Futbol efsaneleri ile ilgili bir yazı dizisi başlatalım deyince aklıma direkt olarak Zinédine Zidane geldi. Sıralamalar kişiden kişiye değişir tabii ki ama kuşkusuz Zidane efsaneler arasında adı anılması gereken önemli bir maestroydu. Futbol hayatı boyunca zekası ve tekniğini birleştirerek oynadığı oyun, onu en iyilerden birisi yaptı. Zekası, tekniği, oyun görüşü, karakteri gibi birçok özelliğiyle ön plana çıksa da öfkesiyle de bilinen bir karakterdi kendisi. Futbolu bırakma kararı aldığı son turnuvada İtalyan Materazzi’ye attığı kafa ile de uzun süre gündemde kalan oyuncu, Fransa için o kadar önemli bir figür ki kafa attığı o ana dair Paris’te bir heykel sergilenmektedir.
Aslen Cezayir’den Fransa’ya göç eden bir ailenin beşinci çocuğu olarak 1972 yılında Marsilya’da doğmuştur. Marsilya’nın tekinsiz bölgelerinden biri olan Castellane’de büyüyen Zidane’nın babası da bir depoda bekçilik yapmaktaymış o dönem. Bu tekin olmayan mahallenin takımı olan US Saint-Henri’de futbolla tanışan Zidane, daha sonra yine bölgenin takımlarından SO Septemes les Vallons için oynar. 14 yaşındayken katıldığı bir turnuvada libero pozisyonunda oynar ve rakip forvetlere kendi ceza sahasında attığı teknik çalımlarla AS Cannes scoutlarının dikkatini çeker. O dönem Fransız futbol turnuvalarının en üst ligi olan Ligue 1’de mücadele eden AS Cannes, bu göçmen çocuğu antrenmanlara davet eder. 15 yaşında AS Cannes altyapısına seçilen Zidane, 16 yaşında profesyonel sözleşmeye imza atar.
Daha 17 yaşındayken Ligue 1’de Nantes karşısında ilk maçına çıkan Zidane, 2 sene sonra yine Nantes karşısında ilk golünü atar. Maçtan sonra AS Cannes başkanı Zidane’a bir otomobil hediye eder. O sezon UEFA Kupası’na katılan kulüple birlikte, Zidane’da Avrupa kupalarıyla tanışmış olur. Ertesi sene ise aynı başarıyı gösteremeyen Cannes ekibi Ligue 2’ye düşer.
AS Cannes’ın küme düşmesiyle beraber Zidane 1992 yılında Bordeaux’a transfer olur. İlerleyen süreçlerde “Bordeaux Üçgeni” olarak anılan Dugarry, Lizarazu ve Zidane üçlüsü fazlasıyla dikkat çeker. Bordeaux teknik direktörü Rolland Courbis, Zidane’a “Zizou” lakabını takar bu dönemde.
Fransa Milli Takımı'nın formasını da ilk kez Bordeaux forması giydiği dönemde giymiş ve adından söz ettirmeyi başarmıştır. Yedek kulübesinde başladığı Çek Cumhuriyeti maçında, Fransa 2-0 mağlup durumdayken, 63. dakikada oyuna girer ve attığı 2 gol ile ülkesini mağlubiyetten kurtarır.
Milli takımda ve Bordeaux’da oynadığı etkili oyunla, namı Fransa’dan dışarı taşmaya başlamıştır. 1996 senesinde Bordeaux’la UEFA Kupası finaline kadar yükselir fakat kupayı Bayern Münih’e kaptırırlar. Ancak Zizou’nun bu turnuvada oynadığı futbol, Avrupa devlerinin dikkatini çekmeye yetmiştir.
1996 sezonunun sonunda, milli takımdan arkadaşı Deschamps’ın da formasını giydiği ve İtalyan efsanesi Marcello Lippi idaresindeki Juventus’a transfer olur. Juventus’da geçen ilk sezonun ilk yarısında beklenen performansı gösteremeyen Zizou, tam eleştirilerin başlayacağı süreçte uyum sürecini atlatarak şovunu yapmaya başlar. Juventus formasıyla Serie A ve Avrupa Kupalarında patlama yapan Zidane, bir çok kupa kaldırır. Fakat Şampiyonlar Ligi’nde 2 sezon üst üste final kaybedince hayalini kurduğu kupaya bir türlü ulaşamaz.
Takvimler 2001’i gösterirken FIFA tarafından 20. Yüzyılın en iyi takımı seçilen Real Madrid, “madem en iyisiyiz, en iyilerin yeri burası” diyerek, dönemin en pahalı transferini gerçekleştirir ve Zinedine Zidane ile sözleşme imzalar. Juventus’da 2 sezon üst üste finalde kaçırdığı Şampiyonlar Ligi’ni, Real Madrid formasıyla ilk sezonunda alır. Fakat bu aldığı ilk ve tek Şampiyonlar Ligi kupasıdır. 5 sezon formasını giydiği Real Madrid’de 200’den fazla maça çıkarak efsane olmayı, taraftarın sevgilisi olmayı başarır.
2006 Dünya Kupası, katıldığı son futbol organizasyonu olur. Kupa finalinde İtalya ile eşleşen Fransa, kupayı İtalyanlara kaptırır. Fakat Zidane’ın kariyerinin son maçında Materazzi’ye attığı kafa, kaybedilen finalin bile önüne geçer. Öyle büyük bir futbolcu ki, bu vukuatlı final maçına rağmen turnuvanın en iyi oyuncusu seçilir.
Dünya Kupası’ndan önce Real Madrid formasıyla çıktığı son maçta, tüm Real Madrid taraftarlarının üzerinde 5 numaralı Zidane forması vardı. Ve tribünlerde büyük bir pankart; GRACIAS POR TU MAGIA! (Büyücülüğün için teşekkürler)
Comments