Fenerbahçe geçtiğimiz gün Dinamo Kiev ile Şampiyonlar Ligi 2. eleme turunda karşı karşıya geldi. Maçtan istediği skoru alamasa da gösterdiği performansla çoğu insanı memnun etti. Biz de bu maç özelinde Fenerbahçe’nin yeni sezonda oynayabileceği futbolu anlatmaya çalışacağız.
Bu maç Fenerbahçe’nin hazırlık döneminde kendi oyununu sergilediği en ciddi maçtı. Jorge Jesus’un kafasındaki plan skor haricinde işledi ki maçtan sonra verdiği röportajda buna da değindi. Fırsatları gole dönüştürmede daha kaliteli olmaları gerektiğini vurguladı.
Fenerbahçe’nin oynadığı oyuna bakacak olursak, sahaya 4-1-3-2 veya 4-2-4 diyebileceğimiz bir dizilişle başladılar. Jorge Jesus’un bu sezon Fenerbahçe’ye oynatmak istediği pres futbolu için ideal bir diziliş olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim başlayan 11’e bakacak olursak da Joshua King harici şaşırtan bir hamle görmedik. Şaşırtan diyorum çünkü oyuncunun kondisyonun daha hazır olmadığını maçta gördük. Onun yerine belki orta sahayı güçlendirmek veya hücumda üretkenlik ve yaratıcılık sağlamak adına Arda Güler hamlesi gelebilirdi. Ya da sezonu gayet formda kapatmış milli aradan da formda çıkmış Serdar Dursun hamlesi beklerdim ancak hoca tercihini Joshua King’den yana kullandı.
Kadro tercihine biraz daha değinelim. Savunma dörtlüsünde, sanıyorum transferi kesinleştiği için Şampiyonlar Ligi kadrosuna alınmayan Kim Min-Jae yerine Serdar Aziz oynadı. Defanstaki agresifliği ve hava topu hakimiyeti açısından Serdar Aziz iyi hamle gibi görünebilir. Müdahalelerde zamanlama açısından Serdar Aziz sıkıntılı bir oyuncu. Sezon boyu özellikle birazdan da değineceğim kontra atak durumlarında yapacağı hamleler Fenerbahçe adına sıkıntılar yaşatabilir. Öte yandan Fenerbahçe adına en sevindirici haberlerden birisi de İsmail’in kazanımı oldu. Transfer dönemi açıldığından bu yana çoğunlukla hücum hattına oyuncu alınınca, akıllara ister istemez merkezdeki oyuncu rotasyonu takıldı. Gustavo’nun gidişi, Crespo ve Zajc’ın durumundaki belirsizlikler sürerken, hazırlık maçlarında gösterdiği performansla Jorge Jesus’un gözüne girmiş İsmail. Yapılan Arao hamlesinden sonra Fenerbahçe orta ikilisi hemen hemen belli oldu. İsmail’in de merkezdeki dinamizmi ve agresifliği sağlaması adına rolü oldukça önemli. Arao’nun oyun kurulumunda stoperlerin arasına girerek savunmayı üçlediğini görüyoruz. Bu noktada İsmail’in daha öne ve merkeze yerleştiğini, bir bağlantı oyuncusu olduğunu söyleyebiliriz. Bir hazırlık maçında Arao’nun Kiev maçında yaptığını İsmail’in yaptığını görmüştük. Ancak Fenerbahçe’in bu sezon oynayacağı oyuna göre 6 numaraya Arao’nun daha uygun olduğunu düşünüyorum. Savunma hattına yapılacak baskılardan kurtulmak adına atılacak uzun topların önemi oldukça fazla. Bu sadece baskı da olmak zorunda değil. Hücuma hızlı çıkışlarda -ki Fenerbahçe’ni elinde oldukça fazla bir hızlı oyuncu rotasyonu var- bu uzun toplar çok önemli. İsmail’in bu meziyetinin en azından bu rol için şu anlık yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle Arao’nun 6 numara, İsmail’in daha çok iki yönlü oynadığı senaryo daha iyi gibi duruyor.
Fenerbahçe’nin hücum yerleşimine baktığımıza da Rossi ve İrfan’ın kendilerini iç koridorda konumlandırdığını görüyorum. Beklerse kanat bek rolünde çizgiye basmakta. Rossi ve İrfan topla oynamayı seven ve dribbling yetenekleri yüksek oyuncular. Özellikle Rossi’nin kanadında Ferdi’nin kendini çizgiye atıp rakip beki üstüne çektiği durumlarda, Rossi’nin iç koridora yapacağı dribbling ve Joshua King veya Valencia ile yapacağı ikiye birlerle çok pozisyona gireceğini düşünüyorum. Ancak İrfan Can için aynı şeyleri pek söyleyemem. İrfan daha çok içeriye dribbling atmak yerine merkeze kendini atmaya çalışıyor. Bunun nedeni Valencia’nın arkaya attığı sprintler olabilir. Dribbling yerine topu aldığında kafası kaldırıp içeriye koşu atan oyuncuyu görmeye çalıştığını Kiev maçında gördük. Evet belki maçta bunlar başarılı olmadı. İrfan yerine Arda Güler hamlesi olsa bunlar daha başarılı olur diye düşünüyorum.
Gelelim santrafor tercihlerine. Fenerbahçe’de Joshua King daha hazır olmadığı gerçeği var. Ki kendisi tam anlamıyla bir 9 numara değil daha çok santrafor arkasında oynayan bir yardımcı forvet oyuncusu. Oraya yapılan, Serie A’da bireysel anlamda başarılı bir sezon geçirmiş Joao Pedro hamlesi var. Ki muhtemelen ilk 11 oyuncusu olacaktır. Hücumdaki yukarıda da değindiğim yaratıcılığı sağlayacak, bitirici ara topları atabilecek, orta mesafeli şutlarda tehlike yaratabilecek kadrodaki en meziyetli oyuncu. Tabii Pedro’nun oynadığı denklemde Joshua King rotasyon oyuncusu olarak kalacak.
Jorge Jesus’un bu sezon Fenerbahçe’yle önde yoğun bir baskıyla oynayan takım yaratmaya çalıştığını söyledik. Bunu sezon öncesi çıktıkları en ciddi maçta çok açık bir şekilde gösterdiler. Bu anlayış geriden oyun kurmaya çalışan takımlar için çok büyük tehdit elbette. Ancak Fenerbahçe bunu yaparken savunma hattında bıraktığı boşluklar çok büyük bir dezavantaj. Kiev maçında rakibin tercihleri daha iyi olsa belki gol olacak 2-3 pozisyon vardı. Hücumda bu kadar aktif oyuncu kadrosu varken savunmaya da ister istemez bir takviye yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle stopere hızlı bir oyuncu almak veya en azından beklerden birinin savunma yönünün daha ağırlıklı olduğu bir denklem Fenerbahçe için iyi olabilir.
Rakiplerin özellikle aut atışlarında İsmail’in forvete kadar çıkıp o hattı üçlemesiyle merkezde oluşan sayısal eksiklik belki Kiev maçında tehlike yaratmadı ama ligimizde Fenerbahçe adına tehlikeli olacaktır. Keza Fenerbahçe’nin önde baskı yaparken de bu kadar geniş alanda bunu yapması bloklar arası oluşturduğu boşluklara yapılacak koşuların tehlikesini de arttırmakta. Kerem, Onyekuru, Ndao, Kouassi gibi geniş alanda hızlı oyuncuları durdurmak Fenerbahçe için zor olacaktır.
Fenerbahçe için Kiev maçı özelinde söyleyebileceklerimiz bu kadar. Tek bir maç için tabii ki bir takımın sezon boyu oynayacağı taktiği kestirmek güç ancak bu maç, oynanacak oyun adına sinyallerin verildiği en önemli maçtı. Lig başladıktan sonra daha verimli analizler yapmak mümkün olacaktır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Comments