Sampdoria’nın iyi bir takipçisi ve taraftarıyım. Bir deniz şehri olması, değişik mimariye sahip ve taraftarın baskı kurabildiği stadyumu, muhteşem forması ve maç önü ceketleri… Hepsi birer neden ama kendime sorduğumda iki büyük nedeni var: İlki Avrupa’da yıldız adayı futbolcuların ilk ayak bastığı kulüplerden olması, ikincisi ise 1992 Şampiyonlar Ligi ya da o dönemki orijinal adıyla “European Cup” finali.
Juan Sebastian Veron, Clarence Seedorf, Ariel Ortega, Ruud Gullit, Christian Karembeu, Bruno Fernandes, Lucas Torreira; daha da eskiye gidersek Marcello Lippi, Attilio Lombardo, Hans Peter Briegel, Srecko Katanec, Roberto Mancini, Gianluca Pagliuca’nın o güzel mavinin ortasından geçen kırmızı-beyaz-siyah şeritli formasıyla verdikleri fotoğraflar belki bugün birer klasik oldu ancak ilk burada tanındılar. Mauro Icardi-Maxi Lopez ikilisi ise, neyse… Görkemli 90’ların başları sonrası bir asansör takım haline geldi Sampdoria ancak hala tribünleri dolu. Geçtiğimiz haftalarda o tribünlerde bir pankart dikkatleri çekti: BOMBER-CAMPIONE-LEGGENDA…
Golcü, Şampiyon, Efsane… Bu tarif tabi ki Gianluca Vialli’den başkasını betimlemiyordu. Sampdoria tribünleri efsanelerini bu sözlerle andı ve uğurladı. 6 Ocak 2023 tarihinde hayata gözlerini yuman Vialli’nin kariyerine ve başarılarına bir göz atalım, tarihe notumuz düşelim.
Önce Serie A’nın sonra da Premier League’in istikrarlı golcülerinden biri olan Vialli futbol hayatına şimdilerde kümede kalma mücadelesi veren Cremonese’de başladı. Burada daha çok kanatta oynayan Vialli, takımının Serie C1’den Serie B’ye yükselişine 10 gol ile katkı verdikten sonra efsaneleşeceği Sampdoria’ya transfer oldu.
Sampdoria’da her şeyin iyi gittiğini söylesek yalan söylemiş olmayız. 1984’te transfer olduğu Sampdoria’da yüksek kalitede bitiriciliği olan bir forvete dönüşen Vialli, burada aynı anne-babadan doğmadığı kardeşiyle, Roberto Mancini ile tanıştı. Saha içinde konuşmadan anlaşan bu ikili o dönem İtalya’da “I Gemelli Del Gol” yani “Gol İkizleri” olarak anılmaya başlandılar. O yıllara kadar pek ortalarda olmayan kulüp de Vujadin Boskov’un da gelişiyle devamlı başa oynayan, seyredilen bir takım haline geldi. Böylece Vialli de hakettiği üne kavuşmuş oldu. Burada toplamda 223 maçta 85 gol attı. 1990-91 Serie A şampiyonluğu, 1984-85, 1987-88, 1988-89 İtalya Kupası, 1989-90 UEFA Kupa Galipleri Kupası ve bir önceki yıl da ikinciliği ve 1991-92 Şampiyonlar Ligi ikinciliği… Ancak daha Vialli’nin yapacakları vardı.
1992’de Barcelona’ya dramatik bir şekilde kaybedilen final sonrası Vialli, Juventus’a o dönemin transfer rekoruyla 12,5 milyon pounda transfer oldu. Giovanni Trapattoni’nin başında olduğu ve hücum hattı Cashiragi, Baggio, Di Canio, Andreas Möller’den oluşan takımda kendine yer buldu. Ancak asıl dönüşüm takımın başına Marcello Lippi’nin gelmesiyle yaşandı ve Vialli o dönem için alışılmışın dışında bir fitness yüklemesine başladı. Belki de kendine bakan, oynama yaşını olabildiğince ileri çekmeye çalışan ilk futbolculardan oldu. Juventus’ta zirve yaptığında yıl Serie A ve İtalya Kupası’nı kazandığı 1995’ti ve UEFA Kupası Finali’nde Parma’ya kaybederek “treble” yapma şansını kaçırdı. Burada beraber oynadığı partnerini de anmak lazım, Fabrizio Ravanelli. Vialli’nin tamamen kazıttığı saçları, bıraktığı şık sakalı ve Ravanelli’nin her daim şekli değişen genelde açık renkli saçlarıyla belki de tarihin en karizmatik partnerliklerinden biriydi. Attıkları muhteşem ve artistik değerleri yüksek gollerden bahsetmiyorum bile. 1996 yılında ise dört yıl önce boynu bükük ayrıldığı Şampiyonlar Ligi finalini kolunda “Old Lady”nin kaptanlık pazu bandı, boynunda bir altın madalya ve kaptan olarak kaldırdığı kupa ile terkediyordu.
1996 yılında ise Londra macerasına başlayan Vialli, Ruud Gullit’in oyuncu-menajer olarak görev yaptığı Chelsea’ye imza atıyordu. Günümüzde, iletişim çağında, Scamacca’ya baktığımızda saha içinde hala iletişim konusunda sıkıntı yaşadığını görürken; Vialli’nin İngiltere’ye çabucak adapte olması, düzgün röportajlar vermesi oldukça şaşırtıcıydı. O dönem takımın hücum hattında emektar İngiliz forvet Mark Hughes, vatandaşı Zola ve oyuncu menajer Gullit vardı, bakıldığında kolaylıkla ilk 11’e girmesi gerekiyordu ancak başlarda Gullit ile yaşadığı sorunlar sebebiyle oynama konusunda çok istikrarlı olamadı. Tabi bu durum gol atma konusunda aynı değildi, sahada olduğu her daim oyuna ve skora etkisi vardı. 1998 Şubat’ında Gullit’in görevine son verilince Gianluca Vialli oyuncu menajer olarak Chelsea’nin başına aynı zamanda forvet hattına geçti ve Premier League’de çalışan ilk İtalyan teknik direktör oldu. 1998 yılında hem sahadan, hem de kenardan yönettiği Chelsea ile finalde Stuttgart’ı yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı ve League Cup’ı kazandı. 2011’de Andre Vilas-Boas’ın Avrupa Ligi’ni kazandığı zamana kadar da bu kupayı kazanan en genç teknik direktör oldu. 1998-99 yılı sonunda teknik direktörlüğe odaklanmak istediğinden futbolu bırakan Vialli, vedasını da ligin son maçında Derby Country’e galibiyet golünü atarak kendine yakışan şekilde yapıyordu. Yine aynı yıl Blackburn Rovers maçında yaptığı hareket sonrası kırmızı kart göreceğini anlayınca sekerek kendini değiştirmeye çalışması ise bugün bile gülünç bir anı :)
Tek görevinin teknik direktörlük olduğu 99-00 ve 00-01 sezonlarında bir UEFA Süper Kupası, bir FA Cup, bir de Charity Shield kazanan Vialli; üç yıldan kısa bir sürede beş kupa kazanarak Chelsea’deki günlerini vatandaşı Zola, Deschamps ve Petrescu’nun da etkileriyle 2000 yılı içerisinde bitirdi.
En başta söylemiştim, Sampdoria’yı sevmemin bir sebebi de 1992 Şampiyon Kulüpler Kupası finali… Öyle bir kadro ki, bugün bile Şampiyonlar Ligi’nin gediklilerine rahatça kafa tutabilecek ancak baskıların sonuç vermediği bir 90 dakika sonrası Ronald Koeman’ın çok sert bir şekilde ağlara giden frikiği ve hayal kırıklığı. Yer ise futbol mabedi, Wembley. Sampdoria ön alanında sonradan da hiç ayrılmayacak olan Vialli-Mancini ikilisi. Zaman geçiyor, yıl 2021, mevsimlerden yaz. Pandemi sebebiyle zaman algısı kaymış, EURO 2020 ise 2021’de oynanıyor. Final günü. Yer yine futbol mabedi, Wembley. Vialli-Mancini kardeşler formalar içinde ve genç değiller ama kenarda takım elbiseleriyle değme modeller gibiler. Bu sefer kardeşler mutlu, bir süredir kanser tedavisi gören Vialli’nin yüzünde sevinç gözyaşları, yüzü ise Roberto’nun omzunda. Futbolu sevenler, onu öyle hatırlayacak. Bomber, Campione, Leggenda…
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Comentarios