Değerli Linesman okurları, Millilerimizin Fransa’yla karşılaştığı son 16 turu mücadelesini ele alacağımız yazıya hoş geldiniz. Gelin, hiç vakit kaybetmeden heyecanlı sahnelere tanık olduğumuz bu güzel maçın analizine başlayalım.
Maç öncesinde birçok otorite, Fransa’nın rahat bir galibiyet almasını bekliyordu. Türkiye’nin sahaya karakter koyup son topa kadar mücadele etmesi, Fransızların işini zorlaştırdı. Fransa, 77-77 uzatmaya giden mücadeleyi uzatma sonunda 86-87’lik skorla kazanmayı bildi.
Maça daha konsantre ve daha agresif başlayan taraf Fransa’ydı. İlk periyotta Fournier’in yönlendiriciliğinde, Türkiye’ye göz açtırmadılar. Sertliklerinin meyvelerini ikinci çeyreğin ilk beş dakikasına kadar topladılar. Nitekim ikinci periyodun bitimine 5.34 kala Furkan’ın bulduğu üçlük ile ilk ateşi yaktık. Bu üçlükten sonra savunma dozajını arttırmakla birlikte Buğrahan’ın ivme kazandıran üçlükleri farkın kapanmasını ve soyunma odasına moralli gitmemizi sağladı. 3. çeyrekte Buğrahan önderliğinde nefis bir oyun ortaya koyduk. Çift haneli farklardan gelip maçın kontrolünü elimize geçirmemiz çok değerliydi. Buğrahan Tuncer’in kaçırmadan attığı üçlükleri bu çeyrekte de devam etti. Fransa’nın panik havasına bürünmesi, hücum verimliliklerini ciddi düzeyde düşürdü. Tabiri caizse müsabaka tam olarak istediğimiz kıvama gelmişti. 22-6’yla lehimize sonuçlanan periyot skoru çeyrek performansımızı özetler nitelikte.
Final periyodunda ise Fransa, reaksiyon vermeyi başardı fakat oyunu kontrol eden ve daha aklı başında olan Millilerimizdi. Ki Gobert’in de 4 faul alıp probleme girmesi, Fransızların savunma gardını düşürdü. Bu konu özelinde ayrı bir parantez açmak isterim. Gobert, 4 faulle oyunda bulunduğu sırada birçok kez ters eşleme yakaladık. Fakat gözümüzü karartıp potaya gitme cesaretini bulamadık. Özellikle Şehmus ve Furkan tercihlerini o yönde kullanmadı. Belki tecrübelerine belki de atletizmlerine güvenemediler. Bence Ergin Ataman, Onuralp Bitim hamlesi yapabilirdi. Atletizmini ve cesurluğunu Bursaspor’daki oyunuyla ilerletmiş ve kanıtlamış bir oyuncuya güvenmek zorundaydık. Öte yandan çeyrek sonundaki sekans bizim adımıza oldukça kalp kırıcı oldu. Cedi’ye yapılan sportmenlik dışı faulün ardından tam maçı kopardık, çeyrek finaldeyiz derken, “NBA yıldızımız” zoru başardı ve faul çizgisinden 2’de 0 ile döndü. Atışlar sonrasında topu oyuna sokarken de hata yapan Millilerimiz, mücadelenin uzatmaya gitmesine razı oldu. Fransa adına beraberliği getiren sayının, 5 faul aldırtmayı başaramadığımız Gobert tarafından gelmesi de manidardı. Uzatmalarda, Gobert üzerinden hücum şekillendiren ve onun aldığı ribauntlarla ayakta kalan bir Fransa seyrettik. Furkan’ın bu çeyrekte attığı kritik üçlükler ve “2’de 2 faul atması” maçın içinde olmamızı sağladı. Uzatma periyodunun sonunda da maç bizim elimize geldi. Gobert’in 2’de 0 faul atışı sonrası son 13 saniye bize kalmıştı. Fakat burada da Furkan’ın topu kullanamaması mağlup olmamıza neden oldu. Böylece çeyrek final kapısından 3 kez giremedik.
Evet, sahaya müthiş bir karakter koymuş olabiliriz, asla mücadeleden de kaçmamış olabiliriz. Fakat her zaman o “ince detaylarda” kaybolup maçı kaybediyoruz. Bu mücadele özelinde; bench katkısı ve ribauntlar belirleyici oldu. İki noktada üstünlüğü onlara kaptırmak ister istemez sonucun aleyhimizde teşkil etmesine sebep oldu. Ayrıca artık romantizme yer olmadığını düşünüyorum. Artık olgular üzerinden sert analizler yapılıp ona göre kararlar verilmeli ve realist düşünülmeli. Yoksa sonraki turnuvalarda “Off ya aynısı 2019 Dünya Kupası'nda ve 2022 EuroBasket’de de başımıza gelmişti.” cümlesini kurarız. Umarım sonraki turnuvalarda o “eşiği” atlayabiliriz. Yine de her şeyden bağımsız olarak eline, emeğine, yüreğine sağlık 12 Dev Adam.
👏👏👏👏