Herkese merhabalar. Linesman ailesi olarak güzel bir röportaja daha imza attık. İhlas Haber Ajansı muhabiri sevgili Ozan Koşar ile sizler için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Değerli vaktini bize ayırdığı için kendisine çok teşekkür ederiz. Uzatmadan sizleri röportaj ile baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar!
Sizi tanımayan arkadaşlarımız için kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ozan Koşar. Aslen yazılım mühendisi olan, sonra bu sektör üzerinde kariyer planlaması olmayıp tamamen başka arayışlar içine giren ve finalde ‘Spor Muhabirliğine’ adım atma fırsatı bulan birisiyim. 6 yıldır bu mesleği yapmakta ve gayet mutlu bir şekilde yaşantıma devam etmekteyim.
Bireysel olarak gelecek yıllar ile ilgili planlarınız neler?
Gelecek yıllar ile ilgili birçok planım var. Gerek özel, gerek iş hayatımda. Ama en önemlisinden bahsetmem gerekirse sektörde uzun yıllar yer alıp, daha iyi yapacağım işlerle iyi bir mecrada iyi bir ekibin parçası olmayı istiyorum. Belki de bakarsınız kariyer planlamam bunun üzerinde yürümeyip belki bir kulüp çatısı altında çalışmalarım olabilir.
Genel olarak İhlas Haber Ajansı’nda Fenerbahçe muhabirliği görevini üstlenmiş durumdasınız. Futbol haricinde takip ettiğiniz spor dalları var mı?
Futbol haricinde buz hokeyini özellikle takip ediyorum. Kendimde eski bir buz hokeyi oyuncusu olarak çocukluğumdan beri buna ilgim var. Bunlar dışında ise bisiklet favorilerim arasında yer alıyor. Özellikle Tour de France, Giro di Italia gibi üst düzey yarışları takip etmeyi ihmal etmiyorum.
Muhabir olarak spor medyasında yer almak isteyen genç arkadaşlarımıza ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Bu meslek dışarıdan göründüğü gibi maalesef kolay değil. Kolay olmadığı kadarda ilk aşamada sabır gerektiren bir şey. Kendilerini hem okul, hem de staj imkanlarıyla geliştirip sabretmeleri gerekiyor. Spor medyasında iş bulmak ve sonrasında yer edinmek için adım adım hareket etmek ve tamamen bulunabilecek her fırsatı değerlendirip beklemek gerek.
Spor muhabirliğinin zorlu yanları neler?
Spor muhabirliği dışarıdan göründüğü gibi ‘Bedava maç izliyorsunuz’ veya ‘Hayat size güzel, işiniz bu’ şeklindeki gibi değil maalesef. Birçok noktada birçok sıkıntılar yaşıyorsunuz. Örneğin 19.00’da başlayan bir maç için 17.00-18.00 gibi statta olup hazırlıklarınızı yapmanız gerekiyor. Maç notlarını hazırlamanız ve akışta yaşanan tüm detayları takip etmeniz lazım. Daha sonrasında ise 19.00’da başlayan maç, 21.00 civarlarında tamamlandığında da işiniz bitmiyor. Müsabaka sonu açıklamalarını takip etmeniz, basın toplantılarında yer almanız ve bir haber ajansı muhabiriyseniz buradaki tüm metinleri kelimesi kelimesine yazmanız gerekmekte. Tüm bunlar bir araya geldiğinde ortalama 19.00’da başlayan bir maçta stattan 23.00-23.30 civarlarında çıkış yapıyorsunuz. Ortalama olarak baktığınızda her hafta 4 veya 5 maç takip ederseniz bu büyük bir sıkıntı olabiliyor. Birde tabi işin tribünsel boyutu var. Hiç alakasız bir noktadan sizlere tepki verilebiliyor ve her an yabancı maddelerin kafanızın üstünden uçtuğunu görebiliyorsunuz. Son olarak ise kış faktörü çok bambaşka. Aynı şehirde olan statlar arasında dahi hava şartları çok fark ediyor.
En zor kısımlarından bir tanesi de yaptığınız haberlerin sosyal medya üzerinden başkalarının adıyla kullanılması. Bizlerin isimleri kullanılsın veya kullanılmasın bunun önemi yok ancak gidip saçma sapan hiç durumla alakası olmayan, hatta bu mesleği dahi icra etmeyen kişilerin sırf siz kendiniz sosyal medyada paylaşmadınız diye özel olarak kendi adıyla paylaşması gülünç.
Spor muhabirliğinin olumlu tarafları neler?
Olumlu birçok taraf var bu konuyla ilgili. Yaşadığınız çevre, muhattap olduğunuz kişiler tamamen değişiyor. Buradaki olumlu hava tüm hayatınıza yansıyor. Her ne kadar spor medyasında bizden önceki gelen nesillerin yaptığı yanlış veya hatalı hareketler olsa da hala bir mesleki olarak saygınlık mevcut. Belki de benimde yer aldığım nesil tüm bunları düzeltebilecek kısım olur ve spor medyasındaki durumu daha olumlu hale getirebilir.
Bu sektöre girmeden ekran önünde olmak yerine bu şekilde daha çok gazeteci ve yazar olarak mı yer almak istediniz?
Aslında ben iki tarafta da yer alıyorum ajansta çalışmamdan dolayı. Ajans muhabiri olarak tamamen işin mutfağında yer alıyoruz. Gazeteler, internet siteleri ve televizyonlarda yer alan birçok metin ben ve benim gibi insanlar tarafından hazırlanıp servis ediliyor. İşin ekran önü tarafı ise çok daha farklı. Ajans muhabiri olarak çalıştığınızda özellikle derbiler ve milli maçlarda televizyon kanallarına canlı bağlanıp gereken değerlendirmelerde bulunuyorsunuz. Tabi bir kanal muhabiri kadar sık değilsiniz ancak az da olsa böyle imkanlarınız da var. Her ikisinde de yer almak gayet güzel.
Genelde muhabirin görevli olduğu takımı tuttuğu gibi bir söylenti var. Bu tarz söylemler doğru mu?
Açıkçası bu tarz söylemler doğru değil. Sektör içerisinde X bir takımın muhabiri olan kişi, X takımın ezeli rakibi olan Y takımının taraftarı olabiliyor. Bu durumda çok fazlasıyla var spor medyasında. Tuttuğu takım ne olursa olsun işini profesyonel yapan insanlar hepsi. Kendi adıma konuşmam gerekirse ben taraftarı olduğum takımın muhabirliğini yapmaktayım. Ancak başka bir takım muhabirliği görevimde olsaydı bunu da aynı sorumluluk ve profesyonellikle yapardım.
Her ne kadar tecrübeli olsanızda teknik ekiple veya oyuncularla iletişime geçerken heyecanlanıyor musunuz?
Mesleğe ilk başladığım 2, 3 ayda bu tarz heyecanlarım olmuştu. Keza maça gittiğimde de heyecanım vardı. Ancak bir süre sonra tüm bu heyecanınız geçiyor. Derbi mücadelesini izlemek bile sizi heyecanlandırmadığı noktaya geliyorsunuz. Sadece çok büyük bir futbolcu veya teknik direktör ilk geldiğinde sizi heyecanlandırabiliyor ama o da çok kısa sürüyor. Bende işin heyecan kısmı, yaptığım işin çoğu yerde kullanılması sonucu oluşuyor.
Futbol özelinde ülkenin iyi bir oyun ortaya koyamadığını görüyoruz fakat medyanın da her gün eleştirildiği bir ortamdayız. Spor medyasının genel olarak eleştirilmesindeki temel sebep veya sebepler neler?
Medyanın eleştirilmesinin birçok sebebi var. Sektörde 10 kişi doğru yapıp, 1 kişi yanlış yaparsa maalesef herkes eleştiri oklarının hedefi oluyor. Ya da o 1 kişinin yanlış yaptığı hareket taraftarlar tarafından doğru olarak algılanıp, ‘Siz niye böyle yapmıyorsunuz’ şeklinde yargılanmaya başlıyorsunuz. Spor medyası içerisinde en büyük sıkıntı şu, 10 tane yalan haber veriyorsunuz, bunların yalan olduğu ortaya çıkıyor ve bir süre sonra yaptığınız tek doğru haberle bir anda kral ilan ediliyorsunuz. Bütün bunların sonucunda ise iyi ve kötü ayırt edilemiyor.
Ek olarak medyanın eleştirilmesi durumu aslında haber kaynaklarınızın veya çalıştığınız kulübün size ne kadar bilgi verdiğiyle alakalı bir şey. Bazen yanlış yönlendirilmeler ya da tamamen kapalı kutu olan ortamda hiç güvenmediğiniz durumlara inanmak zorunda kalabiliyorsunuz. Şahsen benim böyle bir durumum olmadı. Ajans çalışanı olduğunuzdan dolayı yüzde yüz emin olmadan bir şeyi yazamazsınız. Çünkü haber sizden çıkarsa direkt doğru olarak tüm kaynaklarda paylaşılır bu da sizin güvenilirliğinizi sarsar. O yüzden ben yaptığım haberlerle değil de, birilerini eleştirdiğim için eleştiriliyorum (:
Sevgili Ozan Koşar ile sizler için bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!
Comentarios