Spor Toto 1. Lig şampiyonu Samsunspor, 11 yıllık hasreti sonlandırdı. Zamanın efsane ekiplerinden olduğunu bildiğimiz Samsunspor’un önümüzdeki sezon Süper Lig’e renk katacağını öngörüyorum. Ligin bitmesine 2 haftalık bir süre daha var. Samsunspor şampiyonluğu garantiledi ama önlerinde yeni bir rekor kırma şansı bulunuyor. 2013-2014 sezonunda İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un 78 puanla kırdığı rekoru, Samsunspor önündeki Bodrumspor maçını kazanırsa bu rekorun yeni sahibi olacaktır. Böyle efsane bir camiaya da böylesine başarılı ve görkemli bir geri dönüş yakışırdı. Süper Lig’e geri dönüş, Karadeniz ekibi için yeni bir serüvenin başlangıcı olabilir.
Samsunspor, Türkiye'nin önemli futbol kulüplerinden biridir ve tarihi boyunca birçok başarıya imza atmıştır. Özellikle 1980'ler ve 1990'lar boyunca kulüp oldukça güçlü bir performans sergilemiştir. 1980'lerin başında Samsunspor, Türkiye Süper Lig'i için mücadele etmeye başladı ve kısa süre içinde lige yükselmeyi başardı. Bu dönemde kulüp, Türk futbol tarihindeki en başarılı dönemlerinden birini yaşadı. 1985-1986 sezonunda, ligde 3. olarak tarihindeki en iyi performansını gösterdi. Ardından 1986-1987 sezonunda Türkiye Kupası'nda yarı finale yükseldi. O senelerin en göze çarpan takımlarından biriydi. Daha sonra lige yükselip düşmeye başladılar ve istikrarları kayboldu. Türk futboluna Tanju Çolak, Ertuğrul Sağlam, Tümer Metin, Celil Sağır ve İlhan Mansız gibi bir sürü yıldız isim kazandırdılar.
Hüseyin Eroğlu ve Şampiyonluk Serüveni
Sezona Bayram Bektaş ile başlayan takım istediği sonuçları elde edemeyince hoca ile yolları ayırmak durumunda kaldı. Her sezon üst lig hedefi olan Samsunspor’un da bu sezonki birincil hedefi üst lige çıkma başarısını elde etmekti. Bu hedefler doğrultusunda yönetim, 9 senedir Altınordu’yu çalıştıran, bir oyuncu yetiştirme fabrikasına dönüştüren başarılı teknik adamla anlaştı ve takımın başına getirdi.
Samsunspor’da göreve başladığında takımın 7. sırada yer aldığını hatırlatan Eroğlu, 11 yıllık özlemi sonlandıracağının sözünü vermişti ve bu söz başarı ile sonuç buldu. Samsunspor başkanı Yüksel Yıldırım’a ve yönetime teşekkürlerini eksik etmedi. Bir takımın başarı sırrını, yönetim ve başkanın ekibe verdiği güvenle doğru orantılı olduğunu belirtmiştir. Bazı takımlarda gözlemlediğimiz üzere yönetim ve teknik ekip arasında anlaşmazlıklar ve fikir ayrılıkları arttıkça bu takımların hedeflerinden uzak kaldığını görüyoruz. Bu sebepten hem yönetim hem de teknik ekibe doğru koordinasyonlarından ötürü haklarını vermek gerekir. İlk göreve geldiği zamanlarda puan kayıpları yaşasa da sonrasında 20 maçlık bir yenilmezlik serisi yakalandı. Hüseyin Eroğlu’nun ne kadar doğru bir tercih olduğunu görmüş olduk.
Oyun Anlayışı
Futbol anlayışı, disiplinli ve organize takım savunması ile hızlı ve etkili hücum futboluna dayanmaktadır. Eroğlu, takım savunmasının her oyuncunun görev aldığı ve takımın tüm oyuncularının savunmaya yardım etmesi gerektiği bir anlayışı benimsemektedir. Takım savunması disiplinli bir şekilde yapılırsa, rakibin hücum girişimleri engellenir ve daha az gol yiyen bir takım olunur. Aynı zamanda Eroğlu, hücum futbolunun hızlı ve etkili olması gerektiğine inanır. Hücumda oyuncuların pas trafiğinin hızlı olması, rakip savunmanın organizasyonunu bozarak fırsatlar yaratır. Hücumda oyuncuların pozisyon alması ve gol şansı yaratacak pasları vermesi, Eroğlu'nun futbol anlayışının önemli bir parçasıdır.
Takım mühendisliği de onun için son derece önemlidir. Altınordu’da uzun yıllar görev alan Eroğlu, “GETS” adını verdiği yöntemi bulunmaktadır. “Gelişim-Takım Mühendisliği-Sistem” formülünü şöyle anlatıyor: “Gelişim; oyun, oyuncu, teknik ekip, takım ve kulüp için ilk şart. Bu blokta gelişimi sağladığınız anda yapınızın ilk ayağı oluşuyor.” Bir sürü futbolcunun gelişimin sağlanmasını ilk etap olarak görüyor. Takım mühendisliği içinse “Sadece gençler değil 30 yaşındaki oyuncu da gelişir. Gelişen oyuncu, oyunu ve takımı geliştirir. Takım mühendisliği ise formülün ikinci ayağı. Optimum bütçeyle kadro kurmak ve bu kadrodan en yüksek verimi almak gerekiyor. Bunu başardığınız taktirde artık iki ayak üzerinde yürümeye başlayabilirsiniz.” Burada ise takım mühendisliğinin sadece yaşı genç olan oyunculardan değil, takımdaki fayda alınabilecek her oyuncunun potansiyelini ortaya çıkarıp kadrodaki herkesten verim alınması gerektiğini belirtiyor. Son olarak sistem kavramının da önemini belirten Eroğlu, “Takım mühendisliğiniz yoksa her sezon onlarca futbolcu transfer eder ve ne yazık ki oyuncuya dayalı sistem sizi yönetmeye başlar. Oysa sistem, tam bu noktada devreye girerek sizin üç ayakla yere sağlam basmanızı sağlar. GETS adını verdiğimiz formül, işte bu yüzden başarının gerçek formülüdür.” diye açıklama yapıyor. Oyuncu odaklı sistemin istikrar getirmeyeceğini, her takımın bir düzeni, sistemi olması gerektiğini vurguluyor.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Commentaires