Manchester United ile Aston Villa, Avustralya'da düzenlenen sezon öncesi kampı kapsamındaki hazırlık maçında karşı karşıya geldi. Erik Ten Hag-Steven Gerrard karşılaşmasında, maçın dikkat çeken taktiksel detaylarına göz atacağız.
Steven Gerrard’ın, Aston Villa teknik direktörü olduğundan beri tercih ettiği 4-3-1-2 ya da bilinen adıyla 4-4-2 baklava; merkezde bolca oyuncunun bulunduğu, asıl amacın rakibe merkezde sayısal üstünlük sağlamak olan ve beklerin genişliği kattığı bir diziliş. Aston Villa, rakibi karşılarken merkezdeki beşli bloğu ile Manchester United’ın geriden oyun kurulumunda, Fred’i kullanmamasını sağladı ve kanatlara doğru yönlendirmeyi yaptı.
Manchester United, Liverpool ve Crystal Palace maçlarında bir bekini çizgiye basan klasik bek rolünde kullanırken, diğer bekini ise sahte bek olarak kullanıyordu. Fakat Aston Villa maçında, hem Luke Shaw hem de Diogo Dalot çizgiye bastı ve oyunu genişletti. Tabii ki bu bilinçli yapılmış bir hareket. Sebebi ise Aston Villa’nın 4-3-1-2 dizilişini kullanması. Rakibi genişletmek/açmak için bekler, önceki maçlara kıyasla çok daha geniş bir alanda oynadılar.
Aston Villa’nın rakibi karşılama planına bir başka örnek. Santrforlar Watkins ve Ings, stoperlere 2v2 baskı yapıyor. Coutinho ise Fred ile 1v1 oynuyor. Bu şekilde merkezi kapatıp, Manchester United’ı kenarlara doğru yönlendiriyorlar.
Aston Villa’nın yapısının bir diğer dezavantajı ise rakip takımın, bek-sol iç orta saha-sol kanat üçlüsü ile 3v2 sayısal üstünlük sağlayabilmesi. Bu iki karede de görebileceğiniz üzere Manchester United’da Luke Shaw topu alıyor, bu sırada Marcus Rashford içeri doğru kayıyor ve sol kenarda büyük bir boşluk oluşuyor. Shaw’un attığı uzun topu Rashford indirirken, Bruno ise o bölgeye doğru koşu yapıyor. Bu maç içerisinde birçok kez uygulanan, muhtemelen planlanmış bir set. Shaw-Bruno-Rashford üçlüsü, Matty Cash ve John McGinn’e 3v2 sayısal üstünlük sağlamış oldu. Bruno’nun bu maçta oynadığı rolü, Manchester City’de Kevin De Bruyne’nin sağ içte oynadığı role benzetebiliriz.
Bir başka pozisyonda Dalot’un pasında Martial, hatlar arasında topla buluşuyor.
Pası Martial’den alan Bruno Fernandes, Rashford’a pas atacağı esnada; Luke Shaw koşu göstermeye başlıyor.
Pozisyonun devamında bindirmesini tamamlayan ve ceza sahası içine kadar giren Shaw, arka direkteki Sancho’ya pasını aktarıyor.
Sancho’ya ise yalnızca bitirmek kalıyor. Martial’in derine gelmesi ve hatlar arasında topla buluşması, Shaw’un 30 metrelik bindirmesi, Sancho’nun rakip savunma oyuncusundan kurtulup demarke duruma geçmesi ve bitirişi… Erik Ten Hag’ın öğrencilerinden kusursuz bir hücum seti.
Maç içerisinde bir çok sekansta demarke kalan Luke Shaw, yine geriden oyun
kurulumunu yönlendiriyor. Bu esnada Aston Villa orta sahasında sağ içte oynayan McGinn’in iki opsiyonu var: Shaw’a gitmek ve arkasındaki Bruno Fernandes’e geniş bir alan bırakmak ya da Bruno’ya gidip, Shaw’a ilerlemesi için alan ve zaman vermek.
Pozisyonun devamında McGinn, Shaw’a baskı yapmayı tercih ediyor ve arkasındaki Bruno’ya çok ciddi bir alan bırakıyor.
Steven Gerrard, kaymalar ve yapılan eşleşme hatalarını fark etmiş olacak ki 30. dakikadan itibaren Coutinho’yu, Shaw’dan sorumlu olması için görevlendirdi. Bu şekilde Aston Villa, rakibi karşılarken 4-3-3 dizilişine geçiş yaptı. Fakat Coutinho’nun, Shaw’a kayması ile birlikte maç başından beri Coutinho tarafından sıkı markaj yapılan Fred, demarke durumda kalmış ve hatlar arasında rahatlıkla topla buluşabilecek durumdaydı.
Coutinho, Shaw ile 1v1 oynarken, Fred yine demarke durumda. Brezilyalı, topu Maguire’dan alıyor ve attığı derinlemesine top ile Sancho’yu savunma arkasına kaçırmayı başarıyor. Pozisyon, Sancho’nun asistini Rashford’ın gole çevirmesiyle sonuçlanıyor ve Manchester United, Aston Villa karşısındaki farkı ikiye çıkarıyor.
Taktiksel mücadelenin yoğun olduğu maçı sizler için analiz etmeye çalıştık. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Comments