaç akın gerçekleştirerek baskısını arttırdı. 50. dakikada ise Phil Foden’ın ayağından bulduğu gol ile sevinen İngilizler, ofsayt kararı ile tekrar aynı noktaya döndüler. Dakikalar 66’yı gösterdiğinde ise Southgate formasyon değiştiren oyuncu değişiği yaparak oyuna müdahale etmek istedi. Sezonun oyuncularından Cole Palmer oyuna girerken, üçlüye dönen İngiltere’de Bukayo Saka kendini Sol Kanat Bek pozisyonunda buldu. Ancak istediği pozisyonları, akınları yaratamayan İngilizler son dakikalarda Ivan Toney gibi hücum oyuncularını da içeri attı. Southgate’in çarmıha gerilmesine son 2 dakika kalan, Real Madrid’in
süperstarı Jude Bellingham sağdan gelen ortaya röveşata vurarak ağları sarstı ve hem Milli Takımını hem de Gareth Southgate’i ipten aldı. Uzatmalara giden maçın ilk uzatma dakikalarında bir diğer yıldız isim Harry Kane’in attığı gol ile kendini garantiye alan İngilizler, en iyi yaptığı iş olan pozisyon vermeme işini geri kalan dakikalarda da çok iyi şekilde gerçekleştirerek çeyrek final biletini cebine koydu. Jude Bellingham’ın, fazlasıyla eleştirilen Southgate için hayat öpücüğü olan attığı bu gol, İngilizleri çeyrek finale taşıdı.
İSPANYA - GÜRCİSTAN
Köln RheinEnergie Stadyumu’nda karşılaşan iki ekip, daha öncesinde elemelerde karşı karşıya gelmiş ve İspanyollar Gürcüleri 7-1 ve 4-1’lik skorlarla alt etmiştir. Willy Sagnol’un bu maçlardan sonra yaptığı değişiklikler, Gürcülerin üçlü savunmaya dönüşünü sağladı ve Gürcistan turnuvaya katılmaya hak kazandı. Kaderin cilvesi, bu kez de son 16 turunda eşleşen iki ekip birbirlerini daha iyi tanıyordu. Grupta oynadığı futbol ile turnuvanın en iyi oyununa sahip olarak değerlendirilen İspanya, Mikautadze, Kvaratshkelia, Kvitishvili gibi oyuncularının yanı sıra takım performansı ile gruptan çıkmayı başarmışlardır. Yoğun bir tempo ile maça başlayan İspanyollar Nico Williams, Lamine Yamal ve Fabian Ruiz ile ilk 15 dakika ablukaya aldığı Gürcistan kalesinde, turnuvanın yıldızlarından Mamardashvili devleşerek İspanyollara izin vermedi. Dakikalar 18’i gösterdiğinde hızlı bir geçiş hücum fırsatı yakalayan Gürcüler, Kakabadze’nin taşıdığı topta Robin Le Normand’ın kendi kalesine attığı gol ile 1 – 0 öne geçti ve golü takip eden 10 dakika boyunca oyuna ortak oldular. Ancak 30. dakikadan itibaren Rodri önderliğinde tekrar o ağırlığı yakalayan İspanyollar, dakika 39’da Rodri’nin yaydan attığı gol ile eşitliği yakaladılar.
İkinci yarıda oyunun seyrinin değiştiğini söylemek mümkün değildir. Oyunun hâkimi İspanya, temkinli oynayarak Gürcülere geçiş şansı vermedi 51.dakikada turnuvanın yıldızlarından Fabian Ruiz’in attığı gol ile öne geçti. Bu dakikadan itibaren topla oynamaya çalışan Gürcistan İspanya’ya istediği fırsatları, açık alanları vererek risk aldı ve riskin karşılığı 2 gol daha yiyerek
geldi. 75. dakikada genç yıldız Nico Williams ve 83. dakikada Dani Olmo’nun golleri ile skor 4-1’e geldi. Maç öncesi, “yapabileceğimiz her şey yaptık, gruptan çıkmak başarı” diyerek görevlerini yerine getirdiğini söyleyen Fransız hoca Sagnol ile öğrencileri bu maçta da ellerinden geleni bir kez daha yaptılar. İspanyollar adını çeyrek finale yazdırdı ancak rakip bu kez turnuvanın ev sahibi ve favorilerinden Almanya!
FRANSA - BELÇİKA
Dusseldorf kenti ismi çok büyük bir maça ev sahipliği yaptı. Altın jenerasyonu yakalayan ancak sıkça eleştirilen Belçika, belki bu neslin son turnuvasını oynarken anlatmaya gerek duyulmayan Fransa, vites arttırmadan ve gol yemeden bu maça geldi. Çeyrek final bileti için sahaya çıkacak 11’ler açıklandığında genç hoca Tedesco’nun çıkardığı Belçika 11’i, gruptaki maçlardan farklı ve daha hücuma dayalı bir kadro olarak gözükmekteydi. Didier Deschamps ise Ousmane Dembele’yi keserek orta sahada merkez üçlü ile oynamayı kurguladı. Maç başladığı andan itibaren topla oyun, baskı ve aksiyon tarafı Fransızlarda idi. Tedesco kurguladığı 4-4-2’si ile tamamen savunmaya dayalı bir oyun istemiş gibi göründü. Bu kısır döngü ilk yarı boyunca devam etti ve toplam 9 şuttan bir tehlike çıkaran Fransa 0.41 XG üreterek, Belçika karşısında golü bulamadı. Suyun öte tarafında Belçika’da rakip kaleyi zorlayamadı ve ilk yarıyı 1 şutla bitirdi, 0 – 0.
İkinci yarı başladığında iki takımda herhangi bir değişiklik gerçekleştirmedi. Kylian Mbappe ve Marcus Thuram istedikleri pozisyonları bulamadı ancak Tchouameni’nin merkez dribblingleri, Theo ve Kounde’nin kanat bindirmeleri ile etkili akınlar üretti. Belçika ilk yarıya oranla daha rakibine daha az pas yapma imkânı vererek güvenli kurguyu devam ettirdi. Amadou Onana, Wout Faes, sonradan oyuna giren Mangala gibi oyuncuların dinamizmi ile oyuna ortak olan Belçika dakika 85’e kadar oyunu tutmayı başardı. Ancak oyunun yığıldığı bu bölümde oyuna sonradan dahil olan Kolo Muani’nin şutunda Vertonghen’e çarpan, Belçika ağlarına gitti
ve Fransa’ya hayat öpücüğü olurken, Belçika’nın ölüm fermanının imzalanması anlamına geliyordu bu gol. Fransa çeyrek final biletini bu gol ile kaparken, rakibi Portekiz oldu.
PORTEKİZ - SLOVENYA
Güzel bir Frankfurt akşamında oynanan son 16 turu, 90 dakikası ile izleyenleri yorsa da uzatmalar ve penaltı atışlarındaki gelişen olaylar ile 90 dakikayı unutturan cinsten bir maç oldu. Cristiano Ronaldo’nun hırsıyla, yaptıkları veya yapamadıklarıyla ve en çokta gözyaşlarıyla başrol oyuncusu olarak görülen maçta, Ronaldo’yu geçen isimler ise Slovenya kalecisi Jan Oblak ve Portekizli meslektaşı Diogo Costa oldu. Maç genelinde topa hakim olan Portekiz, derinde savunmayı çok doğru oynayan Slovenya karşısında 90 dakika ve uzatmalar dahil (penaltı hariç) yalnızca 1.10 XG üretebildi. Başarılı derin savunması ile dikkat çeken Slovenlerin en çok dikkat çeken ismi yıldız file bekçisi Jan Oblak oldu. Maç boyunca, biri penaltı olmak üzere 6 kurtarışa imza atan Oblak, hem Ronaldo’ya hem de arkadaşlarına normal sürede ve uzatmalarda geçit vermedi. Dakikalar 105’i gösterdiğinde penaltı için topun başına gelen yıldız oyuncu Cristiano Ronaldo, penaltısında Oblak’ı geçemedi ve pozisyonun ardından gözyaşlarını tutamadı. Uzatmaların ikinci yarısında ise şahane bir performans gösteren 41 yaşındaki Pepe’nin anlık hatasını değerlendiren ve hızıyla bir anda kaleci ile karşı karşıya kalan Benjamin Sesko, kaleciyi geçemedi ve belki de bir ülkenin en büyük başarısını yakalama şansını tepti.
Normal süre ve uzatmaların ardından geçilen seri penaltı atışları ise turnuvada bir ilke sahne oldu. İlk penaltı atışında topun başına gelen Josip Ilicic’in penaltısını, sonrasında Jure Balkovec’in penaltısını, ardından da Benjamin Vrbic’in penaltısını kurtaran Diogo Costa, takım arkadaşları Ronaldo, Bruno Fernandes ve Bernardo Silva’nın penaltıları gole çevirmesi ile turnuva tarihi boyunca seri penaltı atışlarında gol yemeyen tek kaleci unvanına sahip oldu. Costa bu performansı ile ülkesini çeyrek finale, son Dünya Kupası şampiyonunun karşısına taşıdı.
ROMANYA - HOLLANDA
Münih Allianz Arena’da grupların sürpriz ve dinamik takımı Romanya, favorilerden Hollanda ile çeyrek final bileti için karşı karşıya geldi. Maç öncesi çoğu otoritenin dişli Romanya’nın, Turunculara karşı sert, akıcı ve dinamik futbolunu oynayabileceğini ve Hollanda’yı zorlayabileceğini düşünürken Koeman ve öğrencileri, maçın başından itibaren kontrolü ellerinde tutarak sahadan rahat bir galibiyetle ayrılmayı bildiler. Maçın hem ilk yarısında, hem de ikinci yarısında topa hâkimiyet, gol beklentisi (2.93), pas, Rakip Ceza Sahasına Girme gibi önemli verilerin hepsinde adeta rakibini sürklase eden Hollanda, Cody Gakpo’nun 20.dakikada attığı gol ile öne geçerek kilidi erken açtılar ve Rumenlerin direncini beklediklerinden de erken kırdılar.
Maçın ikinci yarısında Bergwijn’ın yerine giren Donyell Malen’in hücumda getirdiği hareketlilik Rumen savunmasına zor anlar yaşatırken, Radu Draguşin gösterdiği eforla takdiri hak etmiştir. Maç dakika 83’e kadar 1 – 0 devam ettiği için Rumenlerin hevesini koruma formasyonu o dakikaya kadar devam etti; kalabalık orta saha ve temkinli bir yapı. Ancak Memphis Depay, sol kanattan buluştuğu topu Gakpo’ya gönderdi ve Gakpo’nun hem bireysel yeteneği hem de fiziksel gücü sayesinde yarattığı pozisyonda topu ağlara gönderen Malen, 90+3’te de harika bir gol daha atarak hem skoru tayin etti hem de çeyrek final biletini cebine koydu. Hollanda’nın rahat geçtiği bu tur sonra rakibi ise Milli Takımımız Türkiye!
TÜRKİYE - AVUSTURYA
Leipzig şehrinde, Red Bull Arena’da Türkiye ile Avusturya çeyrek final bileti için sahaya çıktılar. Maç öncesi atmosferde dünya kamuoyu Ralph Ragnick’in öğrencilerini favori gösterirken, millilerimiz Çekya maçının ardından yaptığı her açıklamada bu maça ısrarla vurgu yaparak, mental olarak bu maçı istediklerini açıkladılar. Maça Hakan Çalhanoğlu ve Samet Akaydın’ın cezalı olmasından dolayı farklı bir kurgu ve 11 ile başlayan Vincenzo Montella,
tüm maç genelinde İtalyan klasiği olan Catenaccio taktiği ile Ragnick’in dişlisine çomak sokmayı başardı. Top Millilerimizdeyken Kaan Ayhan’ın stoperlerin yanına gelerek oluşturduğu 3’lü geri hat ile Arda’nın serbest oyuncu olarak aldığı pozisyona bağlı olarak 3 4 3 veya 3 5 2 formasyonları ile hem genişlik hem de direkt geçiş hücumlarıyla Avusturya’nın canını sıkmayı hedefleyen kurgu, 57.saniyede gelen Merih Demiral’ın golü ile daha net işe yaradı denilebilir. İlk yarı golden sonraki birkaç baskın atak dışında pozisyon vermeyen Millilerimiz, üçüncü bölgede isabetli pas sayısının azlığı neticesi ile atakları istediği gibi sonlandıramadı.
İkinci yarının hemen başında iki kanat beki Schmid ve Mwene’yi oyundan alan ve Santrafor Gregoritsch’i oyuna sokan Ragnick’in hamlesine karşılık gecikince, 60.dakikaya kadar hem merkezden dribbling ile hem de savunma arkası paslarla kalemizde tehlike oluşturan Avusturyalılar, Mert Günok’u, Merih’i ve Abdülkerim Bardakçı’yı geçemedi. Dakikalar 60’ı gösterdiğinde “starboy” Arda Güler’in kornerinde iki kişi arasından yükselerek skoru 2-0’a getiren Merih’in golü geldi. Bu dakikadan itibaren baskının artması ile artan kornerlerden birinde arka direkte boş kalan Gregoritsch 68.dakikada 2-1’e getiren golü attı. Maçı geri kalan kısmında 90+4’ün son saniyelerinde gelen 0.94 XG’lik kafa vuruşu dışında fazla hücum şansı göstermediğimiz Avusturya’yı 2 – 1’le geçerek çeyrek finalde Hollanda’nın rakibi olduk.
Futbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!
Comments