Herkese merhabalar! Eczacıbaşı, VakıfBank, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş vb. birçok takımda forma giymiş ve milli formayı uzun yıllar sırtında taşımış eski voleybolcu, günümüzün yorumcusu sevgili Özlem Özçelik ile harika bir röportaj gerçekleştirdik. Değerli vaktini bize ayırdığı için Özlem Hanım'a şahsım ve Linesman ekibi adına çok teşekkür ediyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim!
Voleybola başlama sürecinizden bahsedebilir misiniz?
Aslında voleybola yatkın olan bir fiziğim vardı. Beden eğitimi öğretmenlerim değerlendirmek istedi. Atletizm yaptım, basketbol oynadım. Bunların çok katkısı oldu. Voleybol ile tanıştığımda kabiliyet yeteneğimi keşfettiler. 15 yaşında voleybola başladım. 16 yaşında milli takımdan davet aldım ve altyapılardaki bütün milli takımlarda görev aldım. Voleybolda spora başlamanın yaşı yok. Küçük yaşta başlamak yüzme, jimnastik ile desteklemek çok önemli. Takım sporlarında küçük yaşta birlikte hareket etmeyi, paylaşmayı öğreniyorlar. Yaş olarak 7-8 yaşlara indi. Bence voleybola başlamanın yaşı yok bazı çocuklar geç gelişebiliyor bazı çocuklar adapte olabiliyorlar bu çocuğun kapasitesi ile ilgili.
Sizi 1999 Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğuna götürelim. Neleri hatırlıyorsunuz?
Benim için en değerli kupa olabilir. Eczacıbaşı’nda oynarken kendimize bir hedef koymuştuk. Eczacıbaşı Spor Kulübü, voleybol konusunda köklü kulüplerden. Hem kadın voleybol hem erkek voleybol da önemli yatırımları olan bir kulüp. Daha sonra erkek voleybol kapandı. O kazandığımız ilk kupada çok sevinmiştik o sezon aldığımız üçüncü kupaydı. Saha içinde olmak, genç yaşta o sahada olmak bana çok şey kattı. O kupa ilk başlangıçtı. Eczacıbaşı olsun, Vakıfbank olsun, Fenerbahçe olsun, Galatasaray olsun. Ligde sezona başlarken önlerine bir hedef koyuyorlar. Hedef koydukları kupaları kazanmak istiyorlar ve çok iyi transferler yapıyorlar. Bu ülkemiz adına da çok önemli. Kupalar gelmeye başlayınca, milli takımada yansıdı. Kazanılan ilk kupalar unutulmaz. Sonraki finallerde tecrübeleniyorlar ve daha rahat oynuyorlar. Ülkemiz adına dış platformlarda, milli takımlarda çok önemli ve gurur verici.
A Milli takım kaptanlığı, üç büyüklerde oynayan bir isim, Eczacıbaşı ile başarılı yılların ardından "Şampiyon Özlem" olarak anılmanız size neler hissettiriyor?
Evet, ben çok uzun süren takım kaptanlığı yaptım. Gerçekten de bu çok büyük bir gurur. Takımı yönetmek ve kadın takımlarının başında olmak... Bir kere bütün takım arkadaşlarımın ruh halinden ve takım psikolojisinden çok iyi anlamak lazım, takımı çok iyi motive etmek lazım. Pozitif enerji yüklü kaptan olman lazım. Aslında ben bunların hepsini taşıyan özelliklere sahibim ama benim kaptanlık yaptığım dönemdeki arkadaşlarım ne yapacağını hangi sorumlulukları alacağını nerede ne yapacaklarını çok iyi bilen sporculardı. Aslında bana fazla iş düşmedi, takımı toparlamak adına maç içinde inişler çıkışlar oluyor, bende takım arkadaşlarıma enerji verdiğimi düşünüyorum ve çokta gurur duyuyorum. Filenin Sultanları'nın lakabını verildiği ilk yıllarda takımın kaptanlığını yapmak çok gurur verici. Aslında bu gurur hepimizin yani tüm takımın. Herkesin verdiği katkı paha biçilemez. 2003 yılında özellikle Filenin Sultanları'nın final grubuna geldiği zaman verdiği ödün ve fedakarlık herkesin verdiği çaba görülmeye değerdi. O dönemde sosyal medya ve telefon fazla yaygın değildi, bize verilen desteği gazetelerden okuyorduk. Tabii ki sokağa çıktığımızda fazlasıyla ilgi alaka ve büyük sevgi vardı. Bunlar bizi fazlasıyla motive etti. Filenin Sultanları'nın başarısının kapısını açtığını düşünüyorum. Gerçekten inanılmaz bir duygu. Hep şampiyonluğa oynayan takımlarda oynadım. Ve 13 tane şampiyonluk yaşadım bunlardan biri Rusya’da Dinamo Moskova ile yaşadım. Oda benim için çok özel ve yurt dışında da ülkemi çok güzel şekilde temsil ettiğimi düşünüyorum. Büyük takımlarda da oynadım Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Eczacıbaşı ve Vakıfbank o zamanki adıyla Güneş Sigorta gibi oynadığım bu takımlarda inanılmaz duygular, başarılar yaşadım. Çok fazla anım var ama buraya sığdıramam, çok yaşanmışlıklar var. Çok gurur duydum antrenörlerimle, ailemle, çevremle, arkadaşlarımla ve takım arkadaşlarımla. Bu takım işi, herkesin desteği ile çok büyük işler başardık. Bir kez daha o dönemde etrafımda olan herkese teşekkür ediyorum.
Mevcut durumda yayıncı kuruluşta millileri de yorumluyorsunuz. Şu ana kadar ki performanslarını nasıl buluyorsunuz?
Şu anki Filenin Sultanları gerçekten çok başarılı ve üstüne koyarak devam edecekler, buna kalpten inanıyorum. Yeni antrenörümüz geldi. Takım ile enerjisi müthiş, oyuncularla iletişimi çok iyi, sağ içindeki takım oyunu uyumu ve iletişimi çok önemli bu uyumun bütün oyuncularla aynı anda sağ içinde olması federasyon, staff, antrenör bu uyum çok önemli. Bizde yayıncı kuruluşuz olarak onların içindeyiz. Takımın içine bizde giriyoruz. Onların oynadığı oyunu bizde görüyoruz ve tüylerim diken diken oluyor. Duygusal olarak gözlerimin yaşardığı maçlar oluyor. Hepsi ayrı ayrı müthiş yetenekli. Özellikle kaptan Eda Erdem müthiş bir kaptan. Takımı toparlıyor, sağ içindeki iletişimi çok iyi, performansı müthiş. Hırsı tüm oyuncuları etkiliyor ve bu tüm takıma yansıyor. Bence Eda Erdem çok önemli oyuncu. Diğer oyuncularımızda çok değerli. Bence bu kupa başlangıç. Bu kupanın devamı gelecek buna inanıyorum. Kapasitemiz çok fazla. Türkiye’nin gücünü Dünya ve Avrupa voleybolu biliyor. Bizim hocamız yeni geldi ve takıma katacağı çok şey var. Vargas hücum gücümüzü arttırdı. Ebrar var Zehra var. Bu oyuncularımız çok kıymetli ve bu isimleri ilerleyen senelerde daha çok duyacağız. Dur durak yok. Dinlenme süreleri yok. Türkiye’nin onlara çok büyük bir desteği var ve onlarda bunun bilincinde.
Guidetti ile Santarelli dönemi arasında ne gibi farklılıklar var?
Guidetti zamanında kapasitesi çok yüksek oyuncularının olduğu bir takımdık. Bu takıma çok şey kattı Guidetti, gelişimi çok yükseltti. Aslında bu kapının açılması için ufak tefek değişikliklere ihtiyaç duyulur. Her yerde böyledir sadece spor da değil, ufak değişim işe yarayabilir. Burada Santarelli’nin gelmesi o kupanın alınmasında başlangıç oldu. Daha önce milli takımda olup Guidetti zamanında olmayıp Santarelli’nin bu isimlere şans vermesi Vargas’ın katılması, Santarelli’nin çağırdığı her oyuncuyu tanıması için farklı kadrolarla Milli takımın sahaya çıkarması, sürekli hazırlık maçı yaptı. Çok çalışkan ve ani kararlar verebiliyor. Bu kararın doğru olduğunu gördük. Enerji değişimi her zaman çok güzeldir. Bu daha başlangıç.
Santarelli nasıl fark yarattı, siz neler gözlemlediniz?
Ben, Santarelli ve oyuncular arasında bu kadar kısa sürede bir uyum olacağını beklemiyordum. Birbirlerine çok yardımcı oluyorlar. Santarelli ve oyuncular, Santarelli ve ekibi oyuncularla uyumu ve iletişimi çok iyi. Sürekli bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Santarelli oyunculardan nelere ihtiyaç olduğunu, ne istediğini oyuncularla tek tek konuşarak beklentilerini anlatıyor. Oyuncuların kapasitesini çok iyi biliyor ve oyunu çok iyi okuyor. Doğru yerlerde, molalarda, anında müdahale edebiliyor. Her oyuncusunu sahada deniyor. Pozitif ve eleştiriye de açık bunu kendisi de belirtiyor. Güzel bir heyecan var. Santarelli’de heyecanlı. Antrenman kapasitesine de yansıyor bu hava takıma da artı olarak geri dönüyor.
"Biz voleybol ülkesiyiz." diyoruz. Nedir bunun sebepleri?
Voleybol Federasyonu'nun planlı ve disiplinli çalışmalarının bu başarıların temelini oluşturduğunu söylemeliyim. Kadın ve erkek voleybolunda elde edilen ciddi başarılar, ülkemizin voleybol kapasitesini artırmıştır. Bunun sonucunda spor okullarının sayısı artmış, sporun yaygınlaştırılmasına katkı sağlanmıştır. Ne yazık ki, ülke genelindeki spor okullarının tam sayısını bilmemekteyim, ancak bu okulların dolu olduğunu görmek sevindirici bir durum. Başarılar arttıkça, yeni voleybol yetenekleri de ortaya çıkacaktır. Milli takımlarımızın alt yapıları da bu başarılarla dolu ve gelecekteki yeteneklerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynuyor. Kadın voleybolunda öncü bir konumda olmamıza rağmen, erkek voleybolunda da başarılı bir takımımız bulunmakta ve bu alanda önemli işler başladık. Voleybol federasyonumuz, kulüplere büyük destek sağlıyor ve bu desteği alan kulüpler ciddi bütçeler ayırarak Avrupa'da şampiyonluklar elde ediyorlar. Türkiye, Avrupa'nın en iyi voleybol liglerinden birine sahip olmanın gururunu yaşamaktadır. Uluslararası arenada en iyi yabancı oyuncuların Türkiye'de oynaması, ligimizin gücünü ve çekiciliğini artırmaktadır. Geçmişte yabancı oyuncu transferi konusunda sınırlı şansınız olurdu, ancak şimdi durum değişti. Bu da Türk voleybolunun uluslararası alanda nasıl bir çekicilik kazandığını gösteriyor. Başarılarımız hem kulüp bazında hem de milli takım bazında kendini gösteriyor ve bu başarılar artarak devam edecektir. Alt yapının güçlendirilmesi ve genç oyunculara fırsat verilmesi, Türk voleybolunun geleceğini parlak kılıyor. Genç ve dinamik bir takıma sahip olduğunuzu belirttiniz. Bu, Türk voleybolunun uluslararası sahnede daha da üst sıralara yükselmesine katkı sağlayacaktır. Kupalar ve madalyalarla dolu bir başarı hikayesi yazmak için doğru yoldayız ve Türk voleybolunun dünya voleybolunu domine edeceği günlerin yakın olduğunu düşünüyorum.
Üç büyüklerin voleybola desteğini nasıl buluyorsunuz?
Tabii ki Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, bu kulüplerimizin çok fazla taraftarı var. Futbol nedeniyle, taraftarla birlikte oynamak oyuncular için de büyük heyecan ve mutluluk veriyor. Motive olabiliyorlar. Taraftar oyuncuların en büyük enerjisi, onlar olmadan olmuyor. Türk voleybolu için 3 kulübün olmazsa olmazı voleybol takımları. Voleybol Fenerbahçe’de aslında daha fazla ön planda. Başkan Ali Koç çok destek veriyor, büyük yatırım yapıyor. Galatasaray ve Beşiktaş’ta yatırımlar biraz daha az. Voleybolun başarılı olması ile iki takımımızda yatırımları ve desteği arttıracaktır. Beşiktaş o desteğe başladı. Galatasaray da her zaman iyi takımlar kurabiliyor. Bu 3 takımın Sultanlar Ligi'nde mutlaka olması gerekiyor. Derbi maçları, atmosfer çok heyecanlı oluyor. Bu 3 takımın voleybolun içinde olması Türk voleybolu için çok önemli.
Yeğeniniz Fenerbahçe altyapısında oynuyor. Voleybolcu olması konusunda baskı kurdunuz mu?
Benim yeğenim Rüzgar, kendi rızası ile basketbolcu olmak istedi. Voleybol Başkanımızdan "neden basketbolcu oldu, voleybolcu olmadı" diye biraz azar işittim başkanımızdan (gülerek). Kendi seçimi, kendisi istedi. Aslında çok iyi voleybolda oynuyor. Onun küçüğü Yağmur var onu voleybola yetiştiriyorum, inanılmaz bir kapasitesi var. Onu yetiştiriyorum. Filenin Sultanı geliyor diyebilirim. Rüzgar ve Yağmur ikisi de benim yeğenim onlarla ilgileniyorum. Rüzgar’da Fenerbahçe’de oynuyor. En büyük isteğim her ikisinin de milli takımlarda oynaması. Onlara her zaman yaşadığım tecrübeleri anıları, yaşadığım şampiyonlukları anlatıyorum. Her zaman motive ediyorum ve en büyük destekçileriyim. En büyük arzum milli takım forması altında izlemek.
Sevgili Özlem Özçelik ile sizler için güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!
Tüm röportajlarımız için bizi takipte kalın!
Comments