Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere NBA basketbolunda oyun kurucuların nasıl ve ne yöne doğru evrildiğini, bu evrimin oyunun değişmesinde nasıl bir etkisi olduğunu konuşacağız ya da ben yazacağım siz de umarım okursunuz… Hazırsanız başlayalım…
Öncelikle neden bu konuyu seçtiğimden başlamak istiyorum. Uzun zamandır basketbol izleyicisiyim, gerçi diğer sporları da uzun zamandır izliyorum orası ayrı bir konu ama neyse. Bu da yaklaşık 15 seneye tekabül ediyor. Bu seneler de kendi çapımda oyunun değişimi ve oyuncuların -ki özellikle oyun kurucular ve pivotlar giriyor buna- değiştiğini gözlemlememe neden oldu. Sadece NBA basketbolunu ele almamın sebebi de şu; Avrupa basketbolunu da 2010’ların başlarından beri takip ediyorum -Fenerbahçe özelinde- ancak son 2-3 senedir pek takip edemediğim için o konuda yorum yapmamın ya da bu şekilde tespit yapmaya kendimi yeterli göremedim.
2010’lu yılların başlarında NBA basketbolunda daha çok topu yere vuran, takımı sete oturtan, arkadaşlarına bakan oyun kurucuları vardı ve bu oyuncu grubunun son zamanları denilebilecek durumlardaydı. Buna örnek olarak; Chris Paul, Steve Nash, Jason Kidd, John Wall, Kyle Lowry, Russell Westbrook verilebilir. Aslında Westbrook örneği verirken biraz zorlandım ancak, Oklahoma City’de Kevin Durant ile oynadığı zamanların hatrına aldım denilebilir. Bu grup için şunu diyebilirim; son ana kadar diğer oyuncuları topla buluşturmaya çalışır ancak son ana kadar bir şey çıkmazsa o vakit kendileri inisiyatif alarak topu kullanırlardı.
Yukarıda verdiğim oyuncu grubundaki oyuncuları tek tek de inceleyebiliriz. Mesela Chris Paul’e bakıldığında New Orleans Hornets (Pelicans) zamanlarından itibaren takımı oynatmaya çalışan ve kritik yerlerde sorumluluk alan bir oyun kurucuydu. Halen de öyle. Hatta bu yüzden de lakabı “ The Point God “ olmuştu. Steve Nash’in oyun kurucu özelliğiyle Phoenix Suns takımı defalarca Play-Off oynadı ve burada back to back MVP ödülü kazandı (ne kadar hakkı olduğunu sabaha kadar tartışırız). Jason Kidd zaten Dallas Mavericks ile şampiyonluğa uzandı ki o şampiyonluk bence, 2004 Detroit ile birlikte oldukça değerlidir. Jason Kidd o takımın top yönlendiricisiydi. John Wall bu grupta olan oyunculardan en Derrick Rose’u andıran oyuncudur bana. Washington Wizards’da oynarken Bradley Beal ile birlikte Doğu Konferansı’nın zorlu ekiplerinden birinin top yönlendiricisiydi. Kyle Lowry yıllarca Toronto Raptors forması giydi ve kazanılan NBA şampiyonluğunda yadsınamaz bir etkisi vardı. O sezonki üçüncü skorer olmakla beraber takımın yönlendiricisi olan oyuncuydu. Son olarak da bu grupta olması tartışmalı olan Russell Westbrook’a değinelim. Tarihte triple – double ortalaması ile sezon tamamlayan ikinci oyuncu demem yeterli olacaktır. Onun dışında Kevin Durant, Paul George, Kawhi Leonard ile oynadı ve bu takımların skorer oyuncusundan ziyade yönlendiricisi konumundaydı.
Bu oyuncuları örnek verdiğim topu yere vuran, takımı sete oturtan oyun kurucular daha ön plandayken pota altında şimdiki gibi pasör ya da şutör uzunlardan ziyade; post oyunu oynayan ve pota altında sert oyuncular modaydı. O zamanlar Dwight Howard, Marcin Gortat, Brook Lopez (şut atmadan önceki hali), Robin Lopez, Tyson Chandler gibi oyuncular aranan pivot olurken şu anda başını Nikola Jokic’in çektiği point – center’lar daha ön plana çıkmaya başladı ki Alperen Şengün de bu gruba giriyor. Bu oyuncular pota altında sert oyundan ziyade tepeden oyun kurarlar ki bunu önceden oyun kurucu kısalar yapardı. O sırada takım arkadaşları da topsuz perdeler yardımıyla cut ederek boş pozisyon bulur ve uzunların paslarıyla bu pozisyonları bitirirler. Bununla beraber oyun kurma işini uzunlar üstlendiği için kısa oyuncular da git gide daha fazla skorer olmaya başladı. Hali hazırdaki NBA takımlarında olan kısaların daha fazla skorer olmasındaki ana sebep de bu bana kalırsa.
Shai Gilgeous – Alexander, Luka Doncic, Jamal Murray ve bu sistemin mimarı olan Golden State’in oyun kurucusu Stephen Curry bu durumun içinde olan oyuncular. SGA, OKC’ye gelirken gelecek vaat eden All-Star potansiyelli bir oyuncuyken her sene inanılmaz gelişerek bunun da üstüne çıkarak hali hazırda bir süperstar haline geldi. Bunun ana sebebi de OKC’nin oyunundaki pivotların buna yatkın olmasıydı. Luka Doncic ise Avrupa’dan giderken zaten bu tarz bir oyuncuydu aslında Doncic için skorer oyun kurucu demek haksızlık olabilir ben ona komple oyun kurucu demeyi tercih ediyorum çünkü oyunun içinde yapılabilecek ne varsa hepsini fazlasıyla yapıyor. Jamal Murray’nin bu tarz bir skorer oyun kurucu olmasında ise şu anlık türünün tek örneği olan Nikola Jokic’in yadsınamaz bir payı var. Çünkü oyun kurulumunu Jokic daha fazla üstleniyor ve Jamal Murray bu konuda daha rahat olduğu için skorer tarafını daha rahat geliştirdi ve maç içerisinde de bu yönünü daha çok gösterebiliyor. Stephen Curry’i anlatmama gerek yok diye düşünüyorum ancak şunu söylemeliyim ki bu oyun tarzını lige getiren ilk takım Golden State Warriors diyebiliriz. Çünkü 2015 NBA Finalleri’nde Cleveland karşısında kısa beş ile oynarken Draymond Green hem pivot oynuyordu hem de hücumda alan açarak Curry için hem içerisini hem de perdelerle önünü boşa çıkarabiliyordu. Curry de bununla beraber zaten skorer bir oyuncuyken daha fazla skorer tarafını sergileyebildi.
Uzun bir yazı olduğunun farkındayım ancak bu konuyu kısa bir şekilde anlatamazdım. Bana kalırsa bu konu hakkında tez yazılabilir çünkü NBA basketbolunda bu durum direkt oyunun değişmesine neden oldu. Zamanında Michael Jordan’ın, Magic Johnson’ın oyunu değiştirdiği gibi bu sefer de Stephen Curry oyunu değiştirmiş oldu. Bununla birlikte sadece Stephen Curry değil, Nikola Jokic’de henüz kariyerinin ortalarında iken oyunu değiştirmiş oldu çünkü özellikle onunla birlikte pivotlar daha fazla dışarıya açılmaya başladı. Bu güzide yazıyı burada bitirmeliyim ancak dediğim gibi; daha detaylı yazılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Umarım ileride bu konu hakkında tez yazılır.
Buraya kadar geldiyseniz hepinize çok teşekkür ediyorum. Bizimle kalmaya devam edin, sağlıkla kalın, Linesman’le kalın.
コメント