1987 yılında Milan’ın teknik direktörlük pozisyonuna getirildiğinde, “Jokey olmak için öncesinde at olmak gerekmez.” sözleriyle döneminin çok ötesinde bir futbol aklı olduğunu o günden belli etmişti Arrigo Sacchi.
Sacchi, 1946 yılında İtalya’nın Revanna ilinde dünyaya geldi. Birçok futbolsever gibi onun da futbola olan aşkı, henüz küçük yaşlarda başlamıştı. Futbolculuk kariyerinin büyük bir kısmını, yaşadığı bölgenin yerel kulüplerinden olan Fusigano Calcio’da geçirdi ancak bu tutkusunu, amatör seviyeden öteye taşıyamadı. Sacchi, bu süre zarfında babasının fabrikasında ayakkabı satıcısı olarak çalıştı. 26 yaşına geldiğinde futbolda bir üst seviyeye geçmek için Baracca Calcio kulübüne transfer oldu, ancak oyuncu olarak değil. Böylece Sacchi’nin futbolculuk kariyeri sona ermiş, antrenörlük kariyeri oldukça erken bir yaşta başlamış oldu. Sacchi, küçüklüğünden beri futbolun taktiksel tarafıyla ilgilenen ve kafa yoran biriydi. 1950’li yıllara damga vuran efsane Real Madrid takımının maçlarını sıklıkla takip etmeye çalışırdı.
Rinuls Michels’in yönetiminde “Total Futbol” akımını ortaya atan 1970’lerin Hollanda Milli Takımı, Sacchi için bir aydınlanmaydı. İtalyan antrenör, İtalya’daki “Catenaccio” anlayışının aksine aynı Rinus Michels’in takımı gibi futbolun hücum tarafıyla ilgileniyordu. Sacchi, Baracca Calcio takımında bir süre görev aldıktan sonra Bellaira takımında antrenörlük kariyerine devam etti. Basamakları hızla tırmanan Sacchi, takvimler 1979 yılını gösterdiğinde Serie B’de mücadele eden Cesena’ya akademi antrenörü pozisyonuna getirildi. Sacchi, bu esnada babasının fabrikasında yönetici olarak çalışmaya devam ediyordu fakat Cesena, ona teklif yaptığında bir karar vermesi gerekiyordu: Ayakkabı sektörü ya da futbol. Sacchi, hayallerinin peşinden koşmaya kararlıydı ve futbolu seçti. Bir süre sonra Sacchi, Serie C1 ekiplerinden Rimini’nin teknik direktörü oldu ve o sezon, ligi kazanmaya çok yaklaştı. Tüm bu gösterdikleri, İtalya’nın köklü kulüplerinden Fiorentina’da genç takım antrenörü olması için yeterli olmuştu. Sacchi, Fiorentina’da geçirdiği kısa sürenin ardından Parma’nın teknik direktörü oldu. Orada oynattığı inanılmaz yoğunluktaki ve tempodaki futbol, Milan’ın sahibi Silvio Berlusconi’yi bir hayli etkilemişti.
Arrigo Sacchi, 1987 yılında Milan’ın teknik direktörlük pozisyonuna getirildi. Artık İtalyan futbolunun en üst seviyesine gelmişti. Milan, Sacchi döneminin öncesinde başarısız bir dönemden geçiyordu. Son 20 yılda Serie A’yı yalnızca 1 kez kazanma başarısı gösterebilmişlerdi. Takım kadrosu kaliteliydi ancak istenilen performansın altında kalmışlardı. Sachhi’nin ilk yaptığı şey ise bu yetenekli oyuncu grubunu, motive etmek oldu. Milan ile çıktığı ilk antrenmanda, “Ben Fusigano’dan gelmiş olabilirim ama siz bugüne kadar ne kazandınız?” sözlerini söylemişti. Milan’ın başındaki ilk sezonunda son 20 yılda 1 kez kazanılan Serie A’yı, kulübün müzesine götürmeyi başarmıştı. Üstüne üstlük 2 Avrupa Kupası (dönemin Şampiyonlar Ligi) kazanma başarısı da göstermişti. Sacchi, kazandığı kupaların yanı sıra İtalyan futbolunun seyirini değiştirmişti. Onun önceliği, izleyenlerin oynanan futboldan zevk almasıydı. “Eğer tarihe geçmek istiyorsanız, yalnızca kazanmak yeterli değildir; aynı zamanda izleyicileri eğlendirmelisiniz.” sözleri de İtalyan teknik adama ait.
Arrigo Sacchi, oldukça başarılı geçen dönemin ardından 1991 yılında Milan’dan ayrıldı ve İtalya Milli Takımı’nda görev almaya başladı. 1994 Dünya Kupası’nda ülkesini, finale kadar çıkarmayı başardı ancak finalde Brezilya’ya penaltı atışlarında mağlup oldu. Sacchi’nin performansı, İtalya Futbol Federasyonu’nu memnun etmemiş olacak ki Euro 96’nın elemelerinin oynandığı dönemde Sacchi ile yollar ayrıldı. Milli Takım tecrübesinden sonra tekrardan eski takımı Milan’a dönen Sacchi, ilk döneminde gösterdiği başarıları tekrarlayamadı. İtalyan teknik adam, 2001 yılında rotasını İspanya’ya çevirdi ve Atletico Madrid ancak orada da pek uzun kalamadı ve üst seviyeye çıkmasını sağlayan kulüp olan Parma’ya geri döndü. O dönem yaşadığı hastalıklar, Sacchi’nin teknik direktörlüğü bırakmasını ve yönetici rolünde kariyerine devam etmesine sebep olmuştu.
Arrigo Sacchi’nin Felsefesi ve Taktikleri
Arrigo Sacchi’nin oyunu yüksek tempoya ve yoğunluğa dayanıyordu. Savunmanın en ileriden başladığını düşünen İtalyan hoca, 4-4-2 dizilişini kullanıyor ve rakibin geriden oyun kurulumunda forvet ikilisi ile rakip stoperlerle 2v2 eşleşerek oyun kurulumunu engellemeye çalışıyordu. Aynı zamanda Sacchi’nin takımları, yüksek yoğunlukla pres yapıyordu. Topsuz oyunda kompakt pozisyon alıyor, takım boyunu kısa tutarak, rakibi dar alana hapsetmeyi ve orada topu geri kazanmayı hedefliyordu. Yapılan pres, alan savunması odaklıydı; çift forvetin oluşturduğu ilk hatın kırılması durumunda dörtlü ikinci hat devreye giriyor ve orta blok presine geçiş yapıyorlardı. Aynı zamanda pres esansında bekleri merkeze, orta sahaları ise ileri gönderiyor; böylece merkezi tamamen kapatıp, rakibi kanatlara yönlendiriyordu. Karşılama planındaki öncelik, rakibin pas opsiyonlarını ve pas açılarını kapatmak; yani alan odaklı pres yapmaktı.
Geriden oyun kurulumunda stoperlerin ve orta sahaların rolü kritikti. Stoperler, rakibin baskı yapması için bir çeşit tuzak uyguluyordu, bu esnada çift pivottaki oyuncular derine gelerek stoperlere yaklaşıyor, rakibi üstüne çekiyordu. Orta sahaların defans hattına yaklaşmasıyla dörtlüye dönen hücum hattı, bloklar arasındaki mesafeyi arttırıyor ve rakip baskısından çıkılarak geçiş yapılmasına olanak sağlıyordu. Eğer rakipleri pres yapıyorsa, sol bek Maldini ya da stoper Baresi uzun topa başvuruyor, direkt oyun anlayışını benimsemelerine sebep oluyordu. Bu şekilde rakibin baskısını da tehlikeli bölgelerde top kaybı yapmadan kırmış oluyorlardı.
Toplu oyunda rakip yarı sahaya yerleşildiğinde kanat oyuncuları, içeri doğru giriyor ve iç koridorlara diyagonal koşular atıyordu. Böylece çizgilerde bek oyuncularına geniş bir alan açmış, rakip bek oyuncusunu da kendisiyle birlikte içeri sokmuş oluyorlardı. 3. bölgeye yerleşildiğinde ise savunma hattı oldukça ileride kuruluyor, kanat ve beklerin aksiyonlarıyla 2-2-6 dizilişine geçiş yapılıyordu.
Belki çok uzun, başarılarla geçen bir kariyeri olmadı ancak Arrigo Sacchi, günümüzde yani 40 yıl sonra bile futbolu etkilemeye, yeni nesil teknik direktörlere ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Günümüzde özellikle “Alman okulu” ile özdeşleşen pres oyunu Rinus Michels ile ortaya çıkmış, Arrigo Sacchi ile gelişmişti ve günümüzdeki son halini almıştı. Catenaccio gibi son derece defansif bir oyuncunu trend olduğu ülkede yüksekte kurulan savunma hattıyla pres oyunu oynatması, Sacchi’nin döneminin ne kadar ilerisinde bir futbol aklı olduğunu gösteriyordu.
Comments