Futbol dünyası zaman geçtikçe değişiyor, gelişiyor ve büyüyor. Dünyada ekonominin çarklarını döndüren çokuluslu büyük şirketler futbol endüstrisine yüzünü çevirmiş durumda. Futbolun getirileri bu şirketlerin ilgisini bir hayli çekmekte. Yayın gelirleri, reklam anlaşmaları, futbolcu satışları, bilet ve kombine gelirleri, tesisleşmeler ve mağaza gelirleri spor dalları arasında en yüksek meblağların futbolda dönmesinin temel sebebi konumunda. Dünyanın en çok izlenen ve en popüler spor dalı olması futbolu yatırıma oldukça açık hale getirmekte. Bu yatırımlar meyvelerini her halükarda vermekte.
Agnelli Ailesi, Moratti Ailesi ve Silvio Berlusconi gibi örneklerle şirket/aile yönetiminde olan kulüpler geçmişte önemli başarılar kazandı ve kazanmaya devam ediyor. Fakat asıl irdeleyeceğimiz konu konsorsiyum ile farklı kulüplerin aynı anda çoğunluk ve azınlık hisselerine sahip şirketler olacak. Bu şirketler, birçok kıtadan farklı kulüpleri satın alıp bünyelerine katarak önemli yatırımlar yapıyorlar. Bu yatırımlar son zamanlarda FFP incelemesi altında olsa da bu kuralı alt etmenin yollarını iyi biliyorlar. Takımları arasında yaptıkları transferler, çeşitli yatırımlar ve hibeler gibi açıklarla FFP'yi delip tabir-i caizse futbol kulüpleri aracılığıyla hanedanlıklarını kurup büyütebiliyorlar.
Çoğunluk hissesi Birleşik Arap Emirlikleri merkezli bir şirkete ait olan City Football Group; Çin ve Abd merkezli yatırımcıları da bünyesinde barındırmakta. Sadece futbol üzerine yatırım yapan şirket, 12 futbol takımına sahip. 12 takımdan 9'unun da çoğunluk hissesini elinde bulundurmaktalar. Portfolyolarını geliştirmek isteyen şirket, yakın zamanda aralarında ülkemizden Başakşehir FK'nın da bulunduğu 3 takıma daha talip oldular ve görüşmelere başladılar. Diğer 2 ekip Finlandiya ve Güney Kore'den. Aynı zamanda City Football Group, Arnavutluk'ta da bir yatırım operasyonu gerçekleştirmekte. Liman şehri Dıraç'ta kurdukları Dyrrah FC akademisi ile Arnavutluk'un köklü ekibi Dinamo Tirana -yeni ismiyle Dinamo City- arasında gerçekleşecek gelişmeler Arnavut futbolseverlerin merakla beklediği bir konu.
Yatırım yaptıkları kulüplerin markalaşması, tesisleşmesi, altyapı modeli oluşturulması, doğru yönetim şemasının oluşturulması ve kâr elde etmesi için çalışmalar yapan bu şirket, her geçen gün büyümeye devam ediyor. En ünlü ve bilinen yatırımları olan Manchester City ile kazanabilecekleri bütün majör kupaları kazandılar. Mancini ve Pellegrini ile kazanma kültürü oluşturan City, Guardiola ile birlikte bir üst seviyeye geçerek elit bir takım oldu. Premier League dominasyonu ve Şampiyonlar Ligi zaferiyle bunu perçinleyen City, yaptığı sansasyonel transferlerle de konuşulmaya devam ediyor. Tabi her ani yükselişin bazı sıkıntıları da olmuyor değil. FFP'yi delmekten 100'ün üzerinde dava ve suçlama City Football Group bünyesinde bulunan Manchester City'i bekliyor. Puan silme, transfer yasakları hatta küme düşme cezası bile gündemde. İspanyol kulüplerinin İspanya'nın ağır vergilerini delmek için uyguladıkları bazı finansal açıklar gibi Premier League ve İngiltere'nin de açıklarından yararlanan City Football Group, sahip oldukları avukat ordusunu mümkün mertebe bu savaşa hazırlamışa benziyor. Bakalım ilerleyen aylarda bizi nasıl bir süreç bekleyecek?
Gelelim Red Bull'a. Taylandlı ve Avusturyalı iki iş adamının kurduğu şirket, yalnızca futbola değil; buz hokeyi, e-spor, ekstrem ve motor sporlarına da büyük yatırımlar yapmakta. Fakat biz bu yazımızda Red Bull'un futbol yatırımlarına odaklanacağız. Avusturya Bundesliga'da sahip oldukları Red Bull Salzburg ve 2. Bundesliga ekibi FC Liefering ile Avusturya futbolunu yeniden tasarlayan şirket, birçok tepkinin de odak noktası konumunda. 10 sene üst üste şampiyonlukla lig dominasyonu, tesisleşme, altyapı ve scouting çalışmalarıyla ligin köklü ekipleri tarafından "haksız rekabet ve futbolun ruhunu öldürme" suçlamalarıyla sık sık karşılaşan ekip, gittikleri her deplasmanda ev sahibi ekibin taraftarlarının tepkisini çekmekte. Yaptıkları satışlar ve futbol dünyasına kazandırdıkları yıldızlarla dikkat çeken ekip, dünyanın gözde kulüplerinin sürekli radarında. Yatırımlarını MLS, Bundesliga ve Brezilya Serie A'ya da aktaran Red Bull şirketi; RB Leipzig, New York Red Bulls ve RB Bragantino'nun da hisselerinin çoğunluğuna sahip. MLS ve ABD'nin yapısına uygun bir yatırım olan New York Red Bulls, MLS şampiyonluğunu hala kazanamadığı için taraftarlarının tepkisini çekse de Red Bull çarklarının işleyişi için önemli bir konumda. New York Red Bulls; Red Bull'un başarılı ve ana takımları için teknik direktör ve oyuncu yetiştirme alanı diyebiliriz. Aynı zamanda rekabetçi bir ligde tecrübe kazanmaları için de ortam oldukça müsait konumda.
Bundesliga ve Şampiyonlar Ligi'nin son yıllarda çok konuşulan ekibi RB Leipzig'e gelecek olursak günden güne değerlenen ve globalde hayran kitlesini arttıran bir kulüp olma yolundalar. Oynadıkları pozitif futbol, doğru teknik direktör ve oyuncu seçimleri onları Red Bull şirketinin futbolda bir numaralı yatırımı yapmakta. Her ne kadar gittikleri her maçta rakip takım taraftarlarının gerek pankart gerek tezahüratlarıyla tepkisini çekseler de günümüz futbol dünyasında kendilerini yavaş yavaş kabul ettirmeye başlamaları işten bile değil. 14 yıllık bir kulüp olmalarına rağmen Almanya futbol piramidinde 4 lig yükselip Bundesliga'da zirveye oynamak malumunuz kolay bir iş değil. Müzelerine koydukları Almanya Kupası ve Almanya Süper Kupası'da cabası.
Her ne kadar hisselerini devraldıkları futbol kulüpleri City Football Group ve Red Bull şirketinin sahip olduğu kulüpler kadar popüler olmasa da; İspanyol ekip Atletico Madrid Abd merkezli yatırımcılarıyla birlikte futbol dünyasında önemli etkiler bırakmayı amaçlamakta. Meksika futbol piramidinin en tepesinde bulunan Liga MX takımı Atletico San Luis ve 2017 yılında kurulan Canadian Premier League'in önemli ekibi Atletico Ottawa; Atletico Madrid'in bünyesine kattığı kulüpler arasında. Bir dönem Hindistan Süper Ligi'nde Atletico Kolkata takımına yatırım yapan Atletico Madrid, çoğunluk hisselerini Hint işadamı Sanjiv Goenka'ya devrederek projeden çekilmişti. Atletico Madrid'in değişen futbol dünyasına adapte olup yerelde Real Madrid ve Barcelona gibi devlerle yarışabilmesi için bu tarz getirileri olan yatırımlarını arttıracağını düşünüyorum. Hem futbolcu havuzu arttırma hem de mevcut havuza tecrübe kazandırmak için iyi bir yol.
Önemli şirketlerin yatırımlarını taraftar gözüyle değerlendirecek olursak; maalesef futbolun amatör ruhunu yok etmekte, rekabeti güçleştirmekte ve kaynakları kısıtlı köklü kulüplerin değişen futbol dünyasına adapte olamamasını sağlamakta. Fakat eski günleri özlesekte futbol artık değişti. Bu yeni futbol dünyasında barınabilmek için farklı girişimler ve alternatif çözümler gerekiyor. Maddi olarak bu ekiplerle rekabet edemeyen kulüpler oyuncu geliştirme ve yetenek keşfetme üzerine kaynaklarını yoğunlaştırıp futbolcu satışından kasalarını güçlendirmeyi amaçlıyor. FFP ve benzeri ekonomik kurallar katı bir şekilde uygulanırsa ilerleyen günlerde terazide ağır gelen taraf değişebilir. Yine de taraftar olarak eski günleri sık sık yad edip özlemeye devam edeceğiz gibi gözüküyor.
Comments