Herkese merhabalar! Beşiktaş hentbol takımının önemli isimlerinden sevgili Harun Hacıoğlu ile harika bir röportaj gerçekleştirdik. Değerli vaktini bize ayırdığı için Harun Bey'e şahsım ve Linesman ekibi adına çok teşekkür ediyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim!
Sizi tanımayanlar için kendinizden bahsedebilir misiniz?
Merhabalar ben Harun Hacıoğlu. 01.01.1998 tarihinde Ankara’da doğdum. İkiz kardeşim var, ismi Kerem. Liseyi Ankara’da bitirdikten sonra üniversite için İzmir’e gittim. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde lisansımı tamamladım. Bu süreçte birçok takım değiştirdim. İlk kez A takım ile müsabakaya 15 yaşında çıktım. Sonrasında 16 yaşında en değerli genç oyuncu ödülüne layık görüldüm. Göztepe Spor Kulübü’nde oynarken bir gol krallığı yaşadım. Dört senedir İstanbul’dayım, Beşiktaş’ta hentbol oynamaya devam ediyorum. 16 yaşında ilk kez A milli takıma davet edildim, 17 yaşında ise ilk kez A milli takım ile resmi maça çıktım. O zamandan beri aktif şekilde milli takıma katkı vermeye elimden geldiğince çalışıyorum. Müzikle ilgileniyorum. Çocukluğumdan beri gitar çalıyorum. Üniversitede kısa bir dönem davul eğitimi alıp daha sonra kendi kendimi geliştirme fırsatım oldu. Bir senedir de piyano eğitimi almaktayım, bu sene de devam edeceğim gibi duruyor.
İdol olarak benimsediğiniz bir sporcu var mı?
Hentbolcu olarak idol aldığım kişiler Timur Dibirob ve Uwe Gensheimer. Başka branşlardan ise Kobe ve LeBron gibi isimlerİ söyleyebilirim.
Gelecek yıllar ile ilgili hedefleriniz neler?
İlk etapta Avrupa Ligi'ne gidip kendimi orda kanıtlamak ve geliştirmek istiyorum. Sonrasında ise Şampiyonlar Ligi'nde oynamak hedefim. Milli takım bazında da olimpiyatlarda mücadele etmek diyebilirim.
Hentbol sporuna başlamak isteyen genç arkadaşlarımıza ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Hentbol yapması keyifli bir spor. Bol mücadele gerektiren ve sürekli rakip ile temas halinde olduğumuz bir branş. Eğer bu sporda iyi olmak istiyorlarsa diğer her şeyde olduğu gibi çalışmayı bırakmamaları gerekiyor. Pes etmeden devam etmeleri lazım.
Uzun yıllardır milli formayı terletiyorsunuz. Milli forma altında oynamak nasıl bir duygu?
Milli takımda oynamak onur verici bir duygu. Milli maçlarda tüm Türkiye’nin arkanızda olduğunu bilmek ve size inandıklarını hissetmek güven verici bir motivasyon oluyor. Yenildiğimizde bizimle üzülen, yendiğimizde bizimle birlikte salonda, ekran başlarında sevinen insanlar olması bizleri de çok mutlu ediyor. Milli takım duygusu bu yüzden bambaşka bir duygu.
Mevcut durumda Beşiktaş’ta mücadele ediyorsunuz. Nasıl bir ortamınız var? Takım içerisinden ufak bilgiler alabilir miyiz?
Çok güzel ve keyifli bir aile ortamına sahibiz Beşiktaş’ta. Başkanımız Mesut Çebi’nin her zaman yanımızda olduğunu, bizler için her yerde mücadele verdiğini biliyoruz. Şu dönemde çok yoğun ama keyifli idmanlar yapıyoruz. Takım içerisindeki uyumumuz bence gayet güzel. Birbirini seven ve arkasını kollayan bir takıma sahibiz her anlamda. Bu yüzden Beşiktaş’ta olmak çok güzel ve özel bir duygu.
Sanatla çok haşır neşir olduğunuzu biliyoruz. Bu ilginiz nasıl gelişti?
Sanata ilgim yurt dışında yaptığım müze gezilerinde başladı. Özellikle Floransa bu konuda milat oldu diyebilirim benim için. Oradaki eserlerin ayrıntılarını, sanatçının durumunu hayatını öğrenmeye başladıkça araştırmalarım da artmaya başladı. Bu konuda daha çok yeniyim ve ilerlemem gerekiyor, ama bu konuyu öğrenmek hoşuma gidiyor. Özellikle resimlerin içerisinde kullanılan mitolojik ögeleri bilmek, anlamaya çalışmak beni biraz daha sanatın içerisine çekiyor diyebilirim.
Hentbolun zorlu tarafları sizce neler? Futbolu, basketbolu belki biraz tahmin edebiliriz ama hentbolun zorluklarını işin ustasından öğrenelim.
Ailenden, sevdiklerinden ve arkadaşlarından diğer sporlarda da olduğu gibi genç yaşta uzaklaşabiliyorsun. Ama içine girdiğin takım ve ortam senin ailen oluyor. Spesifik olarak hentbolun zor yani ise mücadele ve yüksek efor diyebilirim. Sürekli olarak rakip ile temas halinde olduğumuz için sakatlıklara çok daha müsait bir atmosfer ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum hentbolun zor ama bir o kadar da keyifli bir yanı.
Hentbol haricinde sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz bir spor dalı var mı?
Çoğu spor dalına ilgi duyuyorum. Voleybol, NBA, Formula 1'i aktif olarak takip etmeye çalışıyorum. Haricinde televizyonda herhangi bir spor müsabakası görürsem izlerim. Spor yapmaktan da, izlemekten de keyif alıyorum.
Kariyeriniz içerisinde en mutlu olduğunuz an veya anlar hangileri?
Beşiktaş’ta yaşadığım ilk şampiyonluk en mutlu olduğum anlardan biriydi. Kupayla birlikte babam ben ve kardeşim fotoğraf çekilmiştik en sevdiğim fotoğraflardan biridir bu da. Çünkü babam yıllarca bizim antrenörlüğümüzü yaptı. Kendisi de eski hentbolcu ve kardeşimle birlikte beni altyapılardan üst yapılara kadar yetiştirdi. Bu mutluluğu birlikte paylaşmak çok güzeldi. Aynı zamanda annem de eski bir hentbolcudur kısacası biz bir hentbol ailesiyiz diyebilirim.
Kariyeriniz içerisinde zorlandığınız an veya anlar hangileri?
Her sporcunun olduğu gibi benim de yıl içerisinde düştüğüm zamanlar oluyor. Mental anlamda ve performans anlamında zor zamanlar yaşadığım oluyor. Bazen ayrı ayrı zamanlarda, bazense aynı zamanlarda ikisi de kendini gösterebiliyor. Bu gibi zamanlar benim için çok zorlayıcı oluyor ama en kısa sürede üstesinden gelmem de gerekiyor çünkü hayat ve spor asla durmuyor. Sürekli devam etmek ve mücadele içerisinde kalmak önemli olan. Pes etmeden çalışmaya ve mücadele vermeye devam ettikçe bu zor zamanlar beni geliştiren bir sınavdan öteye geçmiyor.
Sevgili Harun Hacıoğlu ile sizler için güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Umarım beğenmişsinizdir. Eğer beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz. Önerilerinizi de yorum kısmına bekliyoruz. Linesman'le kalın!
Comments