Futbol, günümüzde milyonlarca dolarlık sponsorluk, yayın gelirleri, reklam anlaşmaları, maç günü gelirleri, futbolcu sözleşmeleri ile endüstriyel bir ortamın kurulmasına sebep olmuştur. Futbolun geçmişte sadece hobi, eğlenerek vakit geçirme gibi anlamlarını içinden alarak artık endüstriyel ortamın başkenti olmuştur diyebiliriz. Bu endüstriyel ortamın oluşmasında profesyonellik iç güdüleri, yayın gelirleri, sponsorluk ve reklam anlaşmaları etkili olmuştur.
Ama asıl olarak endüstriyelliğe ilk adım 1980’li yıllardan sonra yayın alanında yaşanan köklü değişim ve gelişmeler sebebiyle atılmıştır. Dev Medya şirketlerinin futbolun giderek popülerliğinin artmasını avantaja çevirerek reytinginden kar sağlamak için liglerin yayın haklarını satın alması, kulüplere sponsor olmaları futbol ekonomisinin gelirlerini büyük ölçüde arttırmış hatta kimsenin tahmin edemeyeceği seviyelere getirmiştir. Sponsorluk ve yayın gelirleri yüksek oranda artan kulüplerin, aynı dönemde giderleri de aynı orantı da artmıştır. Giderlerdeki artışta, 1995 yılında getirilen ve futbolcuların hareket özgürlüğünü artıran Bosman Kararları’nın payı büyüktür. Peki nedir bu Bosman kararları?
Bosman Kararları
Bosman kararları, 1995 tarihli bir Avrupa Adalet Divanı kararıdır. Avrupa Birliği içinde işçilerin serbestçe dolaşımını ve iş birliği özgürlüğünü güvenceye alan kararlar özellikle Avrupa içinde futbol sektöründe büyük değişiklikler yaşanmasına neden olmuştur. Bu kararlar uyarınca Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ulusal liglerinden transfer edilen oyuncunun Avrupa Birliği vatandaşı olması koşuluyla yabancı oyuncu sınırlaması kaldırılmış, futbol oyuncularının anlaşma süreleri dolduğunda bonservis bedeli olmaksızın istedikleri kulübe geçmelerinin önü açılmıştır. Kararla birlikte futbol başta olmak üzere diğer tüm spor dalları birer ekonomik sektör olarak değerlendirilmiş ve sporcular, işçilerin serbest dolaşımı ilkesi uyarınca işçi haklarına sahip olmuşlardır. Karar, adını Belçika'nın RFC Liège takımında forma giyen Jean-Marc Bosman adlı futbolcunun başka bir takıma transfer olmasının önünde engel olarak duran bonservis bedeli sorununu yargı makamlarına taşıyarak, giriştiği hukuk mücadelesini kazanmasından almaktadır.
Kulüplerin Finansal Dengesi
Günümüzde, futbol kulüplerinin giderlerinin önemli bölümü oyunculara verilen maaşlardır. Bunun yanı sıra kulüpler oyuncu transferlerine milyonlarca dolar harcayararak, yeni futbol ekonomisi ile gelir-gider dengesini kontrol etmekte zorlanan kulüplerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Finansal sıkıntıya giren kulüpleri bu durumdan çıkartmak için kolları sıvayan UEFA, 2009 yılında Finansal Fair-Play adını verdiği kurallar setini getirmiştir.
Futbol, Medya ve Ekonomi Üçgeni
Futbol - medya ilişkisi, futbolun dünya çapında kitleselleşmesi olarak adlandırılabilir. Dünya çapında kitleselleşmiş olması ile birlikte Futbol ekonomisinin her geçen gün o uçsuz bucaksız uçuruma bir adım daha yaklaşmasına sebep oldu. Futbolun diğer spor dallarına nazaran daha çok izlenip takip edilmesi medyanın bu oyuna kayıtsız kalınmamasının önünü açmıştır. Futbol, popülerliği sebebi ile reyting oranlarını yükseltirken, medya da takımları ve maçları dünyanın her yerine ulaştırmaktadır. Medya (televizyon) futbol ile karşılıklı olarak birbirlerini tetiklemiş olup kendilerinin alanlarında yükselmesine sebep olarak büyük iki dev piyasa haline gelmiştir. Kısacası Medya ile futbolun birleşimi kazan-kazan olarak iki tarafında çok fazla kazançlı çıktığı bir merkez haline gelmiştir. Günümüzde, naklen yayınlar ve dijital platformlar futbol ekonomisinde futbol ekonomisinin en temel yapı taşlarını oluşturmuşlardır. Futbolun medya ile ilişkisi ilk olarak 1938 yılında İngiliz Federasyon Kupası’nın BBC tarafından yayınlanması ile başlamıştır. 1950’li yıllardan itibaren ise futbol televizyon ekranlarında insanlara daha fazla sunulmuş, bunun neticesinde o yıllardan itibaren daha ulaşılabilir olmuştur. 1956 yılında İtalyan şirketi RAI Serie A maçlarını düzenli olarak yayınlamış, 1958 yılında ise dünya çapında ilk Dünya Kupası yayını yapılmıştır. 1965 yılında BBC düzenli olarak maç özet görüntülerini göstermek için 5.000 pound ödemiş ve bu para her kulübe 50 pound olarak dağıtılmıştır. Futbolun televizyon aracılığıyla izlenirliği artınca dağıtılan para miktarı da artmıştır. 1980’li yıllara kadar çoğu yayıncı kuruluşun (BBC gibi) sahibi devletti. Bu sebepten, yayıncılık sektöründe rekabet ya kısıtlı ya da hiç yoktu.
O günlerden bu zamana kadar değişen birçok etken ile birlikte (Özel medya şirketlerinin fazlalaşması ve futbola ilginin her gün çok fazla artması gibi.) futbol daha fazla ulaşılabilir oldu. Ulaşılabilirliğinin artmasından kaynaklı olarakta futbol ekonomi hacmi önü alınamaz seviyelere geldi. Günümüzde artık binlerce yayın organı hem uydu yayınları hem web tabanlı internet yayınları ile birlikte milyarları aşan kitlelere hitap eden futbol, tek başına bir ekonomi devi olmuştur. İlerleyen yıllarda bundan dolayı ne gibi sorunlar çıkacak ya da hiçbir olumsuzluk yaşanmadan hala daha büyümeye devam eden futbol endüstrisi, yoluna devam edecek mi hep birlikte göreceğiz.
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
コメント