Sevgili Linesman takipçileri, “Umutlu ve Güzel Günler Yakında: Fenerbahçe Beko” yazı serisinin 2. bölümüne hoş geldiniz. Bu bölümde Scottie Wilbekin ve Nemanja Bjelica transferleri üzerine değerlendirmelerimi okuyacaksınız. Keyifli okumalar dilerim.
Fenerbahçe Beko, Nando De Colo ve Pierre Henry’nin gidişiyle oluşan oyun kurucu pozisyonundaki boşluğu Scottie Wilbekin’le doldurdu. Yetenekli gard ile üç yıllık sözleşmeye imza atıldı. Scottie Wilbekin, Türkiye’ye ayak bastığı andan itibaren Avrupa’nın en iyi oyun kurucularından birisi olacağının sinyallerini verdi. Göze çarpan üç sezonluk Darüşşafaka performansı sinyalleri daha da güçlendirdi ve yeteneklerinin üstüne koyabileceğini gösterdi. Dolasıyla ateşli bir camia olan Maccabi Tel Aviv’e transferi gerçekleşti. Maccabi Tel Aviv’de kolay kolay unutulmayacak maçlarda başrol oyuncusu oldu fakat zaman zaman istikrar ve maçta kalabilme konusunda problem yaşadı. Bu problemleri İtoudis ve Fenerbahçe’nin ortak hedefi olan “şampiyonluk” amacı sayesinde çözebileceğini düşünüyorum. Ona bu amacı benimsettirebilmek gerek maç öncesi odağını gerekse maç akışında kaybolmamasını sağlayacaktır. Öte yandan Maccabi Tel Aviv ve Fenerbahçe Beko camialarını karşılaştıracak olursak iki tarafın da ondan beklentileri farklı olacak. Evet, Maccabi'de kritik anlarda sorumluluk alması, üstesinden gelmesi beklendi nitekim onları gerçekleştirdi fakat Fenerbahçe Beko’da bunlara ek olarak her saniye maç içinde kalması ve şoför koltuğunda bir saniye bile durgunlaşmaması beklenecek. Büyük oyuncular büyük beklentileri tatmin için vardır. Dolasıyla Wilbekin’in bu sıkıntıları aşıp gerekli tatminatı sağlayacağını düşünüyorum.
Scottie Wilbekin’in saha içindeki özelliklerine göz gezdirmeye başlayalım. İlk bahsetmek istediğim madde, muazzam bir dış atıcı. Bu açıdan maçın başında, ortasında, sonunda üst düzey öldürücü kimliği taşıyor. Elleri titremeden, double savunmaya karşı bile üçlük bulacağı açıyı kendisine hazırlıyor. Bu noktada Mike James’le kıyaslanabilecek ender oyunculardan. Öte yandan maç içerisindeki aksiyonları fazlasıyla kişiselleştiren ve meydan okumalardan galip çıkan bir isim. Geçmişte Bobby Dixon gibi büyük bir isme kafa tutmuş, birçok kez üstün çıkmıştı. Keza geçtiğimiz sezon Mike Jamesli Monaco'ya karşı takımının attığı 171 sayının 68’i ondan gelmişti. Bu durumda Wilkbekin’in, rekabet ortamında psikolojikmen daha az hasar görmesinin birincil kanıtı. Scottie’nin bir başka değerli özelliği ise pivotla arasındaki uyumu kolay bir şekilde sağlaması ve bu durumun sonucunda pasörlüğünü ileri seviyeye taşıması. Maccabi de Zizic ve Reynolds ikilisine yarattığı paslarla onların da havaya girmesini birçok kez sağlamıştı. Fenerbahçe Beko’da ise Johnathan Motley ve Tonye Jekiri arasındaki çekim nasıl olacak, izleyip göreceğiz. Son olarak Scottie Wilbekin’in Türk statüsünde oynaması değerine değer katmakta.
Bir diğer transfer Nemanja Bjelica ise bu transfer döneminin en önemli hamlelerinden birisi. Yaptıklarıyla kalifiyesini gösteren, Dünya basketbolunda kendisinden çokça söz ettiren ve gittiği takımlarda iz bırakan bir isim. Hatta Fenerbahçe’ye transferini, Draymond Green’in "Bizim için bir diğer önemli kayıp Bjelica oldu. Beli'nin Fenerbahçe'ye dönmesi beni biraz üzdü. Onunla harika bir ilişki kurma fırsatım oldu ve açıkçası basketbolun ötesine geçen bir bağ kurduk.” sözleriyle öğrendik. Bu deyiş bile onun ne kadar kıymetli oluşunun kanıtı.
Nemanja Bjelica’nın saha içi özelliklerinden ilk olarak oyun zekasına değinmek istiyorum. Oyun zekasının yüksek oluşunun başlıca kanıtları; doğru pozisyon alışı ve sahte screen üzerinden yarattığı kolay atışlar. Doğru pozisyonu hem müdafaada hem de hücumda rahatça alabiliyor. Birebir savunmada geri kalmayıp kolay sayıya izin vermiyor ve blok tehdidi yaratabiliyor. Hücumda ise öngörüsü sayesinde kendini boş alana çıkarabiliyor. Burada devreye dış şut tehdidinin olması giriyor. Dolasıyla takımının hanesine “+3” yazdırabiliyor. Öte yandan Bjelica, oyununu pek gösterişli oynayan bir oyuncu değil. Daha çok katkısal oynayan, maç sonunda istatistik kağıdına bakıldığında “Bjelica bugün neler yapmış öyle!” dedirten bir oyuncu.
Bjelica’yla ilgili kafamda iki soru işareti var. Birincisi zaman zaman sakatlık problemiyle karşılaşması. Takımdan ayrı kalışı çok fazla olmuyor fakat tempolu geçen sezonun içinde tam ritim tutmuşken sakatlanması en kötü senaryolardan birisi olur. Bu durum oldukça korkutucu. Umarım böyle bir sakatlıkla karşılaşılmaz. İkinci soru işareti ise statik olması. Uzun forvet olarak statikliği normal gözüküyor fakat 3 numaraya çekildiğinde az da olsa problem yaşayabilir. Ligde herhangi bir sorun teşkil etmez fakat Euroleague arenası için soru işareti yaratıyor.
Sevgili Linesman takipçileri “Umutlu ve Güzel Günler Yakında: Fenerbahçe Beko” yazı serisinin sonuna geldiniz. Serimizde Dimitris İtoudis, Johnathan Motley, Samet Geyik, Tonye Jekiri, Scottie Wilbekin ve Nemanja Bjelica’yı ele aldık. Yeni açıklanan Nigel Hayes ve Carsen Edwards’la ilgili düşüncelerim ise bu ayın içinde ayriyetten sizlerle buluşacak. Öte yandan bu yazımı, yol boyunca destekleriyle yanımda olan abim ve kız arkadaşıma teşekkür mahiyetinde armağan etmek istiyorum. Birlikte hep daha iyisine… Linesman’la kalın.
Güzel bir değerlendirme...Emeğine sağlık yeğenim🙏
Mükemmel yorumlar isavetki