Joker, süper kahramanlar aleminde güçlü ve anti-kahraman özellikleriyle ön plana çıktı. İskambil oyunlarında ise joker kartını eline alan oyuncu, birçok konuda kendini özgür hisseder, aynı zamanda hamleleri daha alternatifli bir şekilde yapabilir. Çünkü oyuncu, elinde her durumun yerini gören bir karta dayanır. Futbolda da son yıllarda iyiden iyiye yayıldı “joker” kavramı. Geçmişte her futbolcunun mevkisi, keskin çizgilerle ayrılır ve bunun dışına pek çıkılmazdı. Bugünlerde ise birçok mevkiyi aynı anda oynayan oyuncular, çok daha değerli bir konuma geldi. Teknik adamlar, bu görevi gören oyuncularla birlikte saha içerisinde istediği varyasyonu deneyebilir. Joker futbolcular, olası bir kırmızı kart durumunda takımın başvuracağı ilk isimdir. Takımın büyük yıldızları kadar ön planda olmazlar belki ama onların değeri yokluğunda daha iyi anlaşılır. Biz de bugün Süper Lig’deki büyük takımlarda bu sezon ön plana çıkan joker oyunculardan yola çıkarak, son yıllarda göze çarpan “görev adamlarını” listeledik. İşte futbolun İsviçre çakıları…
David Alaba
Real Madrid savunmasının bel kemiği olan Alaba, kariyerinin ilk yıllarına baktığımızda çok yönlülüğün kitabını yazmıştı. Bayern Münih kariyerine orta saha olarak başlayan David, 12-13 sezonundan itibaren 2 yıl boyunca sol bek mevkisinde şans buldu. Ancak Alaba; hızı, muazzam tekniği ve duran top kullanma becerisiyle birlikte hücum hattında da ziyadesiyle faydalanılabilecek bir oyuncuydu. Bunun farkında olan Pep, Bayern’in başında geçirdiği ikinci sezonda Alaba’yı 11 maç stoper, 7 maç orta saha, 5 maç ön libero ve 6 maç sol bek oynattı. O sezonun sonunda düzenlenen EURO 2016’da Avusturya Milli Takımı formasıyla 10 numara oynayan Alaba, jokerliğe yeni bir boyut getirdi. O tarihten itibaren Bayern Münih’te sol bek ve stoper olarak değerlendirilen yıldız isim, son sezonunda 12 maç boyunca merkez orta saha oynayarak Real Madrid’e imza attı. Madrid’e attığı imza için orta saha oynama garantisi verildiği iddia edilse de bu hiç yaşanmadı. İspanyol ekibinde stoper mevkisine abone olan Alaba, transfer olduğu günden itibaren milli formayla da stoper olarak değerlendirildi. Kariyerinde toplamda 623 maç oynayan Alaba; 261 maç sol bek, 205 maç stoper, 27 maç ön libero, 52 maç merkez orta saha, 24 maç sol kanat, 6 maç sağ kanat oynadı. Milli formayla ise 105 maça çıkan David, genellikle orta saha ve stoper mevkisinde değerlendirildi.
Marcos Llorente
Real Madrid altyapısında yetişen Llorente, aynı Hakimi, Odegaard ve Fabinho gibi eflatun-beyazlı takımda değerlendirilmeyip Avrupa takımlarının huzuruna sunuldu. 2019 yılına kadar Real Madrid formasıyla çıktığı kısıtlı sayıda mücadelede ön libero oynayan Marcos, o sezon transfer olduğu Atletico Madrid’le birlikte joker kimliğini ortaya çıkardı. Simeone’nin zaman zaman üçlü, zaman zaman dörtlü sistem kullandığı oyun kimliğinde ön plana çıkan çok yönlü isim Marcos Llorente olmuştu. Öncelikle bir orta saha oyuncusuna göre çok hızlı bir oyuncuydu Llorente. Savunma ve hücum departmanlarındaki yeteneklerini de ortalamanın üstünde tutan yıldız isim, bu sayede Simeone’nin takımında bütün mevkilerde değerlendirildi. Bu sezon oynanan Las Palmas maçına santrafor mevkisinde başlayan Llorente, 2 gol atarak ne kadar uyumlu bir oyuncu olduğunu ispatladı. Kariyerinde 337 maça çıkan İspanyol oyuncu; 6 maçta stoper, 12 maçta sağ bek, 106 maçta ön libero, 89 maçta merkez orta saha, 18 maçta 10 numara, 20 maçta sahte 9, 74 maçta sağ kanat ve 2 maçta santrafor oynadı. Llorente 18 kez giydiği İspanya formasıyla ise daha çok orta saha ve sağ kanat olarak değerlendirildi.
Alex Oxlade-Chamberlain
Yıllarca Premier Lig’in önemli oyuncularından biri olan Alex, altyapısında yetiştiği Arsenal’ın kadrosuna katıldığı ilk sezondan itibaren joker olduğunu gösterdi. O dönemlerde wonderkid olarak gösterilen Chamberlain, oyuna sonradan girdiği maçlarda farklı mevkilerde değerlendirildi. Arsene Wenger’in elini çok rahatlatıyordu. Düzenli olarak takımın ilk 11 oyuncusu olduğu 15-16 sezonunda 3 maçta sol kanat, 22 maçta sağ kanat, 2 maçta merkez orta saha ve 5 maçta 10 numara oynayarak, ligin değerli oyuncuları arasına girdi. Liverpool’a transfer olduğu 17-18 sezonuna kadar aynı şekilde devam eden Alex, Kırmızılar’da Jurgen Klopp’un en çok kullandığı rotasyon oyuncularından biri oldu. Liverpool’un muhteşem yeniden yapılanma sürecinde kritik bir rol alan Alex, o sezon 14 maç sağ kanat, 17 maç merkez orta saha, 4 maç 10 numara ve 7 maçta sol kanat olarak kullanıldı. Sakat olmadığı her an Klopp’un en çok kullandığı oyunculardan biri olan Alex, Beşiktaş’a transfer olduğu bu sezona kadar hep farklı mevkilerde değerlendirildi. Chamberlain, siyah-beyazlı formayla ise daha çok merkez orta saha olarak kullanıldı. Kariyerinde 415 mücadeleye çıkan İngiliz yıldız; 134 maçta sağ kanat, 62 maçta sol kanat, 2 maçta ön libero, 4 maçta sağ bek, 112 maçta merkez orta saha, 23 maçta 10 numara ve sayarken yoruldum 2 maçta forvet oynadı. İngiliz formasını 35 kez terleten Alex, bu maçlarda daha çok merkez orta saha olarak değerlendirildi.
Kevin Prince Boateng
Yolu Beşiktaş’tan geçmiş başka bir oyuncuyla devam ediyoruz. Tabii, Boateng’in her yerden yolu geçti. Toplam 14 takımda oynadı. Ganalı futbolcu, tıpkı oynadığı takımlarda olduğu gibi görev aldığı mevkilerde de farklılığı tercih etti. Kariyerinde en istikrarlı şekilde forma giydiği Milan’da daha çok merkez orta saha olmak üzere, sağ kanat, on numara ve forvet mevkilerinde oynadı. Schalke ve sonrasında transfer olduğu Las Palmas formasıyla sol açık ile forvet pozisyonlarını benimseyen Prince, Frankfurt formasıyla oynadığı 2017-18 sezonunda çığır açtı. O sezon 36 maça çıkan Ganalı; 3 maç forvet, 1 maç sol kanat, 3 maç sahte 9, 6 maç ön libero, 20 maç merkez orta saha ve 3 maç ön libero oynadı. 19-20 sezonunun ikinci yarısında katıldığı Beşiktaş’ta daha çok merkez orta saha ve on numara oynayan Kevin, o yılın ilk yarısında formasını giydiği Fiorentina’da toplamda 10 maç santrafor oynamıştı. İbrahim Tatlıses’in Deli gibi Severim şarkısıyla hala hatırlanan Kevin, kariyeri boyunca çıktığı 526 maçın; 9’unda ön libero, 89’unda merkez orta saha, 140’ında 10 numara, 65’inde sağ kanat, 33’ünde sol kanat, 11’inde sahte 9 ve 52’sinde forvet oynadı.
Julian Brandt
Diğerlerine göre nispeten daha genç bir oyuncuyla devam ediyoruz. Wolfsburg altyapısından Leverkusen’e transfer olan Brandt, 19 yaşında şans bulmaya başladı. Julian, belli bir kalıba sokulmayacak türden bir oyuncu. İki ayağını da etkili bir şekilde kullanması, hızlı bir oyuncu olmamasına rağmen üst düzey çalım yeteneği ve pas vizyonuyla birlikte hücum hattının her bölgesinde kullanılabilecek Joker bir oyuncu oldu. Kırmızı formayla düzenli olarak oynamaya başladığı 2015-16 sezonunda 24 maç sol kanat, 8 maç sağ kanat, 5 maç 10 numara ve 4 maç sahte 9 olarak şans buldu. Julian, Dortmund’a transfer olduğu 2019 yılına kadar Leverkusen formasıyla başka mevkide forma giymemişti. Ancak Dortmund’da özellikle süratinin hızlı bir şekilde aşağı doğru inmesiyle birlikte merkez orta sahada sıkça şans buldu. O sezon Leverkusen’deki mevkilerinin yanına bir forveti ekleyen Brandt, ne kadar özel bir kumaş olduğunu kanıtladı. Bugüne kadar çıktığı 484 maçta; 33 kez merkez orta saha, 162 kez sol kanat, 93 kez sağ kanat, 145 kez 10 numara, 8 kez sahte 9 ve 5 kez santrafor oynayan Julian, 47 kez sırtına geçirdiği Almanya formasıyla sol kanat ve on numara olarak değerlendirildi.
Ferdi Kadıoğlu
Ferdi’yi ilk izlediğimiz 2019-2020 sezonunda biri bize, “Bu çocuk bir gün savunmanın bir parçası olacak” dese, onun futbol bilgisini sorgulayabilirdik. Kadıoğlu, ilk kez oynadığı Hollanda ekibi Nijmegen’de 10 numara olarak değerlendiriliyordu. Fenerbahçe’deki ilk sezonunda ise zaman zaman sağ kanat, zaman zaman sol kanatta onu izledik. Ferdi, o günlerde çok süratli, bileklerine aşırı hakim ve topu sağ ayağına çektiğinde etkili şutlar çekebilen bir oyuncuydu. Fiziksel olarak görüntüsüyle birlikte onu bir hücum oyuncusu olarak kafada kodlamıştık. Ancak kimsenin akıl etmediğini Vitor Pereira, 2021-2022 sezonunda akıl etmişti. Kadıoğlu, Vitor döneminde önce üçlü savunmanın sol kenar beki, ardından yerine gelen İsmail Kartal ile birlikte tam anlamıyla bir sol beke dönüştü. Fiziksel defolarını da hızlı bir şekilde halleden Kadıoğlu’nun daha önce görmediğimiz bir özelliği daha karşımıza çıktı. Ferdi, savunmadan top çıkarma konusunda gerçekten çok soğukkanlı ve becerikliydi. Bu özellikleri, Jorge Jesus döneminde onu sağ bekte, yerine gelen İsmail Kartal yönetiminde ise onu tekrardan sol bekte izlememizi sağladı. Kadıoğlu, elbette bu sezonlar içerisinde hep aynı mevkide kalmadı. Jesus döneminde ihtiyaç olunan durumda sol bekte de, sol kanatta da formayı sırtına geçirdi. Zaten doğuştan gelen hücum özellikleri ondan hiçbir şekilde ayrılmamıştı. Ara sıra bu çıkışlarını bize izletmeyi de ihmal etmiyor. 24 yaşındaki yıldız, bugüne kadar çıktığı 273 maçta; 56 kez 10 numara, 55 kez sol bek, 63 kez sağ kanat, 43 kez sol kanat, 1 kez sahte 9, 1 kez ön libero, sayarken yoruldum 15 kez merkez orta saha oynadı. Bize izlettikleri bu kadardı. İzleteceklerini ise heyecanla bekliyoruz.
Barış Alper Yılmaz
Ferdi ekolünden devam edelim. Barış Alper, Galatasaray’a transfer olmadan önce formasını giydiği Keçiörengücü’nde hücum hattının iki kanadında da oynayabilen hızlı, patlayıcı bir kanat oyuncusu görünümündeydi. Sarı-kırmızılı takıma geldiği ilk sezonda da bundan farklı bir durum yaşanmamıştı. Galatasaray’ın şampiyonluğuyla sonuçlanan 2022-23 sezonunda ise Barış Alper’de bir şeylerin değiştiğini gözlemlemiştik. Fiziksel olarak ilk geldiği günden çok daha farklı bir durumda olan Yılmaz, santraforculuk becerilerini de daha üst seviyeye çıkartmıştı. Fenerbahçe’ye karşı Kadıköy’de oynanan maçta forvet oynayan Barış, o gün sarı-lacivertli takımın savunmasına ecel terleri döktürdü ve taraftarlara “forvet oynayabileceğinin” sinyalini vermişti. Milli formayla da özellikle Hırvatistan maçında bu mevkide oynayan Barış’ın tıpkı soyadaşı Burak Yılmaz gibi bir dönüşüme girmesini bekliyorduk. Fakat durum bambaşka bir boyut aldı. Galatasaray’ın sol bekinin sakatlıklar ve formsuzluklardan dolayı boş olduğu bir dönemde, Pendikspor maçının ikinci yarısında bu mevkiye geçen Barış Alper, Joker olduğunu ilk kez göstermişti. Sonraki süreçte sol bekte devam eden Barış, Sacha Boey’in ayrılığı sonrasında sağ bekte de kendisini gösterdi. Maç içerisinde kanat oyuncusu olarak başlasa da maç içerisinde görev kaydırımı olarak genellikle bek pozisyonuna gelen Barış, olağanüstü fiziksel becerisiyle bu görevin üstesinden gelmeyi başardı. Bu sezon daha neleri gösterir bilinmez, fakat Barış Alper Yılmaz, 2023-24 sezonunda çıktığı 45 maçın 7’sinde sol bek, 5’inde sağ bek, 23’ünde sağ kanat, 7’sinde sol kanat ve 3’ünde santrafor oynadı. Ayrıca Yılmaz, bu sezon oynadığı 3 mevkide haftanın takımına girmeyi başararak çıtayı doruk noktaya çıkardı.
Necip Uysal
Gelelim bu işin kompetanına. Bir sürü röportaj var Necip Uysal ile ilgili. Necip, kendisi anlatıyor: “Sadece forvet oynamadım. Onu da az daha oynuyordum. Sergen Yalçın, Aboubakar’ın sakat olduğu dönemde beni de düşündü ama sonrasında Nkoudou’yu oynattı.” Gerçekten de her yerde oynadı Necip. Kariyerine merkez orta saha olarak başladı. Beşiktaş’ın 2011 yılında kazandığı Türkiye Kupası şampiyonluğunda hatırlayan hatırlar. Sürekli dikine giden biriydi Uysal. Daha sonrasında kariyeri ön libero olarak şekillendi. Buna alışığız. Fakat ilerleyen yıllarda çok daha net bir şekilde gördük ki, takımda neresi eksikse Necip Uysal oraya talip oldu. Sergen Yalçın anlatıyor: “10 kişi kaldığımız bir maçta yabancı sınırı olarak eksik bir duruma düşmüştük. Oyuna hızlıca bir yerli sokup aynı zamanda sistemi de korumamız gerekiyordu. Ben de ‘Ya çağırın Necip’i girsin’ dedim.” Gerçekten de forma şansı ne zaman gelirse kendini hep hazır tuttu Necip. Kariyerinin son yıllarında daha çok stoper olarak değerlendirilse de sağ bek ve sol bekte oluşan bir çatlakta göreve ilk koşan isim oldu. 450 maçlık Beşiktaş kariyerinde 3 kez sol bek, 108 kez stoper, 189 kez ön libero, 31 kez merkez orta saha, 52 kez sağ bek ve 8 kez sağ kanat oynayan Uysal, eşine az rastlanır bir kariyere sahip oldu.
コメント