Herkese merhabalar. Bugün sizlere UEFA Uluslar Ligi final mücadelesi olan Hırvatistan-İspanya mücadelesini değerlendireceğim. Keyifli okumalar!
Maçın ilk dakikalarında iki takımı da analiz edecek olursak, İspanya, top Hırvatistan’dayken hücumda 5-6 kişi ile Hırvatların orta sahasına yakın oynayarak Hırvatların hücuma rahat çıkmasını engelledi ve Hırvatların yaptığı hatalar ile pozisyona girdi. Hırvatistan, topla oynamayı seven ve topu da ayağında tutabilecek orta sahalara sahip olan bir takım olduğu için İspanya’nın sabırla önde beklemesi ama sert bir baskı yapmaması önemliydi. Her iki takım da top rakibindeyken rakip yarı alanda iyi bir baskı hattı oluşturarak birbirlerinin hücum çıkışlarını bir hayli zorladılar. Bu sebeple de maçın ilk 20 dakikalık bölümünde tempo yükselmedi. İki takım da savunmada açık vermeden hücumda gol arama peşindeydi. Hırvatistan zaman zaman savunmadan direkt uzun toplarla İspanya kalesini zorladı. İspanya ise beklerinin hücumdaki bindirmelerini kullanarak pozisyon üretmeye çalıştı. İspanya’da Gavi, Hırvatistan’da ise Kovacic takımlarının hücumlarında adeta kayboldu. Top sürmeyi seven bu iki oyuncunun ilk 40 dakikada top sürme girişimi toplam 0. Bu da takımların hücum geçişlerinde zorlanmasını sağladı. Hırvatlar bu konuyu uzun toplar ile çözmüş gibi görünse de İspanyollar kenar ortaları dışında hücumda çok bir varlık gösteremedi. Pino’da İspanya adına ilk yarının kötülerindendi. Ne kadarda sol kanattan gelişen akınlarda topla beraber hareketli gözükse de kaptırdığı toplar ve ikili mücadelelerde ezilmesi gözden kaçmadı. İlk yarının sonuna geldiğimizde, kısır, iki takımında birbirinden çekinerek hücumda çok risk almadığı, savunmaların ve hücum bağlantılarını etkisiz hale getirmede iki takımında iyi gözüktüğü bir yarı izledik ve ilk yarı 0-0 sonuçlandı.
İkinci yarıda Hırvatlar hücumda daha efektif başladı. İvanusec ve Perisic kanadını ilk yarıda çok göremeyen Hırvatlar ikinci yarıda bu iki ismin ikili oyunları ile hücumda tehlike yarattı. İspanyollar ilk yarıda yaptığı 5-6 kişilik ön baskıyı da yapamamaya başlayınca Hırvatistan hücumlara daha çok çıkmaya ve özellikle Perisic’i de daha iyi kullanmaya başladı. İspanyolların gardının yavaş yavaş düştüğünün gören Zlatko Dalic, Pasalic’i çıkarıp sahaya Petkovic’i sokarak mantıklı bir hamle yaptı. Bu hamle ile orta saha menşeili Pasalic’i oyundan çıkartıp maça forvette başlayan Kramaric’i kanata atarak Petkovic’i 9 numara bölgesinde görevlendirdi. Perisic’te ikinci yarıda daha sık orta deniyorken Petkovic gibi bir pivotu sahaya sokarak daha çok pozisyon üretmeyi hedefledi. İspanya, ilerideki baskı hattı kırılınca takım boyunu da iyice kısaltarak geriye yaslandı. İkinci yarıda Kovacic’te aldığı toplarla driplinglerini arttırarak etkili oldu. Hırvatistan’ın topla birlikte yaptığı her koşu İspanya’nın göbeğini deldi. İspanya ikinci yarıda sahanın hiçbir bölgesinde Hırvatlara diş geçiremedi. Bunda en büyük etken İspanya orta sahasının yorulması ve bu sebeple yaptıkları ön alan baskısının delinmesiyle iyice geri yaslanmalarıydı. Hırvatistan’da Modric-Brozovic-Kovacic 3’lüsü ikinci yarıda diri kalarak orta sahayı tamamen ele geçirdiler. De la Fuente, Fabian Ruiz-Merino değişikliğini yaparak İspanya orta sahasını biraz daha dirençli bir hale getirdi. Hırvatistan’da maçın son 10 dakikasında artık ikinci yarıda kurduğu baskıdan sonra yoruldu ve maçın son 10 dakikası İspanya kontrolünde geçti. Son 10 dakikada da bir gol çıkmayınca final mücadelesinde maç uzatmalara gitti. İki takımda maç boyu çok dengeli, kontrollü bir oyun sergiledi. Eminim ki uzatmalara İspanyollar yerine Hırvatlar daha çok sevinmiştir çünkü Hırvatlar uzatma konusunda İspanyollardan daha deneyimli ve güçlerini uzatmalarda da yansıtabilen bir takım.
İlk uzatma devresinde iki takımda artık yorgunluğun verdiği etkiyle hücumda son paslarda kötü tercihler yaptı. İki takımda golü bulabilecekleri pozisyonlara girdiler fakat son paslar felaketti. Penaltılar adeta bağıra bağıra “ben geliyorum!” der gibiydi. Aslında biz Hırvatların uzatmalarda daha diri bir görüntü çizeceğini düşünürken İspanya daha canlı bir görüntü verdi. Hücumda Olmo ve Fati İspanya’da etkili bir görüntü verdiler ve geçiş oyunlarında topları iyi kullandılar. Her iki takımda maç boyunca bulamadığı kadar hücumda boş alanlar buldular. Her iki takımda gerçekten maç boyunca çok iyi mücadele ettiler ve her iki takımda bölüm bölüm rakibine diş geçirdi fakat iki takım da savunmada kusursuza yakın oynadı ve 120 dakikada gol çıkmayınca bu büyük final penaltılara gitti ve şampiyonu penaltılar belirledi.
Penaltılarda ilk 5 atışta iki takımda birer kez kaçırdı ve penaltılar da uzadı. Uzayan penaltılarda Petkovic’in kaçırdığı penaltı sonrası Carvajal penaltıyı gole çevirdi ve İspanya mutlu sona ulaştı.
3. UEFA Uluslar Ligi kupasını kazanan İspanya, 12 sene sonra kupa kazanmış oldu. Kendilerini Linesman ailesi olarak tebrik ediyoruz.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Comments