NBA tarihine şöyle bir bakıldığında her zaman oyuna farklı renkler katmış oyuncular olduğu rahatlıkla görülür — Shaquille O'neal, Stephen Curry. Böylesi basketbolcular arkalarında oyuna yeni kapılar açarak miraslar bırakmıştır. Modern basketbolda bir isim daha vardır ki oyuna etki edip değişiklik yaratmış ve başka oyunculara rol model olmuş: Nikola Jokić. Mütevaziliğinden ve yaptıklarının basit gözükmesinden olsa gerek, üstlenmeyi sürdürdüğü sorumluluklar hafızalarda en azından diğer performanslar kadar yer etmiyor. Belki de kendisi başardıkları en gündeme gelmeyen MVP(2) olabilir. Lakin bu seneki play-off’larda ortaya koyduğu normal olmayan istatistikler ve maçlardaki kilit dokunuşları özellikle basketbolun nasıl bir sisteme evrilebileceği hakkında ele alınmayı gerektiriyor.
28 yaşındaki yıldızın hikayesi iki erkek kardeşinin olduğu çekirdek bir ailede Sırbistan’da hayata gözlerini açarak başlamıştır. At yarışının yanında basketbol ile de erken yaşta tanışmış, söylemine göre Peja Stojakovic, Vlade Divac, Tim Duncan ve Dirk Nowitzki’yi örnek alarak Sırbistan liginde maçlara çıkıp forma giymiştir. 2014 senesine gelindiğinde ise o tombul denilen çocuk kimsenin neler yapabileceğinden habersiz 2. tur 41. sıradan Denver Nuggets tarafından seçilmiştir. Yeni bir devrin ve değişimin başlangıcı olacağı bilinmeden...
Yıllarca amaçladıkları hedeflerine ulaşamayan Denver Nuggets, o dönemler takımın yüzü olacak yeni bir oyuncuyla tekrar yapılanma ihtiyacı duymaktadır. Net başarıları yoktur ve ilk başlarda fiziksel olarak çok yetersiz olan Jokic, 2019 yılından itibaren gerek kendisinin gerek ise takımın ekstra çalışmaları ile atletiziminde memnun edecek seviyeye ulaşarak yeşil bir ışık yakmıştır. Fazla kilolarından kurtulup çabuk ve yumuşak bilekleriyle durdurulması zor olan bir oyuncuya dönüşmeye başlamıştır. Sahada takım için merkez oyuncu konumundadır ve sistemin geri kalan bütün çarkları ona bağlı olarak hareketini gerçekleştirmektedir. Transfer hamleleri hatta savunma stratejileri bile Jokic’i olabildiğince rahatlatmak için dizayn ediliyor, işleyen mekanizmanın, basamakları daha hızlı çıkması sağlanıyor. Böyle bir ortamda ise Jokic’e sadece oyuna hükmetmek kalıyor. Ve görüldüğü üzere Jokic bunu yüksek verimde defalarca başarabiliyor. Peki nasıl?
Jokic’i diğer süperstarlardan ayıran en belirgin özelliği ekosistemde sadece kendine odaklanmaması, takım olmanın vücudun parçaları gibi bir bütünlüğü gerektirdiğini unutmamasıdır. O yüzden kendi bireysel performasının yanında —şutu, oyun görüşü ve elleri— takım üyelerini doğru şekilde besliyor ve sonucunda uzaktan bakıldığında herkesin hücuma katıldığı kimsenin ‘ben’ demediği bir durum doğuyor. Rotasyon en üst seviyesinde oyuna katkı yapmaya çalışıyor çünkü Jokic zaman zaman her ne kadar takımdaki en iyi oyuncu olduğunu kabul etmese de, ana Star’ın takım içindeki tutumu her oyuncuya yansıyor yani bireysellik bir müddet sonra ön planda olmaktan çıkıyor ki bu gayret de takımı finallere taşımaya yetmiş gibi duruyor. Tabii ki de sadece pas yeteneği ile takıma çekidüzen vermesi Jokic’i sıradanlıktan uzaklaştırmıyor. Ağırlık koymasını bildiği anlarda sistemin dışına çıkarak rakip takımlar için bir nevi kabusa dönüşebiliyor ve oyunun kontrolünü ele almayı da zamanı geldiğinde hiç çekinmeden göğüslüyor. Karşı takımın koçları ve teknik ekipleri özel önlemler almaya çalışsa da Jokic seyircilere bir türlü triple-double’a ulaşmayı artık basit gösteriyor. Zaman geçtikçe masada Jokic’in atmasına izin verelim, önemli olan diğer oyuncuları devre dışı bırakmak gibi bir hava hakim oluyor. Ama yine de takım olarak kazanmayı biliyorlar ve hücum reytinglerine de bakıldığında anlaşılıyor ki üretmeye devam etmek onların en güçlü silahları. Play-off’da da görüldüğü üzere Jokic her ne kadar çetin çarpışmalara girse de doğru zamanda doğru hamleyi yapması ve oyunun kritik sekanslarında kendini göstermesi onun olduğundan daha büyük bir oyuncuya dönüşmesine sebebiyet veriyor. Miami serisinin 2. maçının 3. periyodu gibi bütün bir çeyrek ipleri eline alabiliyor, böylece takımı oyunun içinde tutmaya devam ediyor.
Peki, takımın ve Jokic’in eksileri bulunmuyor mu hala?
En çok bahsedilen element kuşkusuz Jokic’in fiziksel yeterliliği. Covid döneminden beri uyguladıkları antrenmanlar, bazı alışkanlıklarından vazgeçip diyet programına katılması onun ayak çabukluğu ve tabiren hantallığını bir nebze de olsa bastırıp mücadele edebilme noktasına getirmişti. Ama savunma parametrelerine bakıldığında Nuggets’ın ilk on sıranın içinde olmaması aslında gidişatın ne yönde olacağını gözler önüne seriyor. İkili oyun setlerinde dezavantaj yaratan fiziğine rağmen bile bunları yapabiliyor olması onun ne denli bir kendini adamışlığa sahip olduğunu ve oyun dinamiklerinde değişiklik yaratmasını da anlatmıyor değil.
Takımın eksileri ise akıllardaki hep şüphe uyandıran Jokic'in kenarda bulunduğu sürelerde yedeklerden gelecek katkılar nelerdir ve Miami serisinde kendini hissettiren farklı tip savunmalara karşı kadrodaki oyuncuların sönebilmesi. M. Malone’da farkında olacaktır ki kenardan etki eden beklenmeyen performanslar ve zaaf haline gelen Michael Porter Jr’den dolayı sürelerde belli değişikliklere gitmeye başladı. Sahip olduklarının gelişiminde oyunu okuyabilen, bu sayede maçın ilerleyen dakikalarında zayıf halka durumuna düşmeyen parçalar üzerine eğilmesi ya da eklemeler yapması orta vaadede takımın iddialı olma hedeflerine artı sağlayacaktır.
Denver elindeki çekirdeği korumayı çalıştığını attığı takas adımları ile taraftarlarına belli ediyor. Jokic’in yeni nesil uzunlara idol olan stili, sahada önemli anlarda devleşmesi ve takım olarak üstün hücum potansiyeline sahip olmaları onların uzun zaman daha tansiyonu yüksek maçlarda izleneceğinin sinyalini veriyor.
Jokic özelinde ise dezavantajlara sahip olsa bile istatiksel olarak ilklere imza atması ve yeni bir ekolun başlatıcısı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Basketbolun hangi tarafa doğru ilerleyeceğini kestirmek artık eskisi kadar zor değil.
George Karl: Jokic, basketbolu son on beş yılda en çok değiştiren iki oyuncudan biri.
Magic Johnson: Jokic, basketbolun oynanınışı değiştiriyor.
Bu sezon play-off’da 30.5 sayı, 13.4 ribaund ve 10.1 asiste sahip olan topu çoğu oyun kurucudan efektif kullanan 2.11’in göze çarpan bazı başarıları:
Denver Nuggets Franchise’ında MVP ödülünü kazanan ilk oyuncu
NBA tarihinde en çok triple-double yapan pivot
5 kez All Star
2 kez MVP
1 kez NBA Finalleri MVP'si
1 kez NBA Şampiyonu
Tüm basketbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Commenti