Spor Toto Süper Lig’de üçüncü haftanın sonuna geldik. Sezon açılışı, takımların taraftarlarıyla buluşması ve hasret gidermeler derken ligin ateşini de derinden hissetmeye başladık. Sezon başı yazımızda da temennisinde bulunduğumuz keyifli maçları izlemek bizlere çok güzel hissettiriyor. Beşiktaş üzerinde geçtiğimiz haftaların röntgenini çekmeyi hedeflediğim bu yazıda önce maçları kısaca akıllara getirip sonrasında ise derinlere ineceğim. Keyifli okumalar.
Neler oldu?
Lige iç sahadaki Kayserispor maçıyla başlayan Beşiktaş, bu rekabetçi arenaya oldukça sert bir giriş yaptı. Takımlarıyla özlemini gidermek isteyen taraftarların tıklım tıklım doldurduğu Dolmabahçe’de skoru bir türlü bulamayan Kara Kartallar, R.Ghezzal’ın son dakika golüyle oldukça önemli bir 3 puanı hanesine yazdırdı. Şampiyonluk parolasıyla başlanan sezonun ilk maçında puan kaybetmemiş olmak taraftarları oldukça memnun etmiş olsa gerek.
Lige 4-2’lik Fatih Karagümrük galibiyeti ile başlayan Alanyaspor ise ikinci hafta evinde Beşiktaş’ı ağırladı. İlk yarım saatte skoru 3-0 yapan Beşiktaş, maça sükseli bir giriş yaptı. Akabinde görülen kırmızı kart ve devre arasına girmeden kalesinde gördüğü frikik golüyle Siyah Beyazlılar, kendisi açısından rahat geçen maça rakibini ortak etti. Yapılan oyuncu değişiklikleri, oyunu farklı oynama düşüncesi derken 90 dakika sonunda Antalya’dan 3-3’lük bir skor çıktı. Bu denli iyi başlanan maçtan alınan bu skor kesinlikle unutulmak istenen bir güne neden oldu.
A.Pirlo’yu takımın başına getirerek heyecan uyandıran F.Karagümrük ise lige oldukça kötü başladı. Rakibini kendi evinde bu halde yakalayan Kartallar ise maçın ilk yarısında son zamanların en keyif veren futbolunu oynadı diyebiliriz. Sezona asistleriyle başlayan Weghorst’un golle tanışması, Nkoudou’nun topla her buluştuğunda takımını aksiyona sokması derken ilk 45, 2-0’lık net bir skora dönüştü. İkinci forvet gibi oynayan Muleka’nın ön direk golü, Ghezzal yokken Rosier’in sağ bölgeyi hem bek hem de kanat oyuncusu gibi kullanması da sonucu belirledi, 4-1. Geçtiğimiz hafta Beşiktaş aleyhine hakem hataları, TFF Başkanı’nın aksiyonu derken camianın kenetlenmesine sebep olan bu olaylar Karagümrük maçına kesinlikle etki etti. Oyuncuların, hocanın ve taraftarların güvenini tazeleyen bu maç önümüzdeki zor maçlarının anahtarı olabilir.
Nasıl oldu?
Öncelikle Beşiktaş’ın fikstürünü ele alırsak ileride anlatacaklarımız açısından bir yanılgıya düşmemenizi sağlarız diye umuyorum. Bu sezon oyun anlayışı olarak takım halinde ön alanda pres yapmaya çalışan Siyah-Beyazlılar için en uygun rakipler, oyunu geriden kısa paslarla kurmaya çalışan takımlar diyebiliriz. Alanyaspor ve Karagümrük takımlarının bu disiplinden asla vazgeçmediklerini görüyoruz. Elindeki kadro kaliteleri düşük veyahut rakibin pres kalitesi yüksek olunca bu takımların oyunlarında aksamalar görebiliyoruz. Tıpkı Beşiktaş’ın bu iki rakibine karşı da elde ettiği üstünlükte olduğu gibi. Kayserispor da geriden kısa paslarla oyun kurmaya çalışan bir ekip ancak Çağdaş Atan, rakibi Beşiktaş’a göre oyun anlayışında değişikliğe gidip Dolmabahçe’de rakibine oldukça zor anlar yaşattı. Genel itibarıyla bu üç maçtan verimli sonuçlar aldığını düşündüğüm Beşiktaş’ın asıl sınavı Sivasspor maçıyla başlıyor.
Sadece oynadığı rakiplerin oyun anlayışları sayesinde Beşiktaş’a iyi bir 3 hafta geçirdi demek kesinlikle haksızlık olur. Sezon başı kampı ve son hazırlık maçına kadar üçlü bir oyun sistemi üzerinde çalışmalarını sürdüren takımın dörtlüye geçişi de gayet sağlam oldu diye düşünüyorum. Burada da takımın değişiminden çok Valerien Ismael’in değişiminden söz etmek lazım. Göreve ilk geldiğinde ve neredeyse günümüze kadar kendi oyun mantalitesinin olduğunu sıkça vurguladı. Özellikle sistemden bahsedip üçlü savunma konusunda net bir duruş sergiledi ancak kadronun getirdikleri -Rıdvan ve Emirhan satışı, Rosier-Ghezzal sağ kanat bağı gibi durumlar- nedeniyle Beşiktaş menfaatine kararlar verip daha uygun bir yapıda karar kıldı. Diziliş olarak kendi stilinin uzağında olsa da oyun anlayışı olarak halen kendi stilini aktarmaya çalışıyor. Her geçen maç takımın ve hatta kendisinin eksik yerlerini yama ediyormuş gibi düzeltmeye çalışan çalışkan bir teknik direktör. Büyük bir takımın başında olduğu gerçeğine alışıp coşkulu futbol oynanan kesitleri artırmaya yönelik aksiyonlar alırsa ortaya güzel şeyler çıkacağına eminim. Taraftarların hocayı tek maçla rezil veya vezir etmesinden ziyade biraz süre vermesini gerektiğini düşünen taraftayım.
Kimlerle oldu?
Teker teker oyuncu saymak sağlıklı olmaz tabi ancak son zamanlarda takımın enerjisi bitse dahi jeneratör görevi gören birkaç oyuncunun da altını çizmesek olmaz.
Savunmada Saiss’in kontrol mekanizması kesinlikle büyük fark yaratıyor. Yanına adı geçen isimlerin herhangi bir transferi sonrası performansının birkaç kat daha yükseleceğine emin olduğum Faslı oyuncu lige oldukça iyi bir giriş yaptı. Hem Josef yokluğunda hem de yabancı oyuncu sınırı nedeniyle soru işaretleri olan orta saha merkezinde ise Salih’in performansı beklenilenin oldukça üzerinde. İkili mücadeleleri, pasları ve ceza sahası yayından şutlarıyla da rakipler için tehdit haline gelen Salih’i durdurmak zor görünüyor. Ghezzal ve Rosier ikilisinin ligin son zamanlardaki en iyi ikilisi olduğu kanaatindeyim. Birbirleriyle uyumları, takıma kattıkları ve bireysel olarak da tehdit oluşturmaları büyük avantaj. Aynı zamanda bu ikilinin takımdaki üçüncü seneye girmesiyle birlikte liderlik de yaptıklarını görüyoruz. Nkoudou’nun hızı, oynama isteği ve sağlığı da el verdiği sürece bu takımın olmazsa olmazlarından olduğunu kanıtlaması uzun sürmedi. Takımda kendi profilinde bir tane daha olmayınca bu futbolcular sizin için mücevherden farksız oluyor. Forvette Weghorst gibi bir karakterinizin olması en çok da Ghezzal’ın hoşuna gitmiştir. Uzun boyu duran toplarda çeşitli taktiklere yönelmenize imkân veriyor, yüksek pres yeteneği takımın ön alan baskısını kuvvetlendiriyor, oyun bilgisi ise hücumdaki verimliliği artırıyor. Hal böyle olunca sonuç odaklı hücum aksiyonları görmemiz de artıyor.
Neler bekliyor?
Geçtiğimiz 3 maç özelinde olumlu bir süreç geçiren Beşiktaş’ın maç içerisindeki -özellikle ikinci yarının belirli kısımları- iniş çıkışlarını bir an önce minimalize etmesi gerektiğini düşünüyorum. Topu ayağında tutup kontrolü de elinde tutabilecek bir rotasyona sahip olması bu iniş çıkışları engelleyebileceğini hepimize gösteriyor. Ismael’in bu süreci hızlıca ve en az hasarla atlatması en büyük temennim. Özellikle son galibiyetten gelen rüzgârı arkasına almaya başarabilirse önümüzdeki maçlarda da çoşkulu futbolun bizi beklediğini düşünüyorum. Takımın saha içi haricinde saha dışında da sağlam bağlar kurduğunu görmek birbirlerine alışmaları açısından oldukça kıymetli.
Rakipler değiştikçe takımların deformeleri ve kuvvetli tarafları da bir bir gün yüzüne çıkacak. Takımların da bu maçlardan çıkarım yaparak gelişmeleri, sürekli devinim halinde olmaları gayet doğal. Bu durum bizlerin de her geçen gün aynı takımları fakat farklı oyunlarını görmemize neden olacak. Bu sebeple bu haftaki röntgenimizde sizlere sadece geçtiğimiz 3 haftanın bana verdiklerini aktarmaya çalıştım. Umarım keyifle okuduğunuz bir yazı olmuştur.
Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere, esen kalın…
Çok iyi bir yazı olmuş elinize sağlık