Herkese merhabalar. Bugün sizlere Euroleague Final Four turunda mücadele edecek takımları anlatmaya ve bu takımların güçlü, zayıf yönlerini belirtmeye çalışacağım. Final Four bileti alan takımlar; Saski Baskonia’yı 3-0 geçen Real Madrid, Maccabi Playtika Tel Aviv’i 3-2 geçen Panathinaikos, Barcelona’yı 3-2 mağlup eden Olympiacos ve Monaco’yı 3-2 mağlup eden temsilcimiz Fenerbahçe Beko oldu. Fenerbahçe Beko
için şöyle bir parantez açmak gerekiyor; Euroleague tarihinde play-off serisinde 5. maça giden karşılaşmalarda Final Four bileti alan ilk deplasman takımı oldu. Hazırsanız başlayalım…
Real Madrid
Final Four biletini alan ilk takım, normal sezonu da lider tamamlayan Real Madrid oldu. Euroleague’de sezonun koçu seçilen Chus Mateo tarafından yönetilen Real Madrid, play-off turunda Saski Baskonia takımını süpürdü. Bu maçlarda ortak olan şey; Real Madrid’in kadro kalitesinin ön plana çıktığı ve Baskonia’nın buna cevap veremeyişi olduğudur. Üç maçta da Real Madrid takımında en skorer isim değişirken, Baskonia’da bu isim Markus Howard oldu. Real Madrid bu seride rakibini savunma kısmında oldukça zorlarken, Baskonia’nın top kayıplarının çift hanede olduğunu görüyoruz. Bunun haricinde topu daha iyi paylaşan takımın Real Madrid olduğu görülürken, dış şutlardaki isabet oranı bu seriyi belirleyen diğer faktörler oldu denilebilir. Final Four etabında rakibi Olympiacos olan bu ekibin en büyük tehdidi şüphesiz birbirinden çeşitli skor opsiyonları diyebiliriz. Diğer takımlara nazaran daha rahat bir seri oynayan takım hakkında söylenecek bir başka şey de Berlin’e favori olarak gittikleri olabilir.
Panathinaikos
Bir sonraki ekibimiz Ergin Ataman’ın çalıştırdığı Panathinaikos. Normal sezonu ikinci bitiren takım, play-off turunda sezonun çok tartışılan takımı Maccabi Playtika Tel Aviv ile eşleşti. Bu eşleşmede kağıt üstünde ağır basan taraf Panathinaikos’tu ancak serinin daha ilk maçında kazanan Maccabi oldu ve ev sahibi avantajını eline geçirmeyi başardı. Bu maçta hatırlanan en önemli şey kuşkusuz Sloukas’ın maç sonunda kaybettiği toptu. Tabii maçın bir diğer önemli olayı da Mathias Lessort’un serbest atışlarda yaşadığı problem diyebiliriz. Seride kazanılan maçlarda daha iyi şut atan takım Panathinaikos olurken, pota altına edilen penetreleri savunmakta zorlandıklarını da söyleyebiliriz. Perimetre savunmasında zor anlar yaşamalarının nedeni olarak; Maccabi takımının bu tür içeri penetrelere daha yatkın olduğunu da söyleyerek açıklayabiliriz. Panathinaikos takımı Kostas Sloukas ve Kendrick Nunn aynı anda sahadayken oldukça yaratıcı bir ekip oluyor. Bu iki oyuncuya Mathias Lessort eklendiği zamanlarda da hücumda oldukça efektif bir yapıya sahip oluyorlar. Lessort serbest atış atma konusunda pek becerikli olmasa da başarılı bir şekilde faul aldırabiliyor. Bu da karşısındaki uzunlara sıkıntılı anlar yaşatıyor. Final Four etabında belirleyici olacak şeyin Kendrick Nunn ve Kostas Sloukas’ın yaratıcılıklarının olacağını düşünüyorum. Ayrıca genel olarak Maccabi serisini incelediğimiz zamanda da kenardan skor katkısını pek alamadıklarını görüyoruz. Bu da ilk beş başlayan oyucuların performanslarının ne kadar belirleyici olduğunu gösterir nitelikte oluyor.
Fenerbahçe Beko
Fenerbahçe Beko belki de bu dört takımda hikayesi en garip olan takım diyebiliriz. Bunun nedeni, sezon başında takımda düşünülmeyen Nick Calathes’in game winner üçlüğü ile birlikte final four bileti almış olmaları gösterilebilir. Ayrıca sezon ortasında takım pek de parlak bir noktada değilken yapılan koç değişikliği herkesin aklına bir soru işareti daha bırakmıştı. Sezon ortasında takıma dahil olan koç Sarunas Jasikevicius takıma bir bütünlük ve ruh katarak bu durumu lehlerine çevirdi. Fenerbahçe Beko – Monaco eşleşmesine kadar hiçbir deplasman takımı 5. maçı kazanarak final four bileti alamamıştı. Fenerbahçe adına sezonun ve Monaco eşleşmesinde öne çıktığı noktaları anlatmaya çalışalım. Öncelikle Fenerbahçe Beko gücünü şut ritminden alan bir takım. Zaten bunu da bu sezon kırdıkları üçlük rekorundan anlayabiliyoruz. Eğer takım istikrarlı bir şekilde şut atarsa korkunç bir tehdit oluyorlar. Perimetre savunmaları iyi ancak pota altında savunma yaparken zorlanıyorlar. Bunun da nedeni; takımdaki uzunların bir türlü istikrarlı bir şekilde savunma yapamıyor olmaları. Zaten Monaco serisinde de bunun ceremesini sıklıkla çektikleri söylenebilir. Yine takımda sabit bir skorer yok, o gün top kimin elinde ısınıyorsa, maç kimi istiyorsa o oyuncu çıkıp skor üretiyor. Bu bazen Scottie Wilbekin bazen Nigel Hayes – Davis, bazen de Marko Guduric oluyor. Pota altında da savunmasıyla ön plana çıkamasa da Johnathan Motley’nin de skor ürettiği söylenebilir. Nick Calathes ise skorer kimliğiyle ön plana çıkmasa da gerek oyun kuruculuğu, gerek rakip kısalara uyguladığı toplu topsuz baskı ve kritik anlardaki şut performansıyla önemli bir figür oldu bu sezon boyunca. Toplamak gerekirse; Fenerbahçe Beko belki de bu sezon en komple oyunu oynayan takım olabilir lig içerisinde. Oyuncuların maç içerisinde birbiriyle yardımlaşması, topu paylaşma yeteneği ve savunmadaki gayretleri Final Four biletini getiren en önemli noktalardan bazıları oldu. Fenerbahçe Beko yarı finalde Panathinaikos ile oynayacakları karşılaşmada bu yardımlaşmaya ve özellikle Nick Calathes’in topu yönlendirmedeki ustalığına fazlasıyla ihtiyaç duyacaklardır.
Olympiacos
Sıra geldi Final Four da yer alan son ekibe. Bir başka Yunanistan temsilcisi olan Olympiacos savunması ile ön plana çıkan bir takım. Barcelona karşısında da bu savunmasıyla beraber, Euroleague tarihinde beşinci maça giden serilerde seriyi kazanan ikinci takım oldu (Birincisi Fenerbahçe Beko). Alec Peters ve Isaiah Canaan’ın skor yükünü yükseldiği takımda Yılın Savunmacısı ödülünü alan Thomas Walkup topu yönlendiren isim. Takımın savunma istatistiklerine gelecek olursak; takım halinde 7.1 top çalma ve 2.7 blok ortalaması tutturmuş durumdalar. Bunun haricinde takım haricinde %36 ile üç sayı isabeti buluyorlar ki bu da hiç de fena olmayan bir ortalama diyebiliriz. Pota altında yer alan Moustapha Fall ve Nikola Milutinov’un da etkisiyle beraber hücum ribaundlarında hatrı sayılır bir istatistikleri mevcut. Tüm bunlar üst üste konulduğunda yarı finalde oynayacakları Real Madrid maçının belirleyicileri yapacakları savunma ve hücum ribaundlarındaki etkinliği olacaktır. Çünkü rakiplerinin birden fazla hücum silahı mevcut ancak en dikkat edilmesi gereken isim Facundo Campazzo olacaktır. Buraya kadar güçlü yönlerini söyledikten sonra zayıf yönü aslında çok belirgin Olympiacos’un. O da tempo. Tempolu oyunda savunmalarını oturtamıyorlar ve bu da onların kolay sayı yemelerine olanak sağlıyor. Bunu yapmayıp maç boyu set oynamaya çalışırsanız büyük ihtimalle Olympiacos’un istediğini yapmış olursunuz ki bu da onları maçın kontrolünü almaları için adeta davet olur. İşte iş tempoya bağlandığında da tempolu oyunda şut sokabilen şutörleri de mevcut. İşin özü; Olympiacos’a karşı hücum ederken tempo yapmalı ancak savunmadayken o tempoya izin vermemelisiniz. Ayrıca dış şutlarda da ritim bulabildiklerinden alan savunmasını da pek tavsiye ettiğimde söylenemez…
Öncelikle bu yazı profesyonel olarak bir tespit içermemektedir. Sadece bu sezon boyunca benim gözlemlediklerimi kağıda dökmeye çalıştım. Umarım tespitlerime katılırsınız. Final Four sonunda temsilcimiz Fenerbahçe Beko şampiyonluğunu kutlarız… Sağlıkla kalın, Linesman’le kalın…
Basketbol ile ilgili tüm içeriklere ulaşmak için bizi takipte kalın!
Comments