Hayır yanlış okumadınız, bende yanlış yazmadım. Bildiğiniz üzere Finansal Fair Play, profesyonel futbol kulüplerinin kazandıklarından daha fazlasını harcamasını ve bunu yaparken de uzun vadede varlıklarını tehdit edebilecek finansal sorunlar yaşamasını engellemek amacıyla UEFA’nın 2011 yılında oluşturduğu maddelerden oluşan bir düzenleme. Peki bu maddeler tüm kulüpler için finansal eşitliği sağladı mı? Yoksa Manchester City, PSG gibi petrol zengini kulüpleri daha çok uçuşa mı geçirdi?
2000’li yılların başında futbol endüstrisinde ticari girişimler, uçuk rakamların döndüğü bir pazara dönüştü. Avrupa futbolunda zengin iş adamları ve yatırımcıların kulüp satın almaları, yüksek bedelli sponsorluk ve reklam girişimleri büyük bir mali döngüye sebep oldu. Özellikle yüksek sponsorluk anlaşmaları kulüplerin gelirlerini yüksek ölçüde artırdı. Fakat bir anda gelen yüksek rayiçlerin kötü yönetilmesi, sportif amaçlara bağlı olarak uçuk rakamlarla yapılan transferler zamanla içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu döngüye bağlı olarak kulüplerin gelir-gider tablolarındaki dengesizlik UEFA’yı bu konuda bir şeyler yapmaya itti. UEFA 2009 yılında Finansal Fair Play uygulamasını hayata geçirmek için çalışmalara başladı. 2011 yılında belirlediği kriterleri 2013-2014 sezonunda uygulamayı planladılar. Fakat Premier Ligin öncülüğünde elit liglerin bir kısmı bu kadar kısa sürede uyum sağlamakta zorlanabileceklerini aktarmasıyla uygulama 2014-2015 sezonuna ertelendi.
UEFA’nın Finansal Fair Play ile ilgili kriterleri ilk aşamada şu şekildeydi;
Yöneticiler ve kulüp başkanları kulüp için cebinden harcama yapamayacak.
Kulüpler, kendi yöneticilerine veya iş ortaklarına ait borçlarını kaynaklarına iade edecekler.
Kulüpler transferlere gelirlerinden daha fazla harcama yapmayacak.
Sadece kulübe hibe edilen ve kulübe ait gelirler kulüp geliri sayılacak.
Hiçbir futbolcu, kulüp ya da yasal otoriteye vadesi geçmiş borç bulunmayacak.
Gelirden daha fazla borçlanılmayacak. Borçlanılırsa transfer yasağı cezası alınacak.
Öz sermayenin eksiye düşmesine izin verilmeyecek. Kulüpler denk bütçe kapsamında ve yıllık gelir-gider tahmininde başa baş noktasını yakalayacak. (İlk yıllarda istisnai durumlar göz önünde bulundurulacak.)
Futbolculara yapılacak ücret, maaş ve prim ödemeleri, toplam gelirin %70’ini geçmeyecek.
Bütçesi 5 Milyon €’nun altındaki takımlar ilgili kriterlerden muaf olacak.
Kulüplerin fahiş yüksek ve fahiş düşük fiyatlarda yaptığı anlaşmalarla kurduğu şirket ilişkileri gelir-gider tablosuna katılmayarak, emsal fiyat esas alınacak.
Kulüplerin altyapı, stadyum ve antrenman sahası için yapacağı yatırım amaçlı harcamalar ilgili gelir-gider hesaplamalarına dahil edilmeyecek.
Ayrıca resmi maddelerin içerisinde yer almasa da Finansal Fair Play düzeni içerisinde kulübün kazandığı kadar harcaması durumu sadece o sezon için geçerli. Yani satılan bir oyuncudan kazanılan miktar ile sadece o sezon içerisinde yeni transfer yapılabilir. Bir sonraki sezona devretme durumu söz konusu değil. Bir nevi harcama yapmaya da zorlamış oluyor. Tabi bu durum kulüplerin panik yapmasına, yanlış transferler yapılmasına da sebep oldu özellikle ilk zamanlar. Galatasaray'ın Ozan Kabak satışından sonra panikle Diagne’nin bonservisine 13 Milyon € vermesi gibi.
Bunlara ek olarak 2022 Nisan ayında UEFA, son dönemde dünyayı etkisi altına alan pandemi süreçlerini de göz önüne alarak yeni bir düzenleme ile haracamalardaki sapma payını 30 Milyon €’dan 60 Milyon €’ya çıkardı. Ayrıca kulüplerin elde ettiği gelirlerin %70’ini harcayabileceğini iletti.
UEFA ilgili maddelere uyulmaması durumunda yaptırım da uyguluyor tabi ki. Her ülkenin futbol federasyonlarına yaptırım maddelerini iletip federasyonun takibine bırakıyorlar. Daha sonra UEFA belirli kıstaslar dahilinde denetim yapıyor. Bir nevi futbolun maliye bakanlığı gibi. 2022 Haziran ayında Türkiye Futbol Federaayonu’nun Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Talimatı içerisindeki, sapma payları hariç harcama limitinin aşılması durumunda yaptırım maddeleri şu şekilde;
%5’e kadar aşılması durumunda İhtar Cezası
%6 - %10 arası aşılması durumunda Kadro Sınırlandırma Cezası
%11 - %15 arası aşılması durumunda Transfer Yasağı Cezası
%16 - %20 arası aşılması durumunda 1 Puan Silme Cezası verilir. Ayrıca Transfer Yasağı, Kadro Sınırlaması, Para Cezası yaptırımlarından biri veya birkaçı uygulanır.
%21 - %25 aşılması durumunda 2 Puan Silme Cezası verilir. Ayrıca Transfer Yasağı, Kadro Sınırlaması, Para Cezası yaptırımlarından biri veya birkaçı uygulanır.
%26 ve üstü aşımlarda 3 Puan Silme Cezası verilir. Ayrıca Transfer Yasağı, Kadro Sınırlaması, Para Cezası yaptırımlarından biri veya birkaçı uygulanır.
Finansal Fair Play sürecinin görünen yüzü, maddeleri kabaca bu şekilde. Peki bu kurallara tamamen tüm kulüpler tarafından uyuluyor mu? Birçok futbol severin bildiği ama çok fazla dile getirmediği gibi büyük kulüplerin çoğu bu kurallara uymuyor ve bir şekilde kaba tabirle kılıfına uyduruyor. Yüksek bütçeli sponsorluk anlaşması yapılmış gibi göstererek, futbolcu satışlarında bonservisi fazla göstererek, futbolcuya fazla imza parası ödeyerek vs. Finansal Fair Play kriterlerinden bir şekilde kaçma şansını yakalıyorlar.
Tabi bu kaçamaklar ülkemiz de dahil olmak üzere birçok Avrupa liginde uygulansa da bir denetim söz konusu olduğunda kulüpler başının ağrıyacağını biliyor. Şimdi gelelim başlığımızın sebebine.
En başta da örnek verdiğim gibi Manchester City, Chelsea, PSG gibi yabancı sermayeli kulüpler Finansal Fair Play maddelerini daha özgürce delebiliyorlar. UEFA’da Avrupa futboluna yön veren liglerin ve kulüplerin bu kaçamaklarına göz yumarak, daha küçük kulüpleri denetim dahilinde tutuyor. Yani aslında önceden daha küçük kulüplerde bir şekilde limitlerini zorlayıp hatta aşıp transferler yapabilirken artık yapamıyorlar. Bahsettiğimiz büyük kulüpler ise özgürce transfer yapıp, maddi kaynakları son limite kadar kullanıp daha da büyüyebiliyorlar. Yani zaten küçük takımlarla büyük takımların rekabet etmesi zor iken Finansal Fair Play sayesinde rekabet tamamen zor bir hal alıyor.
Ülkelerin refah seviyesi, ülkelerin siyasi imajı, döviz kuru farkları, liglerin kalite düzeyi, yayın gelirleri, sponsorluk anlaşmaları, futboldaki gelir adaletsizliği vb. yan yana koyduğumuzda Finansal Fair Play malesef adaletsizliği daha da artırmış oluyor. Finansal dengeyi küçük takımlarda sağlamaya çalışırken büyük takımlar bunu uygulamayıp üstüne bir de rakibi olabilecek potansiyellere karşı da uçuşa geçmiş oluyorlar…
Tüm futbol ve spor haberleri için bizi takipte kalın!
Comments